|

Çözüme yaklaştıkça PKK şiddete sarılıyor

AK Parti Kütahya Milletvekili ve Terör uzmanı Prof. Dr. İdris Bal, artan şiddetin nedeninin demokratik adımlar olduğunu söyledi. Bal, “Mağduriyetler giderildikçe PKK taban kaybetti. Yeniden taban kazanmak için de tek bildiği yol olan şiddete sarılıyor” dedi.

Murat Aksoy
00:00 - 29/08/2011 Pazartesi
Güncelleme: 01:11 - 29/08/2011 Pazartesi
Yeni Şafak
Çözüme yaklaştıkça  PKK şiddete sarılıyor
Çözüme yaklaştıkça PKK şiddete sarılıyor

Artık terör eylemi olmayan gün yok. Çözüme yaklaştığımız, bu sefer olacak dediğimiz noktada şiddet ne yazık ki, yeniden gündelik hayatın parçası oldu. Kürt sorununun çözülmesi konusunda atılan olumlu adımlardan sonra gelen şiddet, duygusal kopuşu körüklemekten başka bir işe yaramıyor açıkçası.

PKK neden yeniden şiddete yöneldi? Hedefi ne? Süreç bundan sonra nasıl devam edecek?

Bu sorulara Söyleşi-Yorum'da terörle mücadele uzmanı ve AK Parti Kütahya Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal'a sorduk. Bal, Kürt sorununun tek başına güvenlik politikası ile çözülemeyeceğini söyledi ve ekledi “Yargı aşamasında olan davalardaki iddiaları gördükçe de; geçmişte PKK ile tam anlamıyla mücadele edilmedi”.

Son dönemde şiddetin artışını neye bağlıyorsunuz?

Bence attığımız olumlu adımların sonuç vermeye başlamasından. Atatürk'ün her yerde yazan bir sözü var; “Yurtta sulh, dünyada sulh”. İşte açılım sürecindeki adımlarımızla bu sözün gereğini yerine getiriyor , “yurtta sulh” ilkesini hayata geçiriyoruz. Artık devletle halk barışıyor. Özellikle 12 Eylül referandumunda bölgede ki gelişmeler, 12 Haziran seçim sonuçlarında ortaya çıkan manzara, terör örgütünü rahatsız etti. Halk açılım sürecine ilgi gösterdikçe terör örgütü bundan rahatsız oldu ve şiddeti adım adım yükseltti. Geçen ay ilan edilen demokratik özerklik bu anlamda bir çıta yükseltmesidir.

DERİN PKK ÇÖZÜM İSTEMİYOR

Hedefleri ne?

Bir kere demokratik özerklik söyledikleri gibi yönetimin özerkleşmesi değildir. İlan edilen demokratik özerklik, açıkça bölünmeyi hedef seçen bir yaklaşımdır. Hedefleri Kürt sorununun demokrasi içinde çözülmesi değildir.

Neden böyle davranıyorlar?

Hedefleri ülke içinde kaos yaratmak. Kaos yaratarak ülke içindeki tabanlarını yeniden canlı tutmak istiyorlar. Bunun için hem ülke içinde şiddeti arttırıyorlar, hem de Türkiye'nin büyümesini istemeyenlerle işbirliği yapıyorlar. Yani üçüncü ülkelerin aracı, maşası oluyorlar. Birde ülke içinde devlet içine sızmış işbirlikçileri var. Şu anda hep birlikte Kürt sorununun demokratik çözümüne karşı işbirliğindeler. Bir hedefleri daha var sanırım.

TEK PKK YOK

Nedir?

Bunu yapanların bağımsız bir Kürt devleti hayalleri mutlaka var. Terörün amacı her ne kadar magduriyetlerden bahsedilse, demokratikleşmeden bahsedilse demokratikleşmeye vurgu yapılsa da Türkiye de, Suriye de ırak'ta ve İran'da bulunan Kürt etnik kökene sahip insanlardan oluşan ve yine bu ülkelerden koparılacak toprak parçaları üzerinde bir devlet kurmaktır. Şunu gözden çıkarmayalım. Burada kurulacak devleti piyon olara kullanmak isteyenler bu hayali destekleyebilir. Şiddetin yeniden yükselmesi de bu desteğin olduğunu gösteriyor.

Bazı örgüt liderler ısrarla barış diyor...

