|

Federasyon da elini taşın altına koysun

Gazeteci Lube Ayar, “Fenerbahçe'ye yönelik başlatılan operasyonda sonuna kadar gidilmeli” dedi. Ayar, Türkiye'de futbolun temizlenmesinin şart olduğunu da söyleyerek Türkiye Futbol Federasyonu'na çağrı yaptı: “Temizlik için siz de geriye doğru soruşturma açın.”

Murat Aksoy
00:00 - 11/07/2011 Pazartesi
Güncelleme: 00:08 - 11/07/2011 Pazartesi
Yeni Şafak
Federasyon da elini taşın altına koysun
Federasyon da elini taşın altına koysun
Bazı söyleşiler zor olur. Çünkü konuya mesafe alamazsınız. Malum gazeteciliğin bağımsız ve tarafsızlığı tartışması burada da devreye girer. Bu haftaki söyleşi benim için bu açıdan zor oldu. Geçen hafta futbol dünyasında başlayan soruşturma, gözaltılar ve tutuklamalar gözleri Fenerbahçe'ye çevirdi. Siyasette süren CHP'nin yemin, BDP'nin boykot kararıdan daha çok konuşuldu konu. Ve konuşulmaya devam ediyor.
Bir Fenerbahçeli olarak bu konuda söyleşi yapmak zor oldu benim için. Ama şunu ifade edeyim; tarafsız olamadım. Fenerbahçe'nin tarafında durdum ama olabildiğince nesnel oldum. Eğer suç varsa ve yasal olarak kanıtlanırsa cezanın çekilmesi gerektiğini düşündüm. Nitekim soruşturma başladıktan sonra 'Futboldaki 'Ergenekon artıkları' da temizlenmeli' diye yazdım. Bu yazıdan dolayı Fenerbahçeli arkadaşlarımdan tepki de aldım. Şuna inandığım için yazdım o yazıyı; futbol Türkiye'de kirli sektörlerden birisi. Temizlenmesi gerekiyor. Ama bir bütün olarak. Sadece Fenerbahçe'yi ya da Aziz Yıldırım'ı hedefleyen bir operasyon bu temizliği sağlayamaz.
Bu hafta Söyleşi-Yorum'da futboldaki şike konusunu yıllar önce yazan gazeteci ile Lube Ayar'la konuştum. Ayar, başlayan operasyonun futbolu temizlemesinin şartını söyledi; Türkiye Futbol Federasyonu'nun yetkisini kullanıp geçmişe yönelik soruşturma başlatması.

Sen gazeteci olarak yıllar önce bugün gerçekleşen operasyona benzer dava ile ilgili haberler yaptın. Neydi o dava ve nasıl sonuçlandı?

İstanbul Emniyeti'nin 2004'te Sedat Peker'e yönelik gerçekleştirdiği Kelebek Operasyonu'nun dosyasıydı o. Ligin son haftaları oynanırken dinlemeye takılan telefon konuşmaları maçlara müdahale edildiğini gösteriyordu. Bunların başında da Akçaabat Sebatspor - Rizespor ve Rizespor - Beşiktaş maçları var. O sırada dinlemede olan polis isteseydi, federasyona haber verip maçların oynanmasını engeller ve ligin kaderini tayin edebilirdi. Sonuçta o dava bitti, karara bağlandı. Ama içindeki şike konuşmalarıyla ilgili hiçbir işlem yapılmadı. 'Sporda Şiddet Yasası' o günlerde yoktu o zaman ama federasyonun küme düşürme yetkisi vardı. Lig bittikten sonra da ne polis, ne de savcılık dosyayı federasyona göndermedi. Ve şike konuşmalarında adı geçen Sergen Yalçın ve Sinan Engin bugün ekranların ve gazetelerin en imtiyazlı köşelerini dolduruyor.

ÖNCE BÜYÜKLER KONUŞMALI

Bunca yıl sessizlik neden?

