8 Ağustos'ta İstanbul'daki toplantı sırasında katılımcılarla beraber seçtik bu ismi. Kurduğumuz konsey, siyasi arka planı ne olursa olsun tüm siyasi görüşlere, kişi ve gruplara açık. Herhangi bir ideolojiyi temsil etmiyor. Amacımız rejime karşı çalışmak isteyen tüm vatansever güçleri bir araya getirmek. Yani konseyin amacı rejime karşı gelmek, onu teşhir etmek ve rejimi çökertmek.
Konsey siyasi bir parti değil, böyle bir amacı da yok. Sadece içerideki direnişin destekçisi olmak istiyoruz zira Mısır'daki direnişin özü. Konsey, Mısır dışındaki dünyaya gerçek durumu anlatmak için lobi yapacak. Yurtdışında yaşayan birçok siyasi lidere, entelektüele ve geniş bir siyasi görüş yelpazesine sahibiz. Bu güçleri bir araya getirmemiz lazım. Son bir yıl içerisinde bunların her biri farklı farklı şemsiyeler altında ya da bireysel olarak çalıştılar. Ama tek bir platformda bir araya gelerek direnişi desteklersek çok daha güçlü oluruz.
Konsey üyelerinin çoğunluğu rejimin çok kırılgan olduğunu düşünüyor. Baskıyla ayakta duruyor ve hiçbir meşruiyeti yok. Bu nedenle göstericileri öldürmeye, kadın, erkek veya çocuk ayırmadan insanları hapsetmeye, işkenceye, ifade ve toplanma özgürlüğünü kısıtlamaya çalışıyor. Bu nedenle toplu idam kararları veriyor. Tüm bu tedbirler rejimin kendini güvende hissetmediğini gösteriyor.
Muhammed Mursi'ye yolsuzluk, zulüm, yanlış yönetim ve hırsızlıktan oluşan çok ağır bir miras kalmıştı. Seçilmiş herhangi bir başkan bundan daha iyisini yapamazdı. Çünkü iktidara geldiğinde her adımında onla mücadele ettiler. Yani hem kötü bir miras kalmıştı ona hem de o kötü mirasa neden olanlar onla savaşmaya devam ediyordu. Reformist değil devrimci bir yol izlenmesi gerekiyordu belki ama Mursi bir demokrattı. Onu destekleyenler de öyleydi ve hala demokrasiye inanıyorlar.
Bence İsrail ve Sisi arasındaki bağ, yani İsrail'in Sina gündemini kontrol altında tutma isteği oldukça açık. İsrail bu gündemi Mursi döneminde kontrol edemezdi. Mursi'nin eski hükümetlerin Sina'yı gözardı eden sistemin aksine, Sina'da konut, altyapı inşası vb gibi birçok yatırım projesi vardı. Sina'nın bu dikkati hak ettiğine inanıyorlardı. Yani kısaca Sina artık Mısır'ın bir parçası olmuştu. Ama hayata geçirilemedi.
İsrail demokratik yolla seçilmiş tüm hükümetlerden korkuyor, sadece İslamcılardan değil. Bu nedenle Sisi'nin darbesini memnuniyetle karşıladılar ve hala destekliyorlar. Tıpkı Sisi'nin Gazze saldırıları sırasında Refah Kapısı'nı kapatarak, tünellerin kapanmasına yardım ederek, İsrail'in komşularımızı, en nihayetinde aileleri öldürmesine izin vererek yaptığı gibi. Sisi Rabia katliamının emrini verdiği için suçlu. Ayrıca Gazze'de binlerce çocuğu öldüren İsrail'in en güçlü müttefiki olduğu için de savaş suçlusudur. Yani 'duble suçlu'.
Bence bu çok önemli bir rapor ve şahsen memnuniyetle karşıladım. Gerçek bir katkı sağlıyor. Rapor sadece bir katliam olduğunu söylemekle kalmıyor bu katliamı Mısır devletinin en yüksek makamlarına bağlıyor. Sisi'den İçişleri Bakanı İbrahim ve diğerlerine uzanan komuta hattını ortaya çıkararak durumun BM İnsan Hakları Konseyi tarafından soruşturulması gerektiğini belirtiyor. Öte yandan rejim, 'Müslüman Kardeşler platformların altında silah saklıyor' yalanıyla dışarıda şüphe doğurmuştu. HRW'nin raporu bir şeyi netleştirdi: Sisi'ye uzanan komuta hattının açık ve net olduğunu belirtti. Rapor, göstericiler arasında yok denecek kadar az silah olduğunu, sadece 15 adet silahın bulunduğunu ve bunların hiç kullanılmadığını ortaya koydu. Rapor önemli bir şeyi daha söylüyor: Rabia katliamı itina ile planlanmış ve yürütülmüş.
HRW raporu, Mısır'daki insanlık suçuna işaret ediyor. Esed'in Suriye'de yaptıkları Sisi'nin Mısır'da yaptıklarının belki de binlerce katı. Dolayısıyla elbette bir bağlantı var. Ayrıca Gazze'de çocukları öldüren bir İsrail ve açıkça savaş suçu işliyor. Esed, Sisi ve Netanyahu hakkında rakamlar ortada. Üçü de iki seneden fazla zamandır yüz binlerce çocuk öldürdü. Dünya Gazze için az buçuk ses çıkarıyor şimdi, eskisinden daha fazla. Suriye bunun arkasında ve Mısır gözardı ediliyor.
Körfez'den gelen yardımlar sadece rejimin anı kurtarmasını sağlayarak ayakta kalmasını sağlıyor ve belki de bazı elitlere de gidiyor. Mısır'ın kalkınmaya, sıradan vatandaşa ulaşacak gerçek yatırımlara ihtiyacı var. Ekonomi darboğazda. S.Arabistan ve BAE'den gelen yardımla ayakta kalıyor. Mısır gibi 90 milyon nüfusa sahip bir ülke bağışla yaşayamaz. Gerçek yatırım, istikrar ve gerçek büyümeye ihtiyacı var Mısır'ın.
Körfez ülkeleri, nerede çıkarları olduğunu doğru hesaplayamadı. Bir canavar yarattılar ve dar bir vizyonun bölgesel politika anlayışlarını belirlemesine izin verdiler. Mısır'da demokrat ve İslamcı Mursi'nin seçilmesi Körfez'de halka cazip gelecekti. Bundan korktular ve hala korkuyorlar. Yaşadıkları şok ile bölgeyi kutuplaştırdılar.