Burada şunu ifade etme gerekiyor. Tek, homojen bir PKK yok. Şu anda lider kadroda farklı PKK'lar mevcut. Bazılarının gerçekten barış istiyor olabilir ama çoğunluğunun da tersi görüşte olduğunu bilmek gerekiyor. Şu anda örgüt içinde kaos isteyen, Kürt sorunun çözülmesini istemeyen liderler daha güçlü. Aksi takdirde sorunlar, mağduriyetler giderildikçe şiddeti bırakmaları gerekirdi. Zaten hiçbir sorun mağduriyet terörü meşrulaştırmaz.

ÖCALAN'A RAĞMEN SAVAŞ

Öcalan'a rağmen mi?

Evet. Öcalan'a rağmen. Çünkü bunlar hem barışa inanmıyor, hem de Kürt sorunun çözülmesini istemiyorlar. Onlar için önemli olan kendi varlıklarının devamı. Öcalan'ın da PKK üstünde çok etkili olmadığı artık görünüyor. Bu da doğal. Çünkü Öcalan İmralı'da. PKK dışarıda ve dünya ile iletişim halinde. İlişkileri var. Amaçları var. Elbette Öcalan ile örgüt arasında pragmatik bir ilişki de var.

TEŞHİS YANLIŞ OLUNCA ÇÖZÜM GELMEDİ

Çözüm istemedikleri için mi BDP'nin Meclis'e geleceği gün Silvan eylemi oldu?

Evet. Zaten demokratik özerklik de aynı gün ilan edildi. Şu andaki tabloya baktığımızda gördüğümüz şu; kaos sürsün diyenler kazanmış görünüyor.

Peki Kürt sorunu neden bunca yıl çözülemedi?

Teşhisi tam olarak yapılmadığı için. Teşhis hep yanlış yapıldığı için çözülemedi. Üstelik sorun azdı. Bu konuda benim yıllardır savunduğum tez şudur; Kürt sorunu çok boyutlu bir sorundur. Yani sorunu sadece ekonomiye indirgeyip, yatırımla sorunu çözme anlayışı sonuç vermez. Ama bu şu gerçeği değiştirmez, sorunun bir boyutu da ekonomiktir. Ya da meseleyi sadece güvenlik boyutuyla ele almak da sorunu çözmez. Yine sorunu sadece demokrasi eksikliğine bağlamak da sorunu çözmez, çözmedi. Sadece kimlik boyutuyla ele alıp Kürt kimliğini tanıyarak da sorunu çözemezsiniz. Ki çözülmedi. Bugüne kadar bu konuların her birinde adımlar atıldı ama gördüğünüz gibi sorun çözülmedi.

YENİ ANAYASA FIRSATTIR

PKK nasıl bugüne kadar varlığını devam ettirebildi?

PKK'yı kendi amaçları doğrultusunda kullanan ülke içindeki ve dışındaki çevrelerin desteği PPK'nın varlığını devam ettirmesinde çok büyük rol oynamıştır. Fakat bizim iktidarımıza kadar bu ülkedeki yöneticilerin genelde sorunları halının altına süpüren, günü kurtarmaya yönelik politikaları, sorunun üzerine kararlılıkla ve cesaretle gidilememesi, kapsamlı projeler ortaya konulamaması yüzünden sorun devam etmiştir. Bu nedenle terörün istismar ettiği sorunlar, mağduriyetler bizim hükümetlerimizce giderilmiştir. Bu aynı zamanda terör örgütünün kendi varlığını meşrulaştırmak için kullandığı bahanelerin ortadan kalkması ve örgütün bölgeden aldığı desteğin azalması ihtimalinin artması anlamına gelmektedir.

Mağduriyetlerin çözülmesi terör örgütünü mutlu etmiyor yani...

Terör örgütü dünden bugüne mağduriyetleri kendi kullandığı şiddeti meşrulaştırmak için araç olarak kullanmıştır. Dolayısıyla sorunların hükümetimiz tarafından çözülmesi magduriyetlerin giderilmesi devletin TV'sinde Kürtçe yayın yapılması, alt yapı yatırımları yapılması, hukuksal reformlar yapılması terör örgütünü rahatsız eder. Çünkü bu onun kullandığı araçların avucunun içinden uçup gitmesi anlamına gelir.

Bu aşamada öncelik ne?

