Halk oylamasına az bir süre kala, Anayasa değişiklik paketine önemli katkılarda bulunan AK Parti Ankara Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, 'evet' çıkmasıyla birlikte birçok uyum yasasının gerçekleştirileceğini söyledi. Muhalefeti uzlaşmazlıkla suçlayan İyimaya, “Milli iradenin vesayetle kuşatılmasına olur veremezdik” dedi.
Kampanya, sanki 12 Eylül günü seçim yapılacakmış gibi yürütülüyor. Oysa 12 Eylül'de bir seçim yok. Hükümet yerinde, Meclis yerinde, muhalefet yerinde. Halk oylamasında oylanan hükümet veya muhalefet değildir. Anayasayı oyluyoruz. Oy kullanan her vatandaşımızın sorumluluğu çok büyüktür. Verilecek her oy, demokrasi için verilmektedir. Torunlarımızın geleceği için verilmektedir. Büyük milletin büyük aklı ve büyük iradesi 'şuna, buna değil; demokrasiye evet diyecektir.'
Şu anda yürürlükte olan anayasa, millet tarafından yapılmış bir anayasa değil, darbe ürünüdür. Darbeciler, kendi ideoloji ve görüşlerini normal dönemlerde de var kılmak için özel tasarımları anayasaya monte etmişlerdir. Kriz üretme kapasitesi ve vesayet kurumları bu anayasanın ayırıcı vasfıdır. Şu anda gerçekleştirilen değişiklik milletin sistemin muhtaç olduğu önemli bir değişikliktir.
Anayasayı değiştirme yetkisi Meclis'indir. Her türlü anayasa değişikliğinin Meclis'te bir uzlaşmayla gerçekleşmesi gerekir. Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, anayasa değişikliği konusunda da uzlaşmaya büyük önem verdik. Meclis Başkanımız ve partinin organları, anayasayı değiştirmek için muhalefetle birlikte çalışma davetini ısrarla tekrarlamışlardır. Ancak ana muhalefet partisi, içinde AK Parti'nin olacağı bir değişiklik projesine katkı sağlamayacağını ve uzlaşma ilişkisine girmeyeceğini, MHP ise değişikliğin seçimlerden sonra yapılmasını savundu. Uzlaşmayı önleyen muhalefetin kendisi olmuştur. Biz, anayasanın bize tanıdığı kurucu iktidar yetkisini gelecek zamanlara erteleyemezdik. Milli iradenin vesayetle kuşatılmasına sürgit olur veremezdik.
Bu değişiklikle, önceki hiçbir değişiklikte -açıkça söylüyorum- cesaret edilemeyen dokunulamazlar, ortadan kaldırılıyor. Anayasa, kurumlar vesayetinden ve ideolojik devlet yaklaşımından arındırılıyor. Sözgelimi anayasal düzene yönelik darbe suçlarını askeri yargıdan adli yargıya aktarmak, cesur ve öngörülü bir reformdur. O kurumlar, artık kendi doğal misyonlarına dönerek sisteme ve toplumsal mutluluğa demokrasi ve hukuk ortamında hizmet edeceklerdir.
Değişiklik hem getirdiği yeni normlarla hem de bu doğrultuda yapılacak uyum yasalarıyla büyük bir hukuk ve adalet reformunun erken haberciliğini yapmaktadır.
13 Eylül'de de aynen 12 Eylül'de olduğu gibi güneş doğudan doğacak, batıdan batacaktır. Ancak her iki gün, çağ değiştiren gün kadar olmasa bile birbirinden çok farklı olacaktır. 12 Eylül günü toplumumuzun her bireyi, oyunun rengi ne olursa olsun temel hak ve hürriyetlerin ve demokrasinin berrak ruhunu soluyacaktır. Aynı gün bütün partilerimiz, “12 Eylül anayasasının yürürlükten kaldırılması ve dünyaya emsal özgür bir anayasa oluşturulması için” toplumdan yükselecek talep dalgalarının etki ve kuşatma alanına gireceklerdir. Yine aynı gün, vesayet kurumlarımız, bu bataktan kurtuluşun rahatı içinde, anayasa aynasında geçmişi ile, bugün ve geleceği ile kendilerini seyredecekler ve uyum dönüşümüne ireceklerdir.
