|

Yüksek Mahkeme bile referanduma 'evet' dedi

Halk oylamasına kısa süre kala muhalefetin halkoyuna bakışını değerlendiren Devlet Bakanı Egemen Bağış, hayırcı zihniyetin milletin vicdanını yaraladığını söyledi. Bağış, milletçe 'evet' demesi gereğini Anayasa Mahkemesi'nin bile gerekçeli kararında açıkladığını ifade etti.

Murat Aksoy
00:00 - 26/08/2010 الخميس
Güncelleme: 00:38 - 26/08/2010 الخميس
Yeni Şafak
Yüksek Mahkeme bile  referanduma 'evet' dedi
Yüksek Mahkeme bile referanduma 'evet' dedi
Türkiye artık 12 Eylül'e yapılacak referandumun nefesini iyice ensesinde hissediyor. Liderler meydanda 12 Eylül'de istedikleri sonuçları elde etmenin peşinde. Şu anda referanduma “evet” kampanyasının göbeğinde AK Parti ve hükümet var. Ve Başbakan Erdoğan'ın şüphesiz en büyük yardımcıları ise hükümet üyeleri. Kimi Başbakan'la, kimi ondan bağımsız onlar da il il dolaşıp “evet” kampanyası için çalışıyorlar. Onların bu çabası liderlerin gölgesinde kalsa da önemli. Bu bakanlardan birisi de Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış. Belki de referandumdan sonra gözler onda olacak. Çünkü Türkiye için AB yolunda referandumda çıkacak “evet” oyu ne kadar önemliyse, sonraki süreçte de “yeni anayasa” da o kadar önemli olacak. Bu yüzden “evet” oyu, onun omzuna başka bir sorumluluk daha yükleyecek. Referenduma az bir süre kala Bakan Egemen Bağış ile kampanya gezilerine katıldık ve sohbet etme imkanı bulduk.



Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış CHP'nin halkoyuyla ilgili sözü olmadığı için havuzlu villa gibi ucuz polemiklere girdigini söyleyerek, “Koltuklar, kendinizi geçmiş kahramanlarla özdeşleştirerek dolmuyor. Bunlar Cumhuriyet Halk Partisi'ni Cumhuriyet “Hayır” Partisi'ne dönüştürdüler” dedi.

Siz de il il dolaşıyorsunuz. Kaç ile gittiniz?

Şu ana kadar Mardin'de, Kocaeli'de, Antalya'da, Van'da ve Ordu'da temaslarım oldu. Önümüzdeki günlerde de Yalova, İzmir, Aydın, Muğla, Diyarbakır, Siirt, Ankara ve Batman'da hem referandumu, dolayısıyla da AB sürecimizi paylaşma, bunun önemini anlatma fırsatı bulacağız. Bu arada seçim bölgem olan İstanbul'da teşkilatımızla birlikte çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.Tabii Ramazan ayı içerisinde olmamız çalışmalarımıza ayrı bir motivasyon ve güzellik katıyor. Sahur vakitlerine kadar milletimizle bir araya geliyor, Anayasa değişiklik paketimizin Türkiye'ye 12 Eylül'de çifte bayram yaşatacağını söylüyoruz.

Peki ilgi nasıl, nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

Şu anda milletimiz büyük bir heyecan içerisinde ve sabırsızlıkla 12 Eylül'de “evet” demeyi bekliyor. Anadolu'nun her tarafında bu heyecanı görebiliyoruz. Bu aslında milletimizin, çocuklarına ve torunlarına daha demokratik, daha zengin, daha çağdaş bir Türkiye bırakacak olmanın heyecanı. Hem de muhalefet partilerimizin her türlü sulandırma çabalarına rağmen. Miting düzenliyorlar. Bu sıcakta halkımızı güneşin altında bekletiyorlar. Üstelik söyledikleri bir şey var mı? Hayır yok, hiç birşey söylemiyorlar. Eskiden muhaefetten gelen açıklamaları biraz merak ederdik. Şimdi merak bile etmiyoruz. Muhalefet kendi taraftarlarını bile memnun edemiyor. Türkiye Cumhuryeti'nin ana muhalefet partisi konusuz kalmış ve üç kalem konu bulmuş; Havuzlu villa, yalan yanlış çamur atmaca, anayasa öcüdür sizi ham yapacak diye korkutmaca. Akıl ve mantık korkuyu yenmelidir. Akıl, öcü masalına üstün gelmelidir. Ana muhalefet partisinin sıkıntısı bu üç kalem konuysa, Türkiye gayet iyi durumda demektir.