Bunca yıl sessiz kalınması futbolun sistem dışında hukuksuz bir alan olarak korunması istendiği içindir. Bugün mağdur olan Aziz Yıldırım, 2010 sezonunun sonunda da, 2006 yılında da çıkıp, “Maçlar izlensin” diye açıklamada bulunmuştu. Hiç kimse Yıldırım'ın bu taleplerini dikkate almadı. O zaman da iktidar aynı, yargı aynı ve emniyet mensupları aynıydı. Ama hiçbir şey yapılmadı.

Neden?

Polisinden savcısına, gazetecisinden siyasetçisine herkes nedenini biliyor. Su küçüğün söz büyüğün... Büyükler konuşmaya başlarsa, ben de eşlik ederim.

ZAMAN AŞIMI 20 YIL

Yasal düzenleme olmaması olabilir mi?

Asla! Kanun yetersizliği gerekçe gösterilemez. Gerek TFF gerek savcı gerekse polis şikenin suç olduğunu bilir. Bu konuda bir adım atılacak olsa idi, savcılık dosyayı hazırlayıp TFF'ye gönderebilirdi. Ve TFF de sahip olduğu yetkileri pekala kullanabilirdi. Takım(lar)ı alt lige düşürmek, şike yapanlara ceza vermek gibi. Ben o zaman bunları yazdığımda dönemin federasyon başkanı Haluk Ulusoy, “Bu belgeler yok” dedi. Ama bu dosyaların hepsi Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nin raflarında duruyor. Üstelik TFF'nin tüzüğünde bu tür suçlar için zaman aşımı süresi de 20 yıl.

Yani soruşturmalar geriye yürüyebilir mi?

Evet. Şimdi herkes bu operasyonu nisan ayında çıkan yasaya bağlıyor. Ama TFF tüzüğü, hukukçuların da söylediği gibi, geçmişe yönelik şike ve teşvik primi iddialarının üzerine gitmeye yeterli. Ki Fenerbahçe'ye yapılan operasyonun inandırıcılık ve toplum desteği kazanmasının yolu, soruşturmanın geçmişe doğru da işletilmesi olacaktır. Bugün yaratılan kirliliğin dağıtılmasının temel koşullarından biri budur. Evet yargı Nisan 2011'den öncesine gidemez ama TFF gidebilir. Ki bazı dosyaları dört başı mamur olarak raflarda bekliyor. Eğer federasyon bunu yapmazsa Fenerbahçe'ye yapılan operasyon patlayabilir. Yani elinizde yeterli bilgi ve belge olmadan, yargı kararı olmadan bir takımı alt lige düşüreceksiniz; ama yetkiniz olduğu halde başka takımlara dokunmayacaksınız. Bu olmaz! Fenerbahçeliler, ayrıcalık istemiyor. Yasal süreç herkes için eşit işlesin istiyor. “Kanun yoktu” demek mazeret değil. Şu anda Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde de Galatasaray'ın bir dosyası var. TFF Disiplin Kurulu Başkanvekili Recep Özcan'ın bir numaralı sanık olduğu Simsar Operasyonu'nun dosyasından bahsediyorum. O dosya da mutlaka açılmalı.

TOP FEDERASYONDA ARTIK

Neden açılmıyor?

Futbol ne yazık ki, özellikle son yıllarda hem hukuktan hem de siyasi yapıdan bağımsız bir alana dönüşmüş. Bu alan kendini özerkleştirmiş ve geçmişte bazı karanlık ilişkilerde olan insanlar futbol dünyasına girerek toplumsal prestij sağlamaya çalışmışlardır. Bakın 2004 tarihli dosyaya bakıldığında şu net olarak görülecektir; O dönem Aziz Yıldırım'a muhalif işadamları, bazı Fenerbahçeli yazarlar, muhabirler ve Sedat Peker'in adamları aynı bloktadır. Aynı dosyada Sadat Peker'in 2001'de Aziz Yıldırım'ı tehdit ederek başkanlığı bıraktırdığı da yazar. Peker'in Mecnun Odyakmaz'la birlikte Fenerbahçe yönetimine bazı adamlarını sokmaya çalıştığı görülür. Bunların konuşmaları da var.

