|

CHP Kürt sorununda samimi değil

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununa ilişkin açıklamalarının samimi olmadığını söyleyen araştırmacı-yazar Tarhan Erdem, 'Sözünün arkasındaysan git Başbakan'a de ki 'Kürt sorunu için düşündüğümüz çözüm önerileri şunlar.' Ama Kılıçdaroğlu ne yapıyor 'BDP, MHP gelmiyor' diye bahaneler üretiyor. Samimi değil, işi sürüncemede bırakıyor' diye konuştu.

Burcu Bulut
00:00 - 19/09/2012 Çarşamba
Güncelleme: 21:29 - 18/09/2012 Salı
Yeni Şafak
CHP Kürt  sorununda samimi değil
CHP Kürt sorununda samimi değil

Yerel seçim tarihinin Ekim 2013'e çekilmesi siyasi çevreleri hareketlendirdi. Yeni Türkiye'nin nasıl olacağını konuştuğumuz şu günlerde belirleyici olan önümüzdeki seçimler olacak. Kamuoyu araştırmalarıyla öne çıkan, yazar Tarhan Erdem önümüzdeki bir yılın nasıl olacağını Başbakan'ın açıklamalarının belirleyeceğini söylüyor. Erdem, Başbakan'ın Numan Kurtulmuş ile Süleyman Soylu'ya daha fazla oy düşüncesiyle değil, 'merkez sağın temsilcilerini bir araya getirdik' mesajını vermek için teklif götürdüğüne dikkat çekiyor. Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununun çözümüne yönelik politikaları ise Erdem'e göre samimi değil.

MERKEZ BİZİZ MESAJI VERİYOR
Yerel seçimlerin Ekim 2013'te yapılmasına karar verildi. Bu seçimde insanların vereceği oyu en çok ne belirleyecek? Yerel projeler mi, siyasi tercihler mi?

Yerel yönetim seçimlerinin bir kısmı genel politika tercihine göre yapılır. Bu seçimlerde genel politikanın eskisinden daha fazla etkisi olacak gibi geliyor bana.

1999 ve 2004 seçimlerinde 3-4 parti birbiriyle yarıştı. 2009'da bu sayı ikiye düştü. Önümüzdeki seçimlerde durum ne olur?

2009'da da küçük partilerden belediye başkanı ya da meclis üyesi çıktı. Kitle partisi olması bakımından 1999'daki kadar çok parti olmayacak. Şu anda AK Parti, CHP ve MHP var. Önümüzdeki seçimlerde 1 ya da 2 orta boy parti de olmalı. Bu şekilde siyasi tabloda daha demokratik bir şekillenme söz konusu olabilir ancak. Henüz öyle bir gelişme yok. Mesela DP'nin eski Başkanı Süleyman Soylu AK Parti'ye geçiş yaptı. Bu geçişler bitmeli ki büyüme ihtimali olan yeni partiler de görelim.

Hazır geçişlerden konuyu açmışken şunu da sorayım. AK Parti bir atak yaparak bünyesine yeni isimler katmaya karar verdi. Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu şimdilik bilinen isimler...

Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi 'merkez sağdaki partilerin temsilcilerini biraraya topladık' anlamında bir mesaj vermek istiyor. Yoksa Türkiye'de Başbakan Erdoğan dışında kendi ismi üzerinden oy toplayacak bir başka şahıs yok.

MİNNETTARIM AMA YETMEZ
Seçimlerde AK Parti dışında yarışan iki parti daha olacağını söylediniz: CHP ve MHP. Onlar hakkında ne söyleyeceksiniz?

Başbakan Erdoğan'ın reddettiği, elinin tersiyle ittiği oyları CHP ve MHP aralarında paylaşacaklar. Diğer yandan mesela CHP yeni projeler, fikirlerle seçmenin gözünde farklı bir yere oturabilir. Ama maalesef bu yönde bir adım atmıyorlar.

Güneydoğu'da durum ne olur?

