|

Ömer Madra: Kitlesel ölümler yolda

Ömer Madra uyarıyor: “Hemen şimdi, hayat tarzımızı sorgulayıp, daha az alışveriş yaparak, daha az enerji tüketerek ve daha az lüks kullanarak yaşamaya karar vermezsek küresel ısınmanın önünü alamayız”

Mehmet Gündem
00:00 - 8/01/2007 Pazartesi
Güncelleme: 01:39 - 8/01/2007 Pazartesi
Yeni Şafak
Ömer Madra: Kitlesel ölümler yolda
Ömer Madra: Kitlesel ölümler yolda

Felaketin ilanı mı?

İnsanın insanla, insanın tabiatla ilişkisi sorunlu gittiği için “denge” bozuldu; savaşlar ve doğal afetlerle kitlesel ölümler daha çok gündeme gelmeye başladı.

İnsan, tüketim çağını icat etti ve aldandı.

Önce anlamını yitirdi, sonra da yaşadığı zemini hızla tahrip etmeye başladı.

Bugün öyle bir noktaya geldik ki, ne kış kışa benziyor, ne yaz yaza benziyor, suyumuz gittikçe ısınıyor.

Bu fikriyatı değiştiremezsek geleceğimiz olmayabilir.

10 yıldır küresel ısınma ve nükleer savaş tehdidi uyarıları yapan Ömer Madra diyor ki; dünya büyük tehdit altında. Nükleer savaş ve küresel ısınma tehkilesine acil önlem alınmazsa, insanlığın felaketini ilan etmekten başka yapılacak bir şey kalmayacak. Hemen şimdi, hayat tarzımızı sorgulayıp, birbirimizle ve doğayla savaşmaktan vazgeçelim. “Parasını ver kirlet” hoyratlığında sürüp gidemez doğayla ilişkimiz. Sorun küresel olsa da hepimiz yerel tetikçiyiz. Hem lükslerimizden vazgeçmeceğiz, hem de Bangladeş'e ağaç dikmeleri için para yardımı yapacağız, böyle bir çözüm yok. Ziya Paşa'nın meşhur beyiti; “İdrak-i meali bu küçük akla gerekmez / Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.” Bu tüketim trendleriyle, bu kapitalist anlayışla insanlığın hazin bir sona doğru sürüklenmesi kaçınılmazdı, fakat son bir şansımız var; Tabiat hepimiz için ortak, soyumuzu korumak istiyorsak akılcı, vicdanlı davranmalıyız.


***


“Hemen şimdi, hayat tarzımızı sorgulayıp, daha az alışveriş yaparak, daha az enerji tüketerek ve daha az lüks kullanarak yaşamaya karar vermezsek küresel ısınmanın önünü alamayız” diyen Ömer Madra uyarıyor;


KİTLESEL ÖLÜMLER YOLDA
Küresel ısınma yeryüzünde yaşamı tehdit ediyor. Raporlar diyor ki; acil önlem alınmadığı takdirde, küresel ısınma dünyaya iki dünya savaşı ve 1930'ların ekonomik bunalımından çok daha büyüğüne neden olacak, yeryüzünün önemli bir bölümü yaşanmaz hale gelecek…

İnsanlık iki büyük tehlikeyle karşı karşıya; savaş ve küresel ısınma. Önlem alınmazsa ikisi de insanlığın felaketi olacak. 2007 bir El Nino yılı olursa, hem küresel ısınma, hem de El Nino ile bu sene yeryüzünün gelmiş geçmiş en sıcak yılı olur. 1994'ten bu yana gezegenin gördüğü en sıcak 10 yıl yaşandı. Belki de bugün gezegen milyonlarca yıldan beri en sıcak dönemini yaşıyor. Tarımla, şehirleşmeyle başlayan insan faaliyetlerinin ısınmaya küçük ama sabit bir etkisi vardı. Zamanla birikti ve endüstri devrimiyle bambaşka bir şeye dönüştü.


Siz 10 yıldır bu yönde çağrı yapıp duyarlılık oluşturmaya çalışırken hala yalnızsınız. Çünkü bu toplum ölümü de hayatı da ciddiye almıyor ki, sizi bir masalcı gibi dinliyor…

Bu soruyu 6 ay önce sorsaydınız sizin gibi düşündüğümü söylerdim. Son dönemlerde köyün delisi olmaktan çıkmaya başladım. 2006 yılında hem dünyada hem de Türkiye'de genel bir uyanıştan söz edebilirim… Uluslararası petrol ve enerji şirketleri, otomotiv sanayii ve onların emrindeki bazı siyasetçiler “bunlar koplo teorileri” diyor. Ben onlara değil bilime inanıyorum.