Bunlara rağmen yapılmıyor...

Yine bakın Fenerbahçe'nin 2006'da Denizli'de kaybettiği şampiyonluğa bakın. O maçta da çok şaibe olduğunu o haftanın medyasını izlediğinizde görürsünüz. Geçen yıl Beşiktaş kalecisi Rüştü'nün rakip takım oyuncularını arayarak motive etmesi. Bütün bunlar futbolda belli kişilerin dokunulmaz olduğunu gösteriyor. Bütün bunlar ortada. Yasa geriye işleyemiyor olabilir ama TFF'nin yetkisi var ve bu şaibeli dosyaların hepsi açılmalı. Açılmazsa futbolda temizlik olmaz. Bunun için TFF bir komisyon kurabilir, TBMM'de bir araştırma komisyonu kurulabilir. Emniyet elindeki bilgi ve belgeleri TFF'ye verir ve temizlik başlar.

Futbol kirli bir sektör mü?

Evet öyle. Bundan da tüm kurumlarıyla devlet sorumludur. Eğer bugün bunları yaşıyorsak, en büyük nedeni zamanında yapılması gerekenlerin yapılmamasındandır. Bu operasyonla bu kir temizlenmez. Operasyon bu haliyle kalırsa Fenerbahçe temizlenir, başkan Aziz Yıldırım temizlenir. Temizliğin şartı TFF'nin mutlaka geriye doğru araştırma, soruşturma sürecini başlatmasıdır. Fenerbahçe'deki karanlık ilişkiler diğer kulüplerde de var. Bakın Sinan Engin aleyhine poster asan çocuklar sokakta bıçaklandı. Kim takip ediyor o dosyayı?

YASA GEREKÇE OLAMAZ

O zaman Nisan'da çıkan yasa bu operasyona gerekçe olmaz...

Bir kez daha ifade ediyorum eğer yargı, ortada bir suç olduğuna inanıyorsa bunu temellendirecek, gerekçe yapacak bir yasa maddesini mutlaka bulur. Türkiye'deki kanunlarda bulamıyorsan, bağlı olduğun uluslararası kanunlara dayanabilirsin. Bir suç ya da ihmal, eğer cezalandırılmak isteniyorsa mutlaka cezalandırılır. Bu yasa çıkmadan önceki yasalar da, TFF'nin disiplin yönetmeliği ve tüzüğü de, bugün yapılanı on yıl önce ya da 2004'te, 2005'te yapmaya yeterdi.

Bu yasa ne getirdi farklı olarak?

Sportif yaptırımlara ek olarak, şike yapanlara hapis cezası getirdi bu kanun. O yüzden bu operasyonu bu yasaya dayandırmak bana gerçekçi gelmiyor bir. Samimi gelmiyor iki. Bunun ifade edilmesi en büyük yalan. TFF'nin yönetmeliği ve tüzüğü bir kulübü alt kümeye düşürmeye ve şike yapanların spor hayatını sona erdirmeye yeter. Kaldı ki, televizyonda görüşlerini açıklayan hukukçuların da dediği gibi, eski dosyalardaki şike delilleri, 'dolandırıcılık' suçu kapsamında hapis cezasıyla da desteklenebilir. Önemli olan niyet. Türk futbolunda temizlik ve adalet isteniyorsa eğer, aranan yasal zemin mutlaka bulunur.

Pazartesi TFF bir karar verecek. Neye göre verecek kararını ve neye göre vermeli?

Medyaya her gün yeni resimler ve tapeler sızdırılıyor. Henüz ortada bir polis fezlekesi bile yok. CMK'nın ilgili hükmü çok açıktır. Her dosya, ek bir gizlilik kararına gerek olmaksızın, iddianame hazırlanana kadar gizlidir. Savcıların belgeleri vermesi, iddianame hazırlanmadan TFF'nin dosyayı görmesi mümkün değildir.