YÜKSEK MAHKEME “EVET” DEDİ

CHP ve MHP, AK Parti yaptığı için mi hayır diyor?

Evet. CHP ile MHP bu kampanyada birbirinin kopyasını yapıyor. Çağ ile bağları kopmuş liderlerin muhalefet partilerini ele geçirmis olması, Türk siyaset hayatının en önemli sorunlarındandır. Birbirlerinden farkları yok. Aynı zihniyeti sergiliyorlar. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli iki ayrı meydanda iki ayrı kürsü yerine, aynı meydanda tek kürsüden siyasi düet yapsalar, yadırganmaz. Oysa oylanacak anayasa değişikliklerine milletçe “evet” denilmesi gereğini Anayasa Mahkemesi bile gerekçeli kararında özetle açıkladı.

“Hayır'ın gerekçelerini anlatamıyorlar mı?

Ne anlatacaklar. Bakın değişikliğe kimler “hayır” diyor bakalım. Bölücü terör örgütü “hayır” diyor. Kendi tabanına “zavallı” diyenler “hayır” diyor. Darbelerden beslenenler “hayır” diyor. Millete bidon kafalı diyenler “hayır” diyor. Halksız bir demokrasi isteyenler “hayır” diyor. Toplum mühendisleri “hayır” diyor. Tuzukurular “hayır” diyor. Milleti tehdit olarak görenler “hayır” diyor. Millete demokrasiyi çok görenler “hayır” diyor. AB karşıtları “hayır” diyor. Karanlık odaklar “hayır” diyor…

BDP DEDİKLERINE İNANMIYOR

BDP, “boykot” ediyor. Bunu “hayır olarak mı görüyorsunuz?

Bunu ne olarak gördüklerine ben kendilerinin dahi karar verebildiğini düşünmüyorum. Boykot ne anlama geliyor, bunun karşılığı ve anlamı ne olacak sorularının cevabını sanırım BDP'liler her zaman olduğu gibi başka adreslerden bekliyor. Bunu Anayasa görüşmeleri sırasında TBMM'de de yaşadık. BDP en çok şikayet ettiği siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili maddenin oylamasına dahi katılmadı veya katılamadı. CHP'nin ve MHP'nin statükodan beslenen partiler olduklarını biliyoruz, ama açıkçası BDP'nin bu Paketin oylamasında CHP ve MHP ile aynı safta yer almasını anlayamadık. En azından ben bir anlam veremedim. Ama bildiğim bir şey varsa, BDP ne derse desin, BDP'ye oy veren seçmenin de bu Pakete “Evet” oyu vereceğidir.

ÇAĞ İLE BAĞLARI KOPMUŞ

CHP'de liderin değişmesi bir şeyi değiştirmedi mi?

CHP'de, çağ ile bağları kopmuş bir kişinin partiye hakim olduğu, bir yeni süreç daha başladı. Kürsüye 19.YY Gandisi'ne özenerek çıkartılan genel başkan adayı 45 dakika sonra yetmişlerin Ecevit özentisi olarak aynı kürsüden indirilerek genel başkan yapıldı. CHP'de kendisine, dışarıdan 19. YY'ın, içeriden 1970'lerin siyasi figürlerini temsil eden roller biçilmiş, söylemler belirtilmiş, çağ ile bağları kopmuş bir kişinin egemen olduğu yeni bir sürece girilmiş ve buna