Biraz detaylandıralım, bilim nasıl bir fotoğraf koyuyor önümüze?

Bilim camiası içinde bulunduğumuz durum için uçurumun ucu tabirini kullanıyor ve pek çok devrilme noktasından, eşikten bahsediyorlar ki, hepsi birbiriyle ilintili.


EN ÖNEMLİ 11 TEHDİT
Nedir onlar?

1- Amazon yağmur ormanlarını kaybedebiliriz. 2- Kuzey Atlantik akımlarındaki değişme. 3- Grönland eriyor. (Tamamen erirse su seviyesi yükselecek ve Londra, New York, İstanbul gibi şehirler etkilenecek. Son dört yılda üç yüz mil buz erimiş ki çok büyük bir alan) 4- Ozonun delinmesi. 5- Sahra çölünün küçülmesi. 6- Dünyanın en yüksek dağları Tibet Platosu'nda. Buradaki dağlar ve buzullar ayna etkisi yapıp güneş ışınlarını geri yansıtarak sıcaklığı azaltıyordu. Fakat şimdi ısınmayla etkisi azalıyor. 8- Muson yağmurlarının dengesinin bozulmasından 3.5 milyar insan etkilenecek. 9- Metan gazı. Sibirya, Kanada gibi yerlerde sürekli donmuş haldeki toprakların erimesiyle toprağın içindeki fosiller çürüyüp milyarlarca ton metan gazı açığa çıkacak. Bu tam bir felaket demektir. 10- Tuz vanaları. (Amerikalı bilim adamlarına göre küresel ısınma sürekli bir El Nino yaratabilir. Belli aralıklarla tekrarlanma yerine sürekli olursa, Ortadoğu'da, Akdeniz'de Nuh tufanı gibi tufanlar, büyük seller olur) 11- Antartika'daki 7 milyon mil küp hacmindeki buzun hızla erimesi.


Türkiye küresel sorunların bir parçası olarak kendini de görmeye başlıyor mu, küresel nimetlere evet ya küresel sorunlara duyarlılık?

Bu soru bütün dünya için geçerli, Türkiye de bu yönde bir uyanış var artık. Bu duyarlılığın bir siyasi çözüm sürecine dönüşmesi noktasında henüz elde bir yel yok. Buna Türkiye gibi dünyada da politikacılar direniyor. Fakat başta İngiltere olmak üzere siyasi duyarlılıklar da artıyor. Amerika'da California'da Vali Arnold Schwarzenegger'in Bush'un imzalamayı reddettiği Kyoto Protokolü'nün üzerinde tedbirler önermesi çok olumlu. Artık biliniyor, 251 milyon yıl önce gezegende birdenbire öyle bir şey olmuş ki, canlıların yüzde 90'ı yok olup gitmiş. Sebebi, küresel ısınma. Bu değişiklik ve çöküş belki 20 yıl içinde olup bitmiş! Bu büyük yok oluşa 6 derecelik artış neden olmuş.


“Önlem almak için sor fırsat” ya da “yapacak bir şey kalmadı” diyen bilim adamları var.

Küresel ısınmayı ilk modelleyen James Hansen geçen sene “acil tedbirler alınmaya başlanmazsa en fazla 10 senemiz var” demişti. Hansen, 1 Ocak'ta yeni bir tarih vermeden benzer bir açıklama yaptı, ısının yükselmesine hemen engel olamazsak 10 yıl sonra 2 derecelik bir artış kontrol edilemez bir nokta demektir ki, bu da bilmediğimiz bir gezegene dönüştürür dünyayı. Paul Crutzen “Doğaya uymaya çalışan insan çağı bitti, insana uyan doğa çağı başladı” diyor. Bu çağda ne yaşanacağını bilmediğimiz için, ne olacağını da söyleyemeyiz.


TÜRKİYE REKORA KOŞUYOR
Türkiye'nin küresel ısınmadan etkilenmesi nasıl olacak?

Türkiye BM'nin raporuna göre; kırk ülkenin yer aldığı listede 1990 ile 2004 arasında sera etkisi yaratan atmosfere saldığı gazlarda en hızlı artış kaydeden ülkeler arasında, yüzde 72.6'lık artışla rekora imza atmış durumda… Tabiat ortak. Buzulların yüzde 97'si eridi… Bakın Akşehir Gölü bitti. Tuz Gölü çöle dönüyor. Kuraklık giderek artıyor. Sıra felaketin ilanında. Yağmurlar beklenilen miktarda yağmıyor. Tahıl ambarı Orta Anadolu kuraklıktan kırılacak. Güneydoğu'da ölüyor, Kocaeli'de selden evsiz kalıyoruz.


