|

Babam çivileri değil hayata bakışımızı düzelttiriyormuş

Babam bize inşaattaki eğri çivileri düzelttirirdi. Biz o zaman anlamaz ve kızardık. 'Bir kilo daha fazla çivi alsa da bunları düzeltmek zorunda kalmasak' diye düşünürdük. Babam onu milli servet olarak görürdü ve israftan kaçınırdı. Çok sonradan aslında babamın bize çivileri değil de, hayata bakışımızı düzelttirdiğini anladık. Biz eskiden bayramı iple çekerdik. Şeker toplayacağız, harçlık alacağız diye heyecanlanırdık. O zamanlar insanların imkanları da çok fazla yoktu, ama o imkansızlığa rağmen insanlar daha cömertti.

Nil Gülsüm
00:00 - 29/07/2014 Tuesday
Güncelleme: 23:11 - 28/07/2014 Monday
Yeni Şafak
Babam çivileri değil hayata bakışımızı düzelttiriy
Babam çivileri değil hayata bakışımızı düzelttiriy
Fikri Işık, kabinenin yeni bakanlarından. Kocaeli'nde başlayan siyasi hayatını önce milletvekili ve ardından da bakan olarak sürdürdü. 2007'de parlamentoya giren Bakan Işık ile Kocaeli'nin görülmeye değer, yüz akı projelerinden sayılan Seka Park'ta görüştük. Her zamanki röportajlarımızın aksine bu kez, Bakan Fikri Işık ile eski bayramları, ailesini, göç hikayelerini, İmam Hatip günlerini ve bu okulun kazandırdıklarını, ODTÜ'lü yıllarını konuştuk. Elbette karşımızda bir siyasetçi, bir bakan olunca söz ister istemez siyasete de geldi. Fakat kısa olarak siyaset konuşsak da, kabinenin çalışkan ve nezih bakanı Fikri Işık ile Seka Park'ın eşsiz güzellikteki manzarası eşliğinde daha çok bir bayram sohbeti gerçekleştirdik.
Gümüşhane'de başlayan hayatınız Kocaeli'nde devam ediyor. Gümüşhane'den Kocaeli'ne uzanan hikayenizde neler var?

Babamlar üç kardeşler. Tabii Gümüşhane'nin bir köyünde üç kardeşin geçimini sağlaması hayli zor. Babamlar da o dönemde neredeyse her ailenin yaptığı gibi kardeşlerinden birini yazın köyde kalmak suretiyle diğer kardeşler çalışmak için gurbete gidiyor. Babam da her yıl çalışmaya giderek inşaatçılık yapıyor. Babam iyi bir inşaat ustasıydı. Hereke'ye gelen amcamın ardından babam da bir Şubat günü göçü yükleyip buraya geliyor.

Siz kaç yaşındaydınız?

Ben yedi yaşındaydım. İlkokul birinci sınıfı köyde okudum. İkinci sınıfın ikinci döneminden itibaren de okula Hereke'de devam ettim.

ŞİVE SIKINTISI YAŞADIM
Bocalama oldu mu taşındığınızda?

Yok, olmadı. Taşındığımız yerde insanların bizimkine benzer hikayeleri vardı. O mahallenin sıcaklığı bizim köyün sıcaklığı gibiydi. İlk geldiğimizde sadece şive sıkıntısı yaşadım, o kadar.

Kaç kardeşli bir aileniz var?

Üç kız, üç erkek kardeşiz. Ben evin üç numarasıyım, ama ilk erkek çocuğuyum.

TATİLLERDE İNŞAATLARDA ÇALIŞTIM
İlk gençlik yıllarında sadece okul mu vardı, çalışma hayatı sizin için ne zaman başladı?

Babam inşaat ustası olduğu için onunla birlikte çalışırdık. Bizi yazın hiç boş bırakmazdı. Okullar tatil olur olmaz bizi hemen inşaata çağırırdı. Arkadaşlarımız tatile giderken, oyun oynarken biz babamla inşaata çalışmaya giderdik. Bize kıyamadığı için çok erken gitmezdik. Sabah uyanır kahvaltılarımızı yapar, içi buz dolu sürahilerimizi alır inşaata giderdik.

BABAM EĞRİ ÇİVİLERİ DÜZELTTİRİRDİ
Babanızla çalıştığınız o inşaat işçiliği günlerinden ne kaldı size?

Babamın bende iz bırakan davranışlarından birisi şudur; babam bize inşaattaki eğri çivileri düzelttirirdi. Biz o zaman anlamaz ve kızardık. Malzemeleri kereste dışında inşaat sahibi alırdı. 'Bir kilo daha fazla çivi alsa da bunları düzeltmek zorunda kalmasak' diye düşünürdük. Babam onu milli servet olarak görürdü ve israftan kaçınırdı ve bize o çivileri düzelttirirdi. Çok sonradan aslında babamın bize çivileri değil de, hayata bakışımızı düzelttirdiğini anladık.

HAYALİMİ GERÇEKLEŞTİRDİM
Çocuklara ne olacakları sorulduğunda çeşitli ve bazen de ilginç cevaplar verirler. Sizin çocukluk hayaliniz neydi, ne olmak istiyordunuz?

