|

Biz hiç Esed''e sahip çıkmadık

Kılıçdaroğlu, Suriye''deki insanlık dışı her saldırıyı lanetlediklerini ifade ederek, ''Biz hiçbir zaman Esed''in katliamlarına sahip çıkmadık. Bir yerde savaş varsa, sona ermesi için uluslararası kuruluşlar devreye girmeli'' dedi.

Murat Aksoy
00:00 - 26/08/2013 Pazartesi
Güncelleme: 22:36 - 25/08/2013 Pazar
Yeni Şafak
Biz hiç Esed''e sahip çıkmadık
Biz hiç Esed''e sahip çıkmadık
Geçtiğimiz hafta Irak'a resmi ziyarette bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çok eleştirildi. Ziyaretin zamanlaması, uygulanan protokol çok konuşuldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile sıcağı sıcağına Irak ziyaretinden Suriye'ye, çözüm sürecinden yerel seçimlere pek çok konuyu konuştuk.
Irak geziniz çok konuşuldu. Neden Irak'a gittiniz?

Biz Türkiye'nin ana muhalefet partisiyiz ve bize yurt dışından gelen davetleri ülkemizin çıkarlarına göre değerlendiriyoruz. Irak ziyareti de böyle oldu. Zamanlaması, programı, uygulanan protokole bakıp art niyet aramak haksızlıktır. Üstelik bu ilk olan değil. Biz Sosyalist Entarnasyonel'in üyesiyiz. Irak Cumhurbaşkanı Talabani de Sosyalist Enternasyonel'de benim gibi başkan yardımcısı. Ki kendisi beni iki defa davet etmişti. Görüşmelerimiz gayet olumlu geçti.

Ne gördünüz orada?

Birincisi şu, ister Arap, ister Kürt, ister Türkmen kökenli olsun herkes Türkiye'yle ilişkilerin düzelmesini istiyor. Aynı şekilde ister Sünni, ister Şii inançlı olsun, onlar Türkiye'yle ilişkilerin düzelmesini istiyor. Hiç kimse 'Türkiye bize karşı, biz de onlara karşıyız, bu politikayı sürdürelim' demiyor. Meclis başkanı dahil olmak üzere. Herkes Türkiye'yle dost ve yakın komşuluk ilişkileri sürdürülmesinden yana. İkinci önemli gözlemim, görüştüğümüz tüm Iraklı yetkililer Türk işadamlarının orada verdikleri hizmetlerden son derece memnun. Yapılan işin kalitesi, süresinde bitirilmesi, her şeyiyle çok memnunlar ve bu iş hacminin arttırılmasını istiyorlar.

İÇİŞLERİNE KARIŞILMASINDAN RAHATSIZLAR
Üçüncüsü...

Türkiye'nin Irak'ın iç işlerine müdahalesini hiç kimse doğru bulmadığını ifade etti. 'Biz bir devletiz, bizim iç işlerimize Türkiye müdahale etmemeli', her düzeyde bu söylendi.

Türkiye nasıl müdahale ediyor Irak içişlerine?

O alana çok fazla girmedik.

Neden?

Çünkü o alana girdiğimiz andan itibaren farklı olumsuz bir tablo çıkabilirdi karşımıza. Biz de kimsenin bizim içişlerimize karışmasını doğru bulmayacağımızı söyledik.

Türkiye'nin Kuzey Irak'la kurduğu ilişkileri mi kast ediyorlar?

Hayır, Kuzey Irak'la ilişkilerde sadece petrol anlaşmasından rahatsızlık duyduklarını ilettiler bize. Söyledikleri de şu oldu, onu da ifade edeyim, 'Bizim bir anayasamız var, biz bir devletiz, meşru bir devletiz, bizim kapılarımız Türkiye'ye sonuna kadar açık ama Türkiye pencereden girmeye çalışıyor.' Biz Türkiye'nin bütün enerji ihtiyacını karşılayabiliriz diyorlar. Anlaşma yapılacaksa merkezi hükümetin muhatap alınması gerektiğini bize söylediler.