Türkiye neden bu konuyu ciddiye almıyor?

Çevre Bakanı, hem küresel ısınma en büyük tehdit, çevre felaketi Akdeniz'i vuracak diyor, hem de Kyoto'yu imzalayamayız, daha zamanı var, önce kalkınalım diyor… Kainatın gördüğü en büyük var oluş krizinden bahsederken, hangi kalkınmadan? Dünyada 189 ülke var, 168'i Kyoto'yu imzaladı. Sayın Bakan, 2015'te imzalarız diyor, anlaşmanın yürürlülük süresi 2012'de bitiyor. “Bize bir şey olmaz abi” havası var.


Refah mı idrakin önüne mi geçiyor?

Evet, İnsanlık II. Dünya Savaşı sonrası tarihinin en "rahat" dönemini yaşıyor. Endüstri devrinde petrol, kömür ve doğal gaz "sayesinde" ulaşılan bu rahatlık tüm çevreleri etkiliyor. Ya eskisi gibi olursa, savaş, karne günlerine dönme korkusu var.


IRAK'TA İNSANLIK İSTİLASI
Bu kadar yakın-açık bir tehlikeye duyarsız olanlar, Irak'ta bir işgale, savaşa duyarlı olabilirler mi?

Olabilir. Çünkü, insanlık iki büyük tehlikeyle karşı karşıya; nükleer savaş ve küresel ısınma. Yakın tarihin en büyük istilasını yaşıyor insanlık Irak'ta. Dünya jeopolitik bir hakimiyet sorunu yaşıyor. Amerika'nın amacı, petrolü almak değil de, Avrupa ya da Asya'nın kontrolüne bırakmayıp vanaları elinde tutabilme çabası… Türkiye'nin de aralarında bulunduğu pek çok ülke Amerika'nın bu politikasına karşı çıktı. Her yerde tarihin gördüğü en büyük savaş karşıtı gösteriler oldu. Buna rağmen Amerikan hükümeti bu trajediyi yaptı. Bundan dolayı kimse bizi sorumlu tutamaz ama küresel ısınmada bu kadar masum değiliz çünkü, evde, alışverişte, seyahatte fosil yakıt kullanıyoruz. James Lovelock; yeryüzünde 5 yüz milyon kadar insan kalacak, onlar da kuzey kutbundaki vahalarda yaşayacak diyor.


Çözüm nedir, alışkanlıklarımızdan, vazgeçip hayat tarzımızı sorgulamak mı?

Çözüm medeniyetten vazgeçmek şeklinde değil. Çözüm, akıllıca davranmak ve daha az tüketmek, yaşama tarzımızı biraz değiştirmekten geçiriyor, ama hemen şimdi. Tek tek hepimizi bu sorunun sebebi olsak da kabullenmekte zorlanıyoruz. Burada psikolojik bir engel var; çevremiz iyi olsun, barış olsun ama hayatımızda hiçbir şey değişmeden sorunlar çözülsün istiyoruz. Hükümetleri tedbir almaya zorlamak torunlarımızın geleceği için kaçınılmaz.


Devlet yeni yapılan evlere verimli enerji şartı getirmeli
Alternatifi nedir, hayatımızda neyin yerine neyi koyacağız?

Evlerde enerji tasarrufu, yeni evlerin verimli enerji standartlarına göre yapılmasının devlet tarafından zorunlu kılınması. Örneğin Almanya'da inşa edilen "pasif evler"in ısınması için neredeyse hiç yakıt kullanılmıyor. İyi bir izolasyon ve içinde yaşayan canlıların sıcaklığı evi ısıtmaya yetiyor, çok ekonomik bir çözüm. Yüzde 70 tasarruf sağlayan ampuller kullanılmalı Açık hava ortamlarındaki ısıtmalar kaldırılmalı, göğü ısıtma çılgınlından vazgeçilmeli. Fenerbahçe yöneticileri de, Şükrü Saraçoğlu'nu havadan ısıtarak “kış ortasında paltosuz maç izleme” projesinden vazgeçmeliler. Plazma tv gibi yüzde 80-90 daha fazla enerji tüketen cihazlara büyük vergiler getirilmeli. Nükleer füzelere, savaş uçaklarına harcanacak paralar alternatif, yenilenebilir enerji yatırımlarına yöneltilmeli. Büyük rüzgar çiftlikleri kurulmalı. Doğalgaz yerine hidrojen enerjisi kullanmak mümkün. Ulaşımda toplu taşıt kullanılmalı. Şehir içinden otobüs terminalleri kaldırılmalı. Uçak kullanımını 2030'a kadar yüzde 5'e düşürmeli. Yeni otoyol, yeni köprü, yeni havalimanı, yeni pist yapılmamalı.