Değişen bir şey olmaz, BDP yine ipi göğüsler. AK Parti'nin Güneydoğu'da aldığı oylar il genel meclisinden aldığı oylar. Bunu değiştirebilmek de ellerinde. AK Parti Kürt meselesini çözmek için BDP'ye mi muhtaç? Hayır. 2002- 2012 arasında Kürtlerin özgürlükleri bakımından çok şey yaptı. Bugün ileri bir noktadaysak AK Parti'nin katkısı büyük. Vatandaş olarak minnettarım. Ama yetmez. Özellikle yönetim ve anadil konusunda atılımlarda bulunmalı.

AK Parti Kürt sorununun çözümü adına açılımlarda bulundu. Anamuhalefet olarak CHP ne yapmalı?

CHP'nin de Kürt sorununun çözümü için önerilerini sunması ve söylediklerinin arkasında durması lazım. Kılıçdaroğlu hemen hemen her gün 'ben sözümün arkasındayım' diyor. Ben de diyorum ki Kılıçdaroğlu, eğer sözünün arkasındaysan git Başbakan'a de ki 'Kürt sorunun için düşündüğümüz çözüm önerileri şunlar, bunları yapmak için kolları sıvayalım' ya da 'sana iki arkadaşımı gönderiyorum onlarla mutabık kaldığınız her şey benim de kabulümdür.' Ama Kılıçdaroğlu ne yapıyor 'BDP, MHP gelmiyor' diye bahaneler üretiyor. Ülkenin hayatı MHP'nin zaten belli olan kararlarına göre mi tayin edilecek? Kılıçdaroğlu, samimi değil, işi sürüncemede bırakıyor.

Sakık'ın tavrı Zana ile benzer

Başbakan Erdoğan'ın oğlunu talihsiz bir olayla kaybeden BDP Milletvekili Sırrı Sakık'ı araması çok güzel, insani bir davranış. Bazıları bunu yadırgayabilir. Biliyorsunuz Sırrı Sakık kendisini telefonla arayan Başbakan'a 'Evlat acısı çok fena bir şey. Allah kimseye vermesin. Memleketimizde de benzeri acıları yaşayan pekçok aile var. Bunu siz çözebilirsiniz' diyor. Esasında Sırrı Sakık'ın bu açıklaması partisinin politikasına da uymuyor. Çünkü zamanında benzeri bir çıkış yapan Leyla Zana, BDP tarafından çok eleştirilmiş, karşı çıkılmıştı. Şimdi aynısını Sırrı Sakık yapıyor. Başbakan Erdoğan ise Sırrı Sakık'a 'Ben elimden geleni yaptım, karşılık bulmadı' diyor. Hâlbuki bu bir fırsat.

Başbakan'ın Erdoğan'ın Sırrı Sakık'a cevabı nasıl olmalıydı?

Erdoğan, Sakık'a 'Gelin bir gün bu konuyu konuşalım. Ben elimden geleni yaptım ama yine de yapacak şeyler olabilir' diyebilirdi.

3 dönem şartı esnetilmeli

Başbakan Erdoğan'ın iki tercihi vardı. Birincisi 3 dönem için seçilen milletvekillerinin 4. kez aday gösterilememe meselesini değiştirmek, ikincisi de cumhurbaşkanı olma yolu. Bana göre eğer Başbakan, 'ben bu 3 dönem seçilme meselesini bazı kişiler için değiştireyim' deseydi çok rahatlardı. '3 dönem bakanlık yapan bir kişi yeniden bakan olamaz' diyebilirsin ama yıllarca emek veren, iyi işler çıkaran bir siyasinin 3 dönemden sonra yeniden milletvekili seçilememesi yanlış. Bir de tabii Cumhurbaşkanı olmak istemesi ve bunun şartları var.

BAŞKANLIK SİSTEMİ 2014'E YETİŞMEZ

Başbakan Erdoğan çok iyi biliyor ki, 2014 Haziran'ına kadar başkanlık sistemine uygun bir anayasa yapılamayacak. Peki kendi Cumhurbaşkanı olursa kimi Başbakan yapacak? Kimi Başbakan yaparsa yapsın ilk 1 aydan sonra karşı karşıya gelecekler.


12 yıl önce