Yerel seçim tarihinin Ekim 2013'e çekilmesi siyasi çevreleri hareketlendirdi. Yeni Türkiye'nin nasıl olacağını konuştuğumuz şu günlerde belirleyici olan önümüzdeki seçimler olacak. Kamuoyu araştırmalarıyla öne çıkan, yazar Tarhan Erdem önümüzdeki bir yılın nasıl olacağını Başbakan'ın açıklamalarının belirleyeceğini söylüyor. Erdem, Başbakan'ın Numan Kurtulmuş ile Süleyman Soylu'ya daha fazla oy düşüncesiyle değil, 'merkez sağın temsilcilerini bir araya getirdik' mesajını vermek için teklif götürdüğüne dikkat çekiyor. Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununun çözümüne yönelik politikaları ise Erdem'e göre samimi değil.
Yerel yönetim seçimlerinin bir kısmı genel politika tercihine göre yapılır. Bu seçimlerde genel politikanın eskisinden daha fazla etkisi olacak gibi geliyor bana.
2009'da da küçük partilerden belediye başkanı ya da meclis üyesi çıktı. Kitle partisi olması bakımından 1999'daki kadar çok parti olmayacak. Şu anda AK Parti, CHP ve MHP var. Önümüzdeki seçimlerde 1 ya da 2 orta boy parti de olmalı. Bu şekilde siyasi tabloda daha demokratik bir şekillenme söz konusu olabilir ancak. Henüz öyle bir gelişme yok. Mesela DP'nin eski Başkanı Süleyman Soylu AK Parti'ye geçiş yaptı. Bu geçişler bitmeli ki büyüme ihtimali olan yeni partiler de görelim.
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi 'merkez sağdaki partilerin temsilcilerini biraraya topladık' anlamında bir mesaj vermek istiyor. Yoksa Türkiye'de Başbakan Erdoğan dışında kendi ismi üzerinden oy toplayacak bir başka şahıs yok.
Başbakan Erdoğan'ın reddettiği, elinin tersiyle ittiği oyları CHP ve MHP aralarında paylaşacaklar. Diğer yandan mesela CHP yeni projeler, fikirlerle seçmenin gözünde farklı bir yere oturabilir. Ama maalesef bu yönde bir adım atmıyorlar.
Değişen bir şey olmaz, BDP yine ipi göğüsler. AK Parti'nin Güneydoğu'da aldığı oylar il genel meclisinden aldığı oylar. Bunu değiştirebilmek de ellerinde. AK Parti Kürt meselesini çözmek için BDP'ye mi muhtaç? Hayır. 2002- 2012 arasında Kürtlerin özgürlükleri bakımından çok şey yaptı. Bugün ileri bir noktadaysak AK Parti'nin katkısı büyük. Vatandaş olarak minnettarım. Ama yetmez. Özellikle yönetim ve anadil konusunda atılımlarda bulunmalı.
CHP'nin de Kürt sorununun çözümü için önerilerini sunması ve söylediklerinin arkasında durması lazım. Kılıçdaroğlu hemen hemen her gün 'ben sözümün arkasındayım' diyor. Ben de diyorum ki Kılıçdaroğlu, eğer sözünün arkasındaysan git Başbakan'a de ki 'Kürt sorunun için düşündüğümüz çözüm önerileri şunlar, bunları yapmak için kolları sıvayalım' ya da 'sana iki arkadaşımı gönderiyorum onlarla mutabık kaldığınız her şey benim de kabulümdür.' Ama Kılıçdaroğlu ne yapıyor 'BDP, MHP gelmiyor' diye bahaneler üretiyor. Ülkenin hayatı MHP'nin zaten belli olan kararlarına göre mi tayin edilecek? Kılıçdaroğlu, samimi değil, işi sürüncemede bırakıyor.
Sakık'ın tavrı Zana ile benzer
Başbakan Erdoğan'ın oğlunu talihsiz bir olayla kaybeden BDP Milletvekili Sırrı Sakık'ı araması çok güzel, insani bir davranış. Bazıları bunu yadırgayabilir. Biliyorsunuz Sırrı Sakık kendisini telefonla arayan Başbakan'a 'Evlat acısı çok fena bir şey. Allah kimseye vermesin. Memleketimizde de benzeri acıları yaşayan pekçok aile var. Bunu siz çözebilirsiniz' diyor. Esasında Sırrı Sakık'ın bu açıklaması partisinin politikasına da uymuyor. Çünkü zamanında benzeri bir çıkış yapan Leyla Zana, BDP tarafından çok eleştirilmiş, karşı çıkılmıştı. Şimdi aynısını Sırrı Sakık yapıyor. Başbakan Erdoğan ise Sırrı Sakık'a 'Ben elimden geleni yaptım, karşılık bulmadı' diyor. Hâlbuki bu bir fırsat.
Erdoğan, Sakık'a 'Gelin bir gün bu konuyu konuşalım. Ben elimden geleni yaptım ama yine de yapacak şeyler olabilir' diyebilirdi.
Başbakan Erdoğan'ın iki tercihi vardı. Birincisi 3 dönem için seçilen milletvekillerinin 4. kez aday gösterilememe meselesini değiştirmek, ikincisi de cumhurbaşkanı olma yolu. Bana göre eğer Başbakan, 'ben bu 3 dönem seçilme meselesini bazı kişiler için değiştireyim' deseydi çok rahatlardı. '3 dönem bakanlık yapan bir kişi yeniden bakan olamaz' diyebilirsin ama yıllarca emek veren, iyi işler çıkaran bir siyasinin 3 dönemden sonra yeniden milletvekili seçilememesi yanlış. Bir de tabii Cumhurbaşkanı olmak istemesi ve bunun şartları var.
Başbakan Erdoğan çok iyi biliyor ki, 2014 Haziran'ına kadar başkanlık sistemine uygun bir anayasa yapılamayacak. Peki kendi Cumhurbaşkanı olursa kimi Başbakan yapacak? Kimi Başbakan yaparsa yapsın ilk 1 aydan sonra karşı karşıya gelecekler.