|

Enerji üretimi ikiye katlandı

Türkiye'nin enerji piyasasında çok ciddi bir mesafe kat ettiğini belirten EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, 10 yıl öncesiyle kıyaslandığında iki katından fazla bir üretim gücü kapasitesine ulaşıldığını ifade etti. Düzenli enerji için nükleer santralin şart olduğunu söyleyen Yılmaz, TANAP'ın doğalgaz sıkıntısını minimize edeceğini söyledi.

Nil Gülsüm
00:00 - 10/11/2014 Pazartesi
Güncelleme: 23:28 - 9/11/2014 Pazar
Yeni Şafak
Enerji üretimi ikiye katlandı
Enerji üretimi ikiye katlandı
Dünyada hemen bütün çatışmaların sebebi enerji kaynaklarına erişim. Çünkü enerji, ekonomik ilerlemenin anahtarı. Türkiye de enerji bakımından sürekli bir ihtiyaç halinde. Bu ihtiyaç, üretimin ve ihracatın rekor düzeyde arttığı son 12 yılda daha da önemli bir hal aldı. Bugün Türkiye, Çin'den sonra yıllık enerji ihtiyacı en çok artan ülke. 2023 yılında Türkiye'nin bugün kullandığı enerjinin iki katına ihtiyaç duyacağı öngörülüyor. Bu bağlamda ben de bu kez sorularımı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz'a yönelttim.
Türkiye enerji alanında dünya ölçeğinde nasıl bir yere sahip?

Ülkemiz enerji kaynakları hususunda, özellikle petrol ve doğal gaz rezervleri açısından zayıf bir ülke. Açıkça ifade etmek gerekirse enerjide dışa bağımlı bir ülkeyiz. Dolayısıyla dışa bağımlı olduğumuz için Enerji Bakanlığı ile koordineli olarak kendi yerli kaynaklarımızdan üretimi arttırmak için çalışıyoruz. Türkiye'de elektrik üretiminde doğal gaz dışında kömür, su, rüzgar ve yeni yeni de güneş enerjisi kaynağı kullanılıyor. Güneş enerjisiyle ilgili ilk lisanslarımızı da yakında vereceğiz.

RÜZGAR ENERJİSİ İVME KAZANDI
Enerji ihtiyacını ağırlıklı olarak hangi kaynaklar üzerinden elde ediyoruz?

Bugün itibariyle elektrik üretimimizi ağırlıklı olarak doğal gaz ve kömüre dayalı termik santrallerle hidroelektrik santrallerinden (HES) elde ediyoruz. Rüzgardaki geçmişimiz eski değil. Neticede EPDK kurulduktan sonra rüzgar enerjisinde ciddi bir ivme kazandık. 1998 yılında 8,7 MW olarak başlayan rüzgar enerjisi santrali (RES) kurulu gücümüz bugün, 3500 MW'a ulaştı. 2015 Nisan ayı itibariyle 3000 MW kapasiteyi başvuruya açacağız. Son bir yılda rüzgar enerjisindeki kurulu gücümüz yüzde otuz beş arttı. Artık elektrik üretimimizin yüzde beşini RES'lerden elde etme noktasına geldik. 2023 yılında ise rüzgarda 20 bin MW kurulu güce ulaşmayı hedefliyoruz.

GÜNEŞ ENERJİSİ İÇİN YARIŞ BAŞLIYOR

Öte yandan, 2013 yılının Haziran ayında aldığımız güneş enerjisine bağlı 600 MW'lık başvuruların lisanslanma aşamasına geldik. Bu sene sonunda bölge bazında yarışma yoluyla ilk lisansları vereceğiz. Ayrıca lisansa tabi olmayan küçük ölçekli güneş santrallerimiz de 2013 yılından itibaren kurulmaya başlanmıştır. Artık vatandaşımız, lisansa tabi olmadan kendi ölçeğinde rüzgar ve güneşten elektrik elde edip kullanmakta, fazlasını da piyasaya satabilmektedir. Hidroelektrik eskiden bu yana vardı. Ancak EPDK ile orada da ciddi bir hareketlilik elde edildi.

72 İLE DOĞALGAZ ULAŞIYOR
Türkiye'de son on yılda bir çok alanda önemli gelişmeler yaşandı. Peki enerji alanında nasıl bir mesafe kat edildi?