TFF MAÇLARI İZLEMEDEN KARAR VEREMEZ

Bu yüzden TFF iki şekilde karar verebilir, ilki yargı kararına göre, ikincisi ise Fenerbahçe'nin tüm maçlarını izleyerek. Ki mahkeme aşamasında da böyle karar verilecek. Bilirkişiler maçları izleyecek ve mahkemeye rapor sunacaklar. Telefon konuşmalarıyla maçların örtüşüp örtüşmediğine bakacaklar. Ama önümüzdeki tablo şu: Hem soruşturma yeni yasaya dayandırılıyor hem de o yasaya göre açılacak davanın sonucu beklenmeden, TFF karar vermeye zorlanıyor. TFF'nin bu ortamda vereceği bir karar telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir.

Peki nasıl anlaşılacak maç izlenerek?

Şöyle. Savcıların elinde telefon konuşmalarının ve görüntülerin olduğunu artık herkes biliyor. Ama o konuşmaların amacına ulaşıp ulaşmadığına maçlar izlenerek karar verilebilir. Hukukun vazgeçilmez unsurlarından 'illiyet bağı' bu dosyada da aranacak. Delille suç arasında bir bağ var mı, bunu görmek zorundayız. Tek başına bu görüşmelerle ve resimlerle karar verilemez. Maçta olanların bu görüşmeleri desteklemesi gerekiyor. Desteklemiyorsa iki olay arasında 'illiyet bağı' yoktur. Şike görüşmesi tek başına şike değildir. Ki şimdi bir taraftar olarak şunu ifade edeyim. Söylendiği gibi Fenerbahçe'nin son maçlarının hiçbiri kolay geçmedi. Bunu sen de benim kadar iyi biliyorsun.


Her sene Bursaspor-Beşiktaş maçı olaylı oluyor neden?

Aslında bu soru çok önemli. Her maç olaylar çıkıyor ama kimse açık açık bunun nedenini konuşmuyor.

Neden?

Çünkü suç var ama cezası yok. Faili meçhul cinayete kurban gidenlerin, kayıp yakınlarının aileleri yıllardır bıkmadan adalet talep ediyor. Bursaspor seyircisinin talebi de bu. Çünkü canları yandı, hâlâ yanıyor. Bursaspor, küme düştüğü gün Rizespor-Beşiktaş maçında neler olduğunu biliyor. İki yıl sonra birinci lige döndüler ama yaşananları unutmadılar. Gerçekler ortadayken, her şey apaçıkken, suçun cezasız kalması Bursaspor taraftarının canının yakıyor. Bu acıyı dindirecek tek şey de cezadır. Bu yıl Bursasporluların çıkardığı olaylardan dolayı yaklaşık 50 Bursalı şu anda cezaevinde. Onlar hâlâ bedel öderken, adalet diğer taraf için kılını kıpırdatmazsa Bursaspor taraftarının öfkesi sönmez. Çünkü o insanlar taraftır ve unutmazlar. Bu nedenle geçmişe yönelik bir soruşturma, toplum vicdanının rahatlaması için de şarttır.

Sorumlular ortaya çıkarılmalı yani...

Evet. Ortaya çıkmalı ve gerekli cezayı almalı.


Her hafta Pazar akşamı TV'lerde gördüğümüz futbol yorumcuları, FB yorumcuları da görünmüyor sanki ortalıkta. Ne dersin?

Aynen. Ben de şaşkınlıkla izliyorum. Hayatını futbol yorumu yaparak kazanan, bu sayede çok rahat ve lüks bir yaşam süren büyük futbol yorumcularının çoğu ortalıkta yok. O yüzden ortalık benim gibi çalışmayan, işsiz gazetecilere kaldı (gülüyor). Bu gerçekten başka bir şeye işaret ediyor.

Neye?

