|

Genç subayların rol modeli Özel

Kara Harp Okulu'nda subaylara psikiyatri dersleri veren Prof. Çevik, Ergenekon operasyonlarıyla birlikte zihinsel dönüşüm yaşayan teğmenlerin "Biz nerede hata yaptık?" diyerek kendileriyle yüzleştiklerini söyledi. Genç subayların en çok Genelkurmay Başkanı Özel'i örnek aldıklarını belirten Çevik, "Onun gençlere son derece yapıcı bir etkisi oldu" diye konuştu.

Burcu Bulut
00:00 - 12/12/2012 Çarşamba
Güncelleme: 22:13 - 11/12/2012 Salı
Yeni Şafak
Genç subayların rol modeli Özel
Genç subayların rol modeli Özel
2002'den beri Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü'nde master dersi veriyorsunuz. Askeri ve asker psikolojisini de iyi biliyorsunuz. Son dönemde arttığı söylenen 'asker intiharları' için ne diyeceksiniz?

İntiharların sadece askerler arasında değil polisler, doktorlar, sivil toplum kuruluşlarında da arttığı söyleniyor. Tıp dilinde bu vakaların içinde bulunduğu durum 'tükenmişlik sendromu'yla anlatılır. Diğer yandan Ergenekon davasının askeri hiç etkilemediğini söylemek ise körü oynamak olur. Herhangi bir kurum hakkında bazı soruşturmalar yapılıyorsa, bu durumun o kurumu etkilememesi beklenemez. Terörle mücadele ettiğini düşünen, o motivasyonla hareket eden asker terörle mücadele etmiş büyüklerinin içeride olduğunu görünce nasıl bir psikoloji içinde olabilir ki? Etkilenmesi kaçınılmaz olur.

Bu etki içindeki askerin şu anki psikolojisi nasıl?

Uzun zamandır Kara Harp Okulu'nda ders veriyorum. Genç teğmenler kaygı içindeler ama bu kaygı daha çok kendileriyle yüzleşmekle ilgili. Önlerinde çeşitli örnekler var. Ergenekon Davası'nda tutuklanan büyükleri var. Tüm bu yaşananlar genç subayların "Biz nerede hata yaptık?" diye sorarak kendilerini sorgulamalarını sağladı. Aynı hatalara tekrar düşmek istemiyorlar. Bu, yenilenmek adına esasında oldukça olumlu bir adım.

GENELKURMAY BAŞKANI'NI ÖRNEK OLARAK GÖRÜYORLAR

Genç subayların büyüklerinden çıkardıkları derslerden biri 'siyasete müdahale etmemek' olabilir mi?

Size katılıyorum. Ordunun attığı en yanlış adım buydu. Yeni yetişen genç subayların bu anlamda örnek aldıkları ismin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel olduğunu söyleyebilirim. Özel ile ordunun gerçek kimliğini bulacağını düşünüyorum. Zamanla orduda gerçek bir yenilenme yaşanacak. Özel'in genç subaylar üzerindeki etkisini de son derece yapıcı ve geliştirici buluyorum.

Genelkurmay Başkanlığı'nın asker intiharlarını doğrulaması ve hatta çözüm yolları bulmaya çalışmasını nasıl buldunuz?

Genelkurmay'ın saklamaması en doğrusu oldu; aksi halde bu durum rivayetlere, şaibelere yol açardı ki daha kötü sonuçların doğmasına sebebiyet verebilirdi. Askerin şu anda çok doğru bir şekilde hareket ettiğini düşünüyorum; sadece kendi içinde değil, teslim olmuş teröristlere karşı bile insancıl bir yaklaşım içindeler. Gerçi askerin bu insancıl yönü daha önceden de vardı. Emin olun ki Türk askeri teslim bayrağı çekene karşı kolay kolay şiddette bulunacak bir yapıda değildir. Türk askerinin büyüklüğü de buradadır.

Sizce asker intiharları daha önceden de vardı da bu kadar görünür mü değildi?

İntihar ne kadar çok konuşulursa intihar girişimleri de o kadar çok artar. Bir zamanlar çatıya çıkıp intihar edenlerin şimdilerde köprüden atlamaya başlamasının bir nedeni de medyadır. İntihar haberleri medyada yer buldukça içinde o şiddeti barındıranlar, daha çok tahrik olurlar. Bu nedenle medyanın haber yaparken dikkatli olması şart.