Benim hayatımda herhalde en fazla etkili olan kişi ilkokul öğretmenim olmuştur. Bana matematiği sevdiren kişidir. Hayatım biraz da bunun üzerine şekillendi. Ben matematik bölümü okudum ve ilk iki tercihim matematikti. Hep matematikle ilgili bir şeyler okumak isterdim, hayalimi gerçekleştirdim.

BUGÜNÜN ÇOCUKLARINA GÖRE ŞANSLIYDIK
Oyunlarla aranız nasıldı, haylaz bir çocuk sayılır mıydınız?

Çok oyun oynardım. Oyun oynarken havanın bir anda karardığını hissederdim. Top ve misketi çok oynardım. Çocukluğunu doya doya yaşayanlardanım. Biz bugünün çocuklarına göre bu açıdan daha şanslıydık. Haylazlık vardı, ama başkasını rahatsız edecek bir durum olmamasına ailem çok dikkat ederdi.

TEKNOLOJİ BAĞIMLISI DEĞİLİM
Teknolojiyle aranız nasıl, örneğin akıllı telefon kullanıyor musunuz?

Teknolojiyle aram oldukça iyi, akıllı telefon kullanıyorum. Teknoloji hem işimizin parçası hem de ilgi alanım olduğu için haberden uzak kalamıyorum. Haberden uzak kalmamanın karşılığı da bugün akıllı telefonu gerekli kılıyor. Teknolojiyi kullanıyorum ama bir eğlence ve fantezi aracı olarak değil. Teknoloji bağımlısı değilim, ama dijital teknolojiyi haberleşme ve bilgi açısından etkin kullanıyorum.

'Nerede o eski bayramlar' sözünü sıklıkla duyuyoruz. Neye bağlarsınız bunu?

'Nerede o eski bayramlar' özlemi, değişen sosyal hayatın neticesinde ortaya çıkan bir durum. Bizim o çocukluk günlerimizdeki mahalle, aile ilişkileri çok daha samimi ve sıcaktı. O yüzden bayramlar da çok coşkulu geçiyordu. Türkiye'nin hızla büyük aile yapısından çekirdek aile yapısına yönelmesiyle birlikte o kalabalık ailelerde hissedilen bayramlar artık hissedilmiyor. Dolayısıyla nerede o eski bayramlar sözü aslında 'nerede o eski sosyal hayat' ile biraz daha fazla örtüşüyor.

Nasıldı sizin çocukluğunuzda bayramlar?

Biz eskiden bayramı iple çekerdik. Bayram bizim için inanılmaz güzeldi. Şeker toplayacağız, harçlık alacağız diye heyecanlanırdık. O zamanlar insanların imkanları da çok fazla yoktu, ama o imkansızlığa rağmen insanlar daha cömertti. Bir de çocuk bünyesi için tutulan oruç çok zordu. O yüzden Ramazan sonrası gelen bayram, ayrıca bir kıymetliydi.

Oğlum Başbakan'a kızdığını söyledi
Geçmiş günlerden söz açılmışken İmam Hatip Liseleri'nde ortam nasıldı?

İmam Hatipler'in bize sağladığı en büyük katkı sosyalleşmek oldu. Öte yandan ülke meselelerine ilgi duymamızda en önemli dönemeç İmam Hatipli yıllardı. Bir diğer husus da dini konuları kaynağından öğrenme imkanıydı. Benim ortaokulda derslerim çok iyi olduğundan bazı hocalarım İmam Hatip Lisesi'ni seçtiğimde 'İmam mı olacaksın, neden orayı seçiyorsun, git meslek lisesini seç mühendis olursun' diyorlardı. Ama ben bunlara itibar etmedim ve İmam Hatip'ten sonra Allah hem istediğim bölümü hem de istediğim üniversiteyi nasip etti.

Siyaset hayatınıza nasıl girdi?

Gönüllü olarak lise yıllarımızdan itibaren siyasetin ülke meselelerinin içindeydik. Üniversite yıllarımda gönüllü olarak Refah Partisi'nde çalışmalar yapıyorduk. Daha sonra Fazilet Partisi'nde belediye başkan adaylığım oldu. Ancak aktif olarak siyasete girişim AK Parti'nin kuruluşu ile oldu.

AİLEM AK PARTİ'YE OLUMLU BAKTI
Eşinizin yaklaşımı ne oldu siyasete girmenize?

Tabii hem eşin hem de ailenin desteği ve görüşü çok önemli. Ben Fazilet Parti'sinden aday olduğumda eşimin ve ailemin kanaati olumlu yönde değildi ve hiçbir işim rast gitmedi. Ancak AK Parti'nin kuruluşu süresinde karar vermeden önce babamla, annemle, eşimle istişare ettim; hepsi çok olumlu baktı. Ve onların da desteğiyle yönetime girdim.

Çocuklar için durum nasıl?

AK Parti'nin ilk kurulduğu yıllarda bir gün küçük oğlum 'Baba ben bu Tayyip Erdoğan'a çok kızıyorum' dedi. Ben de o yıllarda medyada yoğun bir Tayyip Erdoğan karşıtı kampanya olduğu için böyle konuştuğunu zannettim. Nedenini sorduğumda 'Baba okullar tatil oldu ama o partiyi hala tatil etmedi' dedi. Tabi yaşı çok küçüktü.


10 years ago