Türkiye olarak enerji piyasasında son on yılda çok ciddi bir mesafe kat ettik. Türkiye on yıl öncesiyle kıyaslandığında enerjide iki katından fazla bir üretim gücü kapasitesine sahip oldu. Özellikle yenilenebilir enerji açısından büyük bir gelişme gerçekleşti. Yüzde ellilere varan bir artış yaşandı. Artış oranındaki yerli kaynaklar diğer kaynaklara göre fevkalade düzeyde. Doğal gazda dağıtım sektöründe özel sektörümüz tarafından, 2014 Ağustos itibariyle 11 miyar TL'lik dağıtım yatırımı yapıldı. 72 ile doğal gaz ulaştırıldı.

Kesintisiz enerji için nükleer santral şart
Türkiye 2018-2019'da yeni bir nükleer santral kurma hazırlığında. Nükleer enerjiye neden ihtiyaç duyuluyor?

Enerjinin kalitesi ve düzenli bir enerji olması çok önemli. Evet, yenilenebilir enerji çok önemli. Ancak yenilenebilir enerji ile yüzde yüz güvenli ve stabil enerji elde etmek mümkün değil. Enerjinin bir paket halinde olmasında her zaman büyük fayda var. Nükleer enerji, güvenli ve stabil olması bakımından sanayi için önemli bir yere sahip. Sanayi üretiminde dakikalık elektrik kesintileri bile o üretimin kalitesini düşürür. Dolayısıyla 24 saat kesintisiz ve aynı kalitede enerji üreten santraller nükleer ve kömürdür. Bu kaynaklarla diğer kaynakları da bir paket haline getirip sunduğumuz takdirde çok kaliteli bir enerji politikasından söz edebiliriz.

Maden kazalarıyla birlikte 'nükleer enerjinin gelişmesiyle kömüre ihtiyaç kalmayabilir' yorumları yapılıyor. Ne dersiniz bu yaklaşım için?

Nükleeri ne kadar arttırırsanız, kömüre olan ihtiyaç da o oranda azalabilir. Ancak bu kaynaktan vazgeçmek mümkün değil, her ikisi de çok önemli enerji kaynaklarıdır. Amerika da enerji ihtiyacının nerdeyse yarısını kömürden karşılıyor. Biz şimdiye dek nükleer olmadığı için bu ihtiyacı kömürden elde ettik. Ama kömüre duyulan bu ihtiyaç elbette güvensiz maden işletmeciliği demek değildir. Bizim enerjimizi güvenli üretmemiz, kömür işletmeciliğini de güvenli yapmamız gerekir.

Alt gelir grubu için destek çalışması
Refah düzeyinin artmasıyla enerji ihtiyacı arasında nasıl bir ilişki var?

Enerji medeniyetin ve gelişmişliğin göstergesidir. Dolayısıyla, enerji refahla doğrudan ilişkilidir. Bir ülkede refah arttıkça enerji tüketimi de o oranda yükseliyor. Bizim ülkemizde de kişi başına elektrik tüketiminin 10 sene önceki düzeyiyle şimdiki arasında büyük fark var. Teknolojik gelişmelerle dünyanın öbür ucundaki insanlarla aynı evin içindeymişiz gibi konuşabiliyor, görüşebiliyoruz. Dünyayı küçük bir köy haline getiren enerji marifetidir. Ancak en verimli enerji politikası, enerjinin israf edilmemesidir.

TANAP, dev bir proje. Bu proje tamamlandığında Türkiye'ye enerji alanında nasıl bir katkı sağlayacak?

Projenin temelinde Azeri gazının Avrupa'ya naklinin ülkemiz üzerinde yapılması yatıyor. Bu doğalgazın ülkemizden geçmesinin arz güvenliği açısından çok büyük bir önemi var. TANAP projesi devreye girmesi, doğal gaza ilişkin yaşadığımız sıkıntıları minimize etmek anlamına geliyor. O kaynak ülkemizden geçecek ve o kaynaktan istediğimiz zaman belli bir oranda faydalanma hakkımız var. Ayrıca projede Türkiye'nin ortaklığı da bulunuyor.

Kurum olarak tüketiciyi korumaya yönelik hangi çalışmalarınızdan bahsedersiniz?

Zaten kanunlarımızın amacı, enerjinin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketiciye ulaşmasını sağlamak. Ayrıca kırılgan tüketici (vulnerable customer) diye bir kavram var. Kavram henüz tam olarak tanımlanmamakla birlikte alt sosyo-ekonomik gelir gruplarının desteklenmesini, korunmasını işaret ediyor. Önümüzdeki süreçte bu kapsamda da çalışmalar yapacağız. Düzenlemelerimiz, sağlıklı bir piyasa yapısı içinde tüketiciyi gözetmektedir.


9 yıl önce