Suç ortaklığına. Bugün Türkiye'de futbol konusunda bu kadar çok şaibeden bahsediyorsak, soruşturmada geçen delillerden, tape'lerden bahsediyorsak. Bu ilişkilerden spor medyasının muaf olmasına imkân yok. Son on yılda ciddi bir sektör halini alan spor medyası işlerin bu noktaya gelmesinde en büyük etkenlerden biridir. Çünkü gördükleri gerçekleri yansıtmamışlardır. Halkı aydınlatmamışlardır. Kulüplerin onlara sunduğu imkânlar sayesinde rahat yaşamak, hiçbir şeye dokunmamak işlerine gelmiştir. Bence spor medyasının da bir biçimde yeniden yapılanması gerekiyor.

Peki medya neresinde bu sürecin?

Ülkemizde futbolu kirleten her şey spor medyasının gözleri önünde cereyan ediyor. Ama onlar gerçekleri değil işlerine gelen yalanları yazıyorlar. Bildiklerini susup, bilmediklerini konuşuyorlar. Üstelik bu kirliliği bir adım öne çekip insanları ekranda kışkırtıyor, kulüplerin ve taraftarların arasına nefret tohumları ekiyorlar.


Taraftar olarak Fenerbahçe camiasının ruh durumu nasıl?

Yıllardır tribündeyim ve Fenerbahçeli olmaktan da gurur duyuyorum. Şu anda özellikle taraftar gruplarında müthiş bir şaşkınlık ve hüzün var. Özellikle Aziz Yıldırım'ın daha ifade bile vermemişken basına sızdırılan görüntüleri, sorgu sırasında yaşadığı sağlık sorunları, onu seven sevmeyen tüm Fenerbahçelileri çok üzdü. İnsanlar günlerdir uyumuyor, herkes bundan sonra neler yapılacağı konusunda kafa yoruyor. Şu anda sükunetli bekleyiş var. Daha sokağa çıkmadı bu insanlar. Ama şu var ki, Fenerbahçe sadece Fenerbahçe değildir. Fenerbahçe sadece İstanbul'daki Fenerliler değildir. Fenerbahçe Türkiye'dir ve Türkiye fotoğrafıdır. Bugün Fenerbahçe taraftarı hiçbir ayrıcalık istemiyor. Mahkeme sonunda, delillerle maçlar arasında bir illiyet bağı bulunursa, suçlular cezalandırılsın istiyor. Küme düşüreceklerse de düşürsünler, deniyor. Ama ben daha radikal bir çıkış hayal ediyorum açıkçası.

Nedir o?

Dediğim gibi bu benim hayalim. Fenerbahçe, futbol şubesini kapatsın isterim. Kendimi bildim bileli her türlü pisliğin döndüğü, Mehmet Ağar'ın Galatasaray posterine girdiği, lig kupalarının federasyon başkanının hastanedeki babasına götürüldüğü, 2006'da Denizli'de olanların merak bile edilmediği, spor bakanının şehir şehir gezip stat vaat ettiği bir ülkeyiz.

Buna rağmen fatura sadece Fenerbahçe'ye kesilecekse, gönlüm razı olmaz. Madem kalanlar o kadar temiz baş başa kalıp yollarına devam etsinler. Fenerbahçe de diğer branşlarda Avrupa şampiyonluğuna oynasın.

Peki ne olur Fenerbahçe Bank Asya'ya düşerse?

Bank Asya, Süper Lig olur. Bu kadar net. Biz gene maçlara gideriz. Bir kombinesi olan bir tane daha alır. Bir forması olan iki forma alır. Bilinen birinci ligin maddi değeri ciddi anlamda düşer, sponsorluk, ilgi ve para Bank Asya'ya kayar.

Bu süreç takımları nasıl etkiler?

Bu yaşananlar tüm branşlarda müthiş bir motivasyon sağladı. Sporcularımız hırslandı. Hatta yüz yüze bakmayan farklı tribün grupları bile bir araya gelip kenetlendi. Artık daha kenetlenmiş bir Fenerbahçe var. Takımlarıyla, tribünüyle, taraftarı ile...






13 yıl önce