İŞADAMLARIMIZIN SORUNLARINI DA ANLATTIK
Irak'ta iş yapan işadamlarının sorunları var mı ülkede, bu konuda adım atabildiniz mi?

Sayın Başbakan'la görüşme öncesinde Türk iş adamlarıyla bir toplantı yaptık ve onlara şunu söyledim, 'Ben yarın Sayın Maliki ile görüşeceğim, hangi sorunları Sayın Başbakan'a aktarmamı istersiniz?' Onlar yaşadıkları sorunları aktardılar. Onun üzerine ertesi gün Sayın Başbakan'la görüşürken sorunları aktardık. Sayın Başbakan yatırımlardan sorumlu bakana talimat verdi ve işadamları ile bir toplantı oldu. Sanırım sorunun çözülmesi yolunda ilk adım atılmış oldu.

Kürtlerle görüşmediğiniz eleştirisi yapıldı, Şii blokunun parçası oldu dendi...

Herkesin ziyaretimiz hakkında yorum yapma, eleştiri yapma hakkı var. Tek dileğimiz hakkaniyetli olmaları ve soruları varsa bize sormaları. Ziyaretimizde bizi Türkmen Bakan karşıladı. Kürt Dışişleri Bakanı Zebari ile de görüştük. Şii blokun parçası da değiliz. Kürtler'e, Erbil'e bir mesafemiz yok.

DAVET GELİRSE ERBİL'E DE GİDERİZ
Yani Erbil'den davet gelirse gider misiniz?

Gelirse gideceğiz tabii, niye gitmeyelim? Ki Kuzey Irak Yönetimi'nden yetkililer zaman zaman geliyorlar, Dış İlişkiler'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Sayın Faruk Loğoğlu ile görüşüyorlar. Sıcak ilişkilerimiz var. Biz Erbil'e ya da Kürtlere karşı özel bir tutum sergilemiyoruz.

Irak ziyaretinizin sonuçlarını hükümete aktaracak mısınız?

Bizim Irak ziyaretinden aldığımız en önemli sonuç, Irak'ın Türkiye ile ilişkileri düzeltme talebi. Biz bunu da, ziyaretten aldığımız notları da diğer ziyaretlerde yaptığımız gibi Dış İşleri Bakanı'na rapor olarak ileteceğiz.

Engelleyen suçludur
Suriye'de kimyasal silah kullanıldı ve bin 300 masum insan öldü. CHP Suriye konusunda nerede?

Kimyasal silah kullanmak insanlık suçudur. Kim yapmışsa suçlu bulunmalıdır. Suçlunun açığa çıkarmaya yönelik araştırma için hem Esed yönetimi hem de ona karşı mücadele eden güçler adım atmalıdır. Eğer kim araştırma yapanları engelliyorsa suçlu ya da suç ortağıdır. İki taraf da suçlamayı reddediyor. Ortada bir gerçek var, bir insanlık dramı var, çocuklar, hayatını kaybeden kadınlar var. Masum insanlar var. bu bir insanlık suçuysa, bunu saptayıp gereğini yapmak, adalete teslim etmek insanlığın ortak görevidir. İlginçtir bu saldırıdan sonra bazı hükümet yetkililerinin bizi suçlaması da haksızlık.

SAVAŞI KOMŞULAR BİTİRMELİ
2.5 yıl oldu ve savaş devam ediyor Suriye'de. BM'den karar çıkmıyor. Hükümetin uluslararası sistemi eleştirisi haklı değil mi?