BDP'liler zihniyet olarak 'regresif'

Şiddeti meşru gibi göstermeye çalışan ve terör örgütüyle aynı üslubu paylaşan BDP'nin ruh hali nasıl sizce?

BDP'nin üslubu gerçekten kışkırtıcı ve tahrik edici. İnsanın nasırına basarcasına yaptıkları açıklamalar çok yanlış. Orta nokta, mantık nedir bilmiyorlar. Neden derseniz? Çünkü öyle yaparlarsa kimliklerinden bir şeyleri yitirecekleri kaygısını yaşıyorlar. Bu nedenle başkasının doğru olan fikirlerini kabullenmekte zorlanıyorlar. Bu durumun psikolojideki tanımı regresif olmak yani çocuklaşmaktır. Bilirsiniz, çocuklar kolay kolay başkalarının söylediklerini kabul etmezler, çünkü kabul ettikleri anda isteklerinin sıfırlanacağını düşünürler. BDP'lilerin de çocuk zihniyetiyle hareket ettiğini söylemek yanlış olmaz.

ELÇİ'YE DE BURKAY'A DA TEHDİT

BDP'liler içinde terör örgütüyle iç içe olanlar olduğu gibi daha barışçıl bir hava yaratmaya çalışanlar da var. Bu grubun psikolojisi için ne dersiniz?

Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi olarak BDP'yi görürsek çok yanlış yapmış oluruz. Diğer yandan bölge halkının temsiliyet alanlarını da genişletmesi gerektiği kanısındayım. BDP ve PKK'nın bu konuda büyük bir engel teşkil ettiği biliniyor. Demokratik başka alternatiflerin oluşmasına mani oluyorlar. Bu da BDP'yi, PKK ile daha çok bütünleştirmiş oluyor. Şerafettin Elçi, Kemal Burkay gibi aklıselim Kürt siyasetçilerin gruplarının partileşmesine imkân vermiyorlar. Onları da tıpkı Kürt halkı gibi tehdit ederek, sindirme politikası güdüyorlar. Oysa ki bugün İran, Irak, Suriye'deki Kürtlerin durumuna bakıp, şükretmeleri gerekir. Çünkü en özgür Kürtler Türkiye'dedir. Ama bu AK Parti sayesinde böyledir peki ya bundan 10 esene önce nasıllardı? Bir düşünsünler...

'KÜRT' DEMEK YÜREK İSTERDİ

Nasıllardı gerçekten?

'Kürt' demek yürek isterdi. Ben 1992'de Başbakanlık'ta Politik Psikoloji Merkezi'ni kurmuştum. Düşünün, yaptığımız açıklamalarda 'kendilerini Kürt olarak gören vatandaşlarımız' derdik ve eklerdik: "Biz değil, onlar öyle görüyorlar." Hangi noktadan buralara gelmişiz anlayın. Bu nedenle Kürtleri gerçek anlamda tanıyan ve haklar sunan tek partinin AK Parti olduğunu da artık görmek lazım. 1992'de Kürt sorununun çözümüne yönelik geliştirdiğim öneriler bugün AK Parti tarafından uygulanıyor. Keşke 1999-2002 yılları arasında bu öneriler uygulansaydı. Çünkü terör eylemleri sıfır gibiydi. İşte o zaman bölge halkı "terör olmadan da devlet bize birtakım haklar veriyor" der, bu gerçeği görürlerdi. Terörün zoruyla hak elde ettiklerini düşünmezlerdi ve bugün çok farklı bir noktada olurduk.

TERÖRİSTTE GRİ OLMAZ

Bir terör uzmanı olarak teröristin psikolojisini nasıl tanımlarsınız?

Teröristin psikolojisi hiç değişmedi. Tek amacı terör yapmak, sesini duyurmak, toplumda korku, kaygı, gelecek endişesi yaratmaktan ibaret. Teröristte siyah ve beyaz vardır gri yoktur. Grinin oluşabilmesi için siyah ve beyazların törpülenmesi gerekir. Ama teröristler psikolojik olarak kendi içlerindeki olumsuzlukları hep dışarıya püskürttükleri için griyi oluşturamazlar. Dolayısıyla hiçbir zaman kendilerini sorgulamaz, kendileriyle yüzleşmezler. Bir insanın kendisiyle yüzleşmesi demek griyi oluşturması demektir. Hiç kimse ömür boyu siyah ve beyaz kalamaz ama teröristler bölünmüş kişilik yapılarından ötürü siyah ya da beyaz kalabilirler.