Öncelik demokratik açılıma paralel eşgüdüm içerisinde başarılı bir silahlı mücadeledir. Silahlı mücadele demokratik açılımın alternatifi değildir. Her ikisi de eşgüdüm içeride eşzamanlı olarak yapılmalıdır. Zaten bu yöndeki kararlılığımız Başbakanımız ortaya koydu. Diğer taraftan mağduriyetlerden dolayı, örneğin Kürtçe konuşamadığı için dağa çıkanların dağdan indirilmesini sağlamak için fırsatlar verileye çalışılabilir.

Önümüzde yeni anayasa süreci var. Hedefimiz Kürdüyle Türküyle herkesin 1. sınıf vatandaş olması. Ekonomik olarak bölgesel farklılıkların ortadan kalkması. Alt yapı yatırımları ile tarımla, kültürle tüm Türkiye'nin eşit vatandaş olması. Yeni anayasa ile bunu hedefliyoruz. Bunlar yapıldıkça sadece Kürtlerin değil, bütün dışlanmışların sorununu çözmeyi hedefliyoruz.

KANDİL'E OPERASYON MÜCADELENİN PARÇASI

Sizce bu terör saldırıları devam eder mi?

Terörün amacı mağduriyetlerin çözümü ve demokratikleşme olmadığından dolayı teröre karşı başarılı bir silahlı mücadele yapılmadıkça, terör saldırıları devam edebilir.

Kandile operasyon sorunu çözer mi?

Başlı başına kandile operasyon tabiî ki sorunu çözemez, fakat Kandil'e operasyon ülke içerisinde ve ülke dışında gerçekleşen hem silahlı mücadelenin, hem de, demokratik açılım çerçevesinde gerçekleşen politikaların bir parçası olarak düşünüldüğünde kesinlikle gerekli ve başarılıdır.


BDP sizin gözünüzde nerde duruyor peki?

Çok handikapı var, ben partiyim diyor, Meclis'te çabalayacağım diyor, biz de alkışlıyoruz, yemin edin diye destekliyoruz. Öte yandan şiddetle, terörle arasına çizgi çekemiyor. Türkiye şehit verince bu iktidarın yüzünden oldu diyor, görünen o ki terör örgütüyle arasına çizgi çekemeyen bir parti var. Bir taraftan özerklik ilan ediyorlar; ama siz ne derece özerksiniz; yoksa sizin kararlarınız Kandil'den mi İmralı'dan mı geliyor diye sormak lazım. Sormak lazım Kütahya'dan, Karadeniz'den mesela siz hangi bağlamda oy isteyeceksiniz? Dolayısıyla BDP'nin bir Türkiye partisi olması lazım. Şiddetin terörün hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu ortaya koyması, bunu kınaması ve sorunları demokratik platformda çözmesi lazım, şimdilik ise bunu göremiyoruz.


Terörle mücadelede konsept mi değişiyor?

Başbakanımızın açıklaması ile, oyunu kurallarına öre oynayacağız, millet olarak buna karar vermemiz lazım, teröre karşı başarılı bir mücadele yani. Demokratik ülkelerde ordu dışardan gelebilecek tehditlere karşı eğitilmiştir, içerdeki istikrarsızlıklara karşı ise polis dizayn edilmiştir. Yıllardır metedolojik anlamda 10 kişiyi 500 kişiyle yakalamaya çalışırsanız hedef olma riskiniz çok fazla olur, geçmişte özel harekatla yaptık, başarılı oldu mesela. Fare kedi ile avlanır otomatik silahla değil. Yani üç beş kişiyi almak için profesyonel eğitimli üç beş kişi düşsün peşlerine. Düsturumuz şu olmalı; samimiyet! Burada bizim en büyük ihtiyacımız samimiyet, sanki annemiz, kardeşimiz hasta olmuş gibi, bunu iyileştirmek için samimi olmak lazım, yeri gelir dış harekat varsa orduyu da kullanırız tabii ki. Polis askerin asker polisin alternatifi veya rakibi değildir.

Polis bundan sonraki süreçte daha fazla mı öne çıkacak?

Bizim hedefimiz terörle mücadelede bundan önce eksik yapılanları yerine getirmek. Yani askeri çekip yerine polisi koymak değil. Gerekli durumlar karşısında hangisine ihtiyaç duyuluyorsa onu kullanmak. Medyada demokratik açılım bitti, polis devreye gidiyor, yeniden güvenlik politikasına geçiliyor algısı var, ama gerçek böyle değil.

