Kurul ile ilgili kanun çıkalı birkaç ay oldu. Kanun çıktıktan sonra yönetim kurulu üyeleri atandı. Bu kurul anayasada yer alan anayasal bir kurum. Ben de Cumhurbaşkanlığı kontenjanından giren bir yönetim kurulu üyesiyim.
Atatürkçülüğün, Atatürk'le alakası olmadığını, Atatürk ticareti yapanların uydurduğu bir ideoloji olduğunu söyledim. Kendilerince dogmatik, skolastik bir ideoloji geliştirmişler. Ve bunun adı tek kelimeyle zırvalık! Kendisini Atatürkçü olarak niteleyenler beni "bunu söyleyen biri nasıl olur da böyle bir kurula üye yapılır" diye eleştirildiler. Rahatsız oldular.
CHP büyük ölçüde Atatürkçülüğü bir ideoloji olarak benimseyip, savunan bir siyasi parti. Bunda Kemalizm'in altı okunun hâlâ CHP'nin ambleminde bulunmasının payı büyük! Ve Türkiye'de darbe ideolojisi Atatürkçülük olarak savunuluyor. Askerler çıkıp da "Atatürk ilke ve inkılâplarına sonuna kadar bağlıyız" diye bas bas bağırdıkları zaman "ha bunlar darbe yapmak istiyorlar" şeklinde okumamız gerekiyor! Çünkü Atatürk ideolojisinin en kuvvetli ifade edildiği anlar darbe anları. Atatürkçülük darbeciliğin yan desteği olarak kullanıldı. Ben de çok açık ve net bir şekilde Atatürk'ün düşüncelerinin bir darbe ideolojisine dönüştürülmesinin bu ülkenin ortak değeri olan Atatürk'e haksızlık olduğunu söyledim.
Atatürkçülük 1950'li yılların ikinci yarısında CHP ve Demokrat Parti (DP) arasındaki rekabette ortaya çıkıyor. İsmet İnönü zamanında Atatürk ismi ortada yok! Sadece "Milli Şef İnönü" var. İnönü bu sırada Atatürk'ün adını yok edip kendi ismini hafızalara kazımaya çalışıyor. DP de ona karşı muhalefet ederken Atatürk'e sığınıyor. 27 Mayıs darbesinde de askerler Atatürk'ü bir zırh olarak önlerine koyup darbeye meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar. Ama bence gerçek anlamda Atatürkçülüğün icadı 27 Mayıs darbesi sonrasıdır!
Demokrasi karşıtlığı, sandıktan çıkan iktidara muhalefet etmek, devlet içinde ayrıcalık talep etmek, devletin bir azınlık tarafından yönetilmesini savunmaktır. Biri "Ben çok Atatürkçüyüm" dediği zaman 'demokrasi düşmanı' olarak algılıyorum. Atatürkçülüğü, askeri vesayeti devam ettirmek isteyenler kullanıyor.
Atatürk konusunda kutuplaşma yok! Atatürkçülük konusunda var. Bunun Atatürk konusunda kutuplaşma olarak yansımasının sebebi Atatürkçülerin Atatürk'ü tekellerine almaları. Diyorlar ki "Atatürk bizim oyuncağımız!" Bu yaklaşım halkın geri kalanı için Atatürk imajına zarar veriyor. Bıraksınlar hepimiz sevelim.
General düzeyine gelmiş askerleri bir sınıfa sokup 'Atatürkçülük' konusunda sınavdan geçirsek hepsi sınıfta kalır. Kendi kafalarına göre saçma sapan şeyler anlatırlar. Hiçbiri Atatürkçülüğün ne olduğunu bilmez! Ortaöğretimde Atatürkçülüğü ezberleten öğretmenlerin bildiği Atatürkçülük de yanlış! Canları neyi nasıl isterse anlatıyorlar. Pazarlamaları bu şekilde. Bu doğru değil! Maalesef orduda da aynı hastalıktan muzdarip.
Ordu siyasete müdahale edemez hale gelince Atatürkçülük lafları da azaldı. Atatürkçülük, askeri vesayet aracı olarak hep kullanıldı. Asıl olan demokrasiyi koruma ve demokrasi dışı güçlerin bunu engellemesine fırsat vermemek! Türkiye artık buna izin vermiyor!
Kurumlar Atatürkçü olmamalı. Çünkü belli bir ideolojiyi savunmak laikliğe de aykırı! Devletin ideolojisi olmaz! Devlet uzak durmalı. Anayasa'nın 10. maddesini de bu gözle okumak gerekir. Ama insanlar Atatürkçü olabilir. Tabi Atatürkçü olmak kadar olmamak hakları da var!