Haklı ve buna kimsenin itirazı yok. Suriye'deki insanlık dramı bir an önce bitmeli. Biz hiçbir zaman Esed katliamlarına sahip çıkmadık. İnsanlık dışı her saldırıyı lanetledik. Eğer bir yerde savaş varsa, insanlar ölüyorsa, o savaşın sonlandırılması için önce komşular, sonra uluslararası kuruluşlar devreye girmek zorundadır. Eğer ülkenin komşuları savaşı tahrik ediyorsa, savaşta taraf tutuyorsa, savaşı sonlandırmak için taraflardan birisinin karşı tarafı tümüyle öldürüp yok edip tek başına kalmasını isteyen bir politika izliyorsa, orada savaş bitmez. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu bağlamda çaba harcaması lazım. Burada ne yazık ki komşular savaşı durdurmak için gerekli çabayı göstermediler, taraf oldular. Evet uluslararası kurumları göreve çağıralım ama önce komşuluk görevlerimizi de yapalım.

DARBE ÖZGÜRLÜKLERİ ÖLDÜRDÜ
Peki Mısır?

Sisi, 25 Ocak 2011'de Tahrir'de toplanan yüz binlerin demokrasi ve özgürlük taleplerini öldürdü. Sivil bir uyanış vardı, hak istiyorlardı. Darbe onların sesini kesti. Ve Sisi, Mısırlıları katletmeye başladı, bu doğru değil. Askeri darbelerin bir topluma faturasının ne kadar ağır olduğunu Sisi, Mısır gösteriyor. Ama Türkiye burada da yanlış politika izledi. Churchill'in meşhur bir lafı vardır, 'İngiltere'nin dostu düşmanı yoktur, İngiltere'nin çıkarları vardır' diye. Biz hem Ortadoğu'ya hem Mısır'a, hem kendi ülkemizin hem de Mısır'ın çıkarları açısından bakabilirdik. Bir an önce seçimlere gitme çağrısını yapabilirdik. Bir an önce demokrasi çağrısı yapabilirdik. Özgürlük taleplerini genişletin diyebilirdik. Ama tam tersine siz bir ülkede taraf oluyorsanız, o ülkedeki diğer taraflar size düşman oluyorlar. O düşmanlık bir süre sonra Türkiye düşmanlığına dönüşüyor. Yanlış da buradan başlıyor.

Biz de sorun çözülsün istiyoruz
Kürt sorununa ve çözüm sürecine gelelim. Demokratikleşme paketi konuşuluyor. Destekleyecek misiniz?

Biz 17 maddelik bir demokratikleşme paketi açıkladık. Bu 17 madde Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından çok önemli. Eğer AK Parti'nin hazırlayacağı pakette bizim önerilerimiz ve benzerleri olursa tabii destekleriz. Biz ülkenin demokratikleşmesine katkı sunmak, demokratikleşme sürecinin parçası olmak istiyoruz. Ama şu anda paketin içeriğini bilmiyoruz ve bilmediğimiz bir şey için de 'evet destekleriz' veya 'hayır desteklemeyiz' demek doğru değil.

Türkiye'de tansiyonun düşmesi için Başbakan'la görüşmeyi düşüyor musunuz?

Biz toplumsal barıştan yanayız. Toplumsal gerilimin bize bir faydası yok ki biz gerilim isteyelim. Gerilim stratejisi herhangi bir partiye bir hatta iki seçim seçim kazandırabilir ama ülkeye kaybettirir. Hükümet ne yazık ki, son dönemde çok buyurgan tarzda siyaset izliyor.

GERİLİM POLİTAKASININ ÜLKEYE YARARI YOK

Gerilimi bir strateji haline getiriyor. Sıradan demokratik talepler bile baskıyla susturuluyor. Birilerinin Başbakan'ı uyarması lazım. Bu yöntem, usul doğru değildir. Düne kadar Başbakan'ı destekleyen neden şimdi eleştiriyor diye düşünmesi, onlarla konuşması lazım. Bakın Eskişehir'de 19 yaşındaki bir gencin öldürülmesi ile görüntüler ortaya çıktı.