Modern insan için bu lüksten, örneğin uçaktan vazgeçmek mümkün mü?

Başka çare yok, uzak kıtalararası seyahatlere pek gitmeyeceksiniz. Kabul etmek zor ama yaşam daha önemli. Şehir dışında otomobille gidilen süper marketler de iptal edilmeli, oralar depoya dönüştürülmeli ve süpermarketlerden evlere servis yapılmalı ki, yüzde 75 tasarruf sağlanmış olsun. Sadece daha az alışveriş yaparak, daha az enerji tüketerek ve daha az lüks kullanarak bu sorunun üstesinden gelebiliriz.


Küresel ısınma sorunun endüstri toplumunun, dolayısıyla gelişmiş ve zengin ülkelerin ürettiği bir sorun ama sonucundan en az onlar etkileniyorlar.

Çok doğru. Bu açıdan bakıldığında küresel ısınma çağın en ahlaki problemidir aynı zamanda. Örneğin, Bangladeş'te ciddi bir endüstri yok ama küresel ısınmadan en çok etkilenen ülkelerden biri, ama dev bir endüstrisi olan Hollanda kendini kurtarabilecek teknoloji ve paraya sahip.


Biraz can sıkıcı ama şimdi ben kendimi, küresel sorunun parçası olarak görüyorum. Kelebek etkisiyle Afrika'da yaşanan kıtlık da, kutuplarda ayıların kış uykusuna yatamamaları da benim de etkim var gibi…

Maalesef doğru… Korkunç bir adaletsizliği de beraberinde getiriyor küresel iklim değişikliği. Sebep olmamalarına rağmen küresel ısınmanın sonuçlarından ilk etkilenenler yoksul ülkeler, zengin ülkelerin yoksul kesimleri olacak.


Küresel ısınma, insanın kendi tabiatına ve doğaya açtığı bir savaşın faturası olarak mı dönüyor bize?

Ben de böyle bakıyorum. Gerçek öyle olmadığı halde, vazgeçilmez ihtiyaçlarımız olduğunu zannederek, manasız pek çok şeyin esiri olmuş durumundayız. Tatmin olmayan sınırsız bir alış veriş tutkusu ve her şeye sahip olmak gibi bir çılgınlığın içindeyiz. Endüstri insanının marifetidir, doğadaki kurulu dengeyi bozan. Doğanın intikamı çok sert olacak. Torunum soracak ilerde; bütün bunlar, biraz daha fazla alış veriş yapmak için miydi?


Başlarken konuştuğumuz iki tehlike; savaş ve küresel ısınmaya tedbir alınmazsa, oluşan kitlesel mağduriyetler yeni tehlikeleri de beraberinde getirecektir…

Çok doğru, temel kelime mağduriyet. Dünya 2007'de çok daha tehlikeli bir yer haline geldi. Chomsky, işgal öncesi CIA'nın, “Irak işgal edilirse şiddet ve terör yükselir” dediğini belirterek; buna aldırmayan Amerikan yönetimi sayesinde Irak'ın, bugün dünyanın en büyük terörist eğitim alanı halen geldiğini söylüyor. Kimsenin Amerika'yı savaş alanında karşısına alamayacağına dikkat çeken Chomsky, bu tasallutu önlemek için kitlelerin, ülkelerin iki şeyden birini; ya nükleer silah geliştirmeyi ya da terörü seçeceklerine dikkat çekiyor.


Bu beyaz Saray'ın mesajı mı?

Amerika hasımlarını bilerek bu noktaya itiyor, bu mağdurlara bir mesajdır. Yaşamak için hem doğayla hem de ülkelerin birbiriyle savaştan vazgeçmesi gerekiyor. Irak işgaliyle, Amerika gibi ülkelerin savunduğu, uluslararası ilişkilerin silah gücüyle yürütülebileceği tezi çöktü. Savaş'ında, küresel ısınmanın en büyük suçlusu Amerika'dır. Amerika pek çok sorunun başı olduğu gibi, eğer köklü bir değişim yaşarsa çözümlerin de başını çekebilir.


Amerika'yı sorunun kaynağı olarak motive eden şey nedir?

Kâr ve kuvvet…

17 yıl önce