O dönem olup bitene bakmak lazım! 1. Dünya Savaşı'na Türkiye girdiği zaman Kürtler devleti destekliyorlar. Kurtuluş Savaşı'nda da desteklerini sürdürüyorlar. İsteseler isyan edip "Biz bağımsız devlet kuracağız" diyebilirler. Demek ki Kürtlere verilen bir vaat var. Ben Musul meselesinin çözülememesi yüzünden Kürtlere verilen özerklik sözünden vazgeçildiğini düşünüyorum. Kürtler haksızlığa uğradılar.
O zaman özerk bir Kürt devleti olurdu. Kürt sorunu diye bir şey olmaz, bugünkü karışıklıklar yaşanmaz ve tarih bambaşka gelişirdi.
Doğuda şartlar normalleştiğinde, özgür iradeleriyle Kürtler arasında bir referandum yapılsa bağımsızlık talebi yüzde 10'nun altında oy alır. Haklarının tanınmasını isterler ama bağımsız bir devlet kurmak istemezler.
Kürtlerin eşit vatandaş haline gelmesi lazım. Kürt-Türk eşitliği şart! Bunun yolu da Kürtlerin Kürt olarak tanındıkları bir devlet olmaktan geçiyor. Kürtlere anadilde eğitimin yapıldığı bir Türkiye sunmak gerekir ve bence Türkiye bu noktaya geldi. Kürtçe eğitim hakkı verilmeli.
Atatürk'ün istismar edildiğini düşünüyorum. Kurulda yapacağım görevle Atatürk'ün itibarını yeniden kazanmasını sağlayacağım.
Türkiye'de içinde Atatürk geçen tüm şiirler kutsal! Berbat, rezalet Atatürk şiirleri var. Çocuklara ezberletilen Atatürk şiirlerini süzgeçten geçireceğiz ve kötü Atatürk şiirlerinden kurtulacağız! Atatürk resimleri ve büstleri konusunda sıkıntılar var. Kalın kaşlı, korkunç görünüşlü Atatürk resimleri var. Bir standardı yok! Sanki çocukları korkutmak için konmuş! Bu yüzden gülen, tebessüm eden Atatürk resimlerini tercih edeceğiz.
Sayısının azaltılmasını talep belirler. Atatürk büstü yaparak Atatürk sevgisi de kazanılmaz! Bir de şu var. Mesela 19 Mayıs Bayramı'nı çocuklar için işkence olmaktan çıkarmak lazım.
Başörtüsü siyasal bir sorun olmaktan çıktı, sosyal bir sorun olması ise son derece doğal! Türkiye'de başörtüsü artık istismar aracı değil! Askerler başörtüsünü darbe gerekçesi olarak, üniversiteler de o ilkel derebeylik düzenleri için kullanıyorlardı. Artık bu kalmadı. Toplum içinde sorun olarak kalabilir bu çok da önemli değil bence.
Mesela Yeni Şafak'ın yaptığı haberde Borusan ilan verip kırdığı potu düzeltmeye çalışıyor. Serbest piyasa düzeni içinde kazançlı olmak isteyen herkes ötekine saygı göstermek zorunda. Ünlü Amerikan markası Tommy Hilfiger, "Ürünlerimi zenciler almasın" demişti ve ürünleri beyazlar tarafından yok satılmıştı. Aynı mantıkla başörtüsü üzerinden de ticari amaçlı bir açıklama yapılmış olabilir. Bu tür istismarlara takılmamak lazım. Her zaman her yerde olur!
Bu bir istihbarat hatasına dayanıyor. Devletin suçlandığı bir trajedi. Bu tür istihbarat hatalarının artık imkânsız hale gelmesi lazım. Oradaki ailelerin başı sağ olsun! Başka ne denebilir ki!
Evet, Türkiye'nin batısı Kürt deyince terörist olarak algılıyor ama devlet bu noktada çok daha dikkatli! Kürdü teröristten ayırıyor. Ama sonuç hakikaten inanılmaz bir trajedi.
93'lere asıl dönen PKK'dır. Devlet kanun içinde kalmaya özen gösteriyor. Yaşananlardan ders çıkarıldı. PKK'ya yönelik operasyonlar öldürmemek üzere yapılıyor. Mesela Cudi Dağı'nda 27'si ölü 32 PKK'lı ele geçirildi ama onları sağ yakalamak için çok uğraştılar. Bu devlet adına bu çok önemli bir değişim.
19 Mayıs kutlamaları akla, bilime, eğitime her şeye aykırı. Bu kutlamalar kalkmalı. Mayıs ayının başından sonuna kadar okullar sırf bu kutlamalar için eğitim yapmıyor. Bu törensel ritüeller de faşist İtalya'dan alıntı. Bizden başka hiçbir ülkede de böyle tören falan yok! Faydası sıfır hatta eksi düzeyde. 19 Mayıs'ın zoraki törenleri ile Atatürk yıpratılıyor. İşte biz Atatürk imajını bu değişikliklerle düzelteceğiz.