SORUMLULAR BULUNSUN
Ali İsmail Korkmaz'ın...

Evet. Başbakan'dan isterdim ki, olaya karışan polisleri, onların amirlerini soruşturma bitene kadar hiç değilse görevden alsın. Başbakan'ın Esma'ya yazılan mektuba ağlaması insani duygu açısından güzel. Ama aynı insani duyarlılığı Gezi'de ölen 5 genç için de beklemek Türkiye'nin hakkı değil mi. Soruşturmaların daha hassas yapılmasını beklemek hakkımız değil mi? Toplumda ciddi bir ayrışma var. Siyaseti kutuplaşma üzerine yaparsanız, ülkeye kan ve gözyaşı getirirsiniz. Balkon konuşması yaptığı zaman karşı çıkan mı oldu? Hayır. Yanlış yaptın diyen mi oldu? Hayır. Tam tersine övgüler aldı.

Yeni CHP bir süreçtir
Gezi sürecinden ders çıkarmak gerektiğini sık sık ifade ettiniz. Nasıl etkiledi partinizi?

Olumlu etkiledi ve etkilemeye devam edecek. İlk olarak düne kadar zaman zaman duyduğumuz ama yeterince kulak kabartamadığımız gençlerin taleplerine Gezi ile birlikte daha fazla ilgi göstermemiz gerektiğini gördük. İktidar alternatifi olmanın yolu bu gençleri duymak, taleplerine kulak vermekten geçtiğini gördük.

İkinci olarak...

Bu gençler özellikle bilgi açısından birikimli, dünyaya açıklar. Türkiye'de kısır çekişmelere dayalı kutuplaştırıcı siyasetin geleceğinin olmadığının farkındalar ve bunu ifade ettiler. Daha önemlisi hem bizim hem de diğer siyasilerin Gezi'den alacağı bir başka ders farklı görüşteki kişilerin aynı platformda, aynı zeminde ortak söylem geliştirme becerileri. Namaz kılanla kılmayan; oruç tutanla tutmayan; türban takanla takmayan herkes bir arada olabildi.

ÖZGÜRLÜKÇÜ OLMAK ZORUNDAYIZ
Sık sık Gezi ruhunu yerel seçime taşıyacağınız dediniz. Ne demek bu?

O ruhu partimize taşıyacağız. Kafamızda bazı isimler var. Onlar siyaseti düşünürler mi bilmiyorum ama biz davet edeceğiz onları. İsim sormayın şimdi. Biz oradaki özgürlük talebinin, eşitlik talebinin, o ruhun partimize katmak istiyoruz. Seçimlerde ancak özgürlükçü ruhla iddialı olabiliriz.

Gezi ruhuyla Yeni CHP yeniden gündeme geldi. Bitmiş miydi yeni CHP?

Bakın yeni CHP söylemi bir anlık değil, bir konjonktürün değil bir sürecin adıdır. O da başlamış bir süreçtir ve devam etmektedir. Kamuoyuna yansıyan farklı görüşler olabilir, bunda bir mahzur yok. Ama CHP partisiyle, tabanıyla, örgütüyle değişiyor ve bu değişim, yeni CHP yönünde oluyor. Bunu Genel Başkan olarak söylüyorum. Kısaca Yeni CHP bir durum değil, bir süreç, bir hedef.

ADAYLAR DAHA ÇOK YERELDEN BELİRLENECEK
Adaylar nasıl belirlenecek?

Partide 6 kişiden oluşan bir Yerel Yönetim Komisyonu kurduk. Bu komisyon, hangi seçim çerçevesinde aday nasıl belirlenecek çalışmasını yapıyor. Hedef kazanabilecek adaylarla seçime girmek. Ama önceliğimiz merkezden en az müdahale ile adayları belirlemek. Adaylar birkaç istisna dışında merkezden değil yerelden belirlenecek.


11 yıl önce