KİMLİK ADINA ÖLDÜRÜRLER

Bölünmüş kişilik yapısından kastınız nedir?

Bölünmüş kişilik yapısında olanlar; taş atan çocuklar olarak eylemlerine başlayıp; bomba, Molotof kokteyli atarak işi adam öldürmeye kadar götürenlerdir. "Niye adam öldürüyorlar?" derseniz, bu hep o kimlik adına yapılır. Kendi kimliğini idealize edip, karşı kimliği de değersizleştirerek yok edilmesi gereken bir canavar gibi görürler, bu inanç hiç değişmez.

Osmanlı ile cumhuriyet sentezini yaşıyoruz
Bir açıklamanızda Osmanlı kimliğinin dışlanmasını da Cumhuriyetin hatalarından biri olarak değerlendirdiğinizi söylemiştiniz...

Nasıl ki her yerde Atatürk resimlerini ve heykellerini görüyoruz, Osmanlı padişahlarının da heykellerini, resimlerini görmeliyiz. Onlar da bu ülkenin temelinde, tarihinde var. Deli İbrahim'in de heykeli olsun, Kanuni Sultan Süleyman'ının da! Eskiyi inkâr etmek neden? Cumhuriyetin en büyük yanlışı Cumhuriyeti idealize edip, Osmanlı'yı aşağılamak oldu. Neyse ki şu an toplum olarak Osmanlı ile Cumhuriyet kimliklerinin sentezlendiği bir dönemdeyiz.

Bu entegrasyon AK Parti ile mi başladı?

Bu bütünleşme 2002'den sonra AK Parti ile daha belirgin hale geldi. Aslında 1950'li yıllarda Demokrat Parti (DP) ile başlayan, Özal döneminde devam eden bir süreçten bahsediyoruz. Bu süreçte ulusalcı kanatla, 'geçmişimizle var olmalıyız' diyenler arasında büyük bir mücadele başladı. İşte o mücadele şimdi AK Parti sayesinde farklı bir boyut kazandı ve önünde sonunda bir sentez oluşacağına inanıyorum. Çünkü geçmişimizi bir tarafa bırakarak sadece bugünümüzle var olamayız. Kürt sorununu çözemememizin önemli bir nedeni de geçmişi ret politikasından başka bir şey değildir.

Terörün gerçekten sonlanması için açılım yapılması, açılımın etkin olabilmesi için de terörün sonlanmış olması gerektiğini söylüyorsunuz. Bu nasıl olacak?

Bir kere yapılacak müzakerelerin basın önünde olmaması şart. Sonra bu 1-2 defa görüşmeyle sonuçlanacak bir süreç de değildir bu nedenle sabırlı olmak, teröristin oyununa gelmemek gerekir. Teröristler her zaman devleti kendilerine karı şiddet uygulamaya zorlarlar. "İşte bakın devlet şiddet uyguluyor" söylemi arkasına sığınmak isterler. Ne yaparlarsa yapsınlar bu tuzağa düşmemek gerekir. Demokratik yollarla, hak ve özgürlüklerin genişletilmesiyle hallolmayacak şey yoktur.

ABDÜLKADİR ÇEVİK KİMDİR?

Prof. Dr. Abdülkadir Çevik 1974 yılında Tıp Fakültesi'ni bitirdi. 1980'de ABD'ye giderek 2 yıl süre ile Virginia Üniversitesi Psikiyatri Kliniği, Çocuk ve Aile Psikiyatrisi ve Psikanaliz bölümlerinde çalıştı. 1985'te Doçent ve 1992 yılında profesör oldu. 1992-1997 yılları arasında Başbakanlık

Danışmanlığı'nda bulundu ve Milli Güvenlik Kurulu'nda görev yaptı. Aynı süre içinde Başbakanlığa bağlı olarak Türk Politik Psikoloji Merkezi'ni kurarak bu kurumun başkanlığını yürüttü. 2002 yılından bu yana Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü'nde Politik Psikoloji yüksek lisans

dersleri veriyor. Dışişleri Akademisi ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nda da dersler veren Çevik, bir dönem Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanlığı görevinde de bulundu.

11 yıl önce