MÜCADELE TAM YAPILMADI

Yani açılım devam ediyor...

Tabi ki. Zaten bizim farkımız o. Deniyor ki, geçmişte her türlü yöntem denendi başarılı olunmadı. Hayır bu algı yanlış. Çünkü geçmişte terörle mücadele eksik yürütüldü. Halkımızı kazanma konusunda cesur adımlar asla atılmadı.

Geçmişte ne eksik yapıldı?

Mesele tek boyutlu bakıldı. Söyleşinin başında söyledim kimisi ekonomik eksiklik dedi, kimisi kimlik politikası dedi, kimisi sorunu sadece silahla çözelim dedi. Kısaca bütünlükçü bir bakış olmadı. Garip ve üzücü olan ise yapılan hiçbir mücadele tam olarak yapılamadı hep eksik kaldı. Ne ekonomik yatırım tam yapıldı, ne kimlik politikası başarılı oldu, ne de silahlı mücadele.

En çok silahlı mücadeleye yatırım yapıldı ama sonuç alınamadı...

Bakın şu anda yargı önünde bazı davalar var. Birileri darbe yapmaya çalışmış, birileri bizim güzide kurumlarımıza yargıya, polise nüfuz ederek farklı amaçlar peşinde koştu. Farklı çıkar çeteleri kurmuşlar. Ve görünen o ki, bu sorunlar bizim terörle silahlı mücadelemize zarar vermiş. Mesela karakol baskınlarına bakın. 30-35 saat Mehmetçiğe ulaşılamamış. Ambulans daha önce gidiyor. Bunu bugünün şartları ile açıklayamazsınız. Sınırdan 50-60 kişi sızıyor, çoban zannettik deniyor. Çobanları da bilirsiniz, her sürüde bir tane vardır. 50-60 çobanının artık sınırda ne işi varsa. İddialara göre, güvenlik güçleri içine sızmış kimi kötü niyetli insanlar, örgütle sürekli temas halinde olmuşlar. Ve Türkiye'deki kaosu devam ettirmek için işbirliği yapmışlar. Yargıdaki iddialardan da bunu görüyoruz zaten. Kısaca geçmişte terör konusunda hakkıyla bir mücadele yapılamamış. Bu tabloya bakınca neden başarısız olduğumuzda ortada. İkincisi var.

Nedir?

Strateji yanlışlıkları. Mesela fare yakalamak için otomatik silah, tank kullanılmaz. Fare yakalamak için kedi kullanılır. Karşınızda 10- 20 kişi varsa bunlarla 100-150-200 kişilik düzenli ordu birlikleri ile mücadele edemezsiniz. İyi eğitimli olsa dahi bu birlikler hedef olur. Ne yapmanız gerekir? 10-20 kişiyle mücadele edecek 20-30 kişilik mobilize birlikler kullanmanız gerekiyor. Tabi önemli bir konuda siyasi irade.

KİMSE ÇÖZÜME CESARET EDEMEDİ

Eksik miydi?

Evet. Çünkü geçmişte her hükümetin mücadele yaklaşımı farklı oldu. En önemlisi çözme iradesi yoktu. Özal döneminde böyle bir niyet oldu. Sonraki süreci hepimiz biliyoruz. 1990'lardan 2000'lerin başına kadar terörle mücadele yılları kayıp yıllardır.

Süreç nasıl devam edecek?

Benim partimiz adına konuşma yetkim yok ama bu konularda yazıp çizen biri olarak cevap verebilirim. Başbakanımızın belirttiği gibi, dengeli bir politika izleyecektir. Silahlı mücadele diyerek halkımız kaybetme lüksümüz yok. Hem silahlı mücadele yapılacak hem de halkımız kazanmaya devam edilmelidir. Reformlar ve çözüm için bütüncül bir yaklaşım devam etmelidir.

Terörü sıfırlamak mümkün değildir. Terörün tabanının daraltılması hedeftir. Bunu da güçlü devlet olarak yaparsınız. Ekonomik ve siyasi olarak güçlenirseniz, tüm toplum bundan yararlanır. AK Parti ülke sorunlarını halının altına süpürmemektedir. Günübirlik politikalarla geçiştirmemektedir. Milletimiz ve ülkemiz kazanacaksa biz parti ve kişi olarak kaybetmeye hazırız mantığıyla cesurca sorunların üzerine eğilmekteyiz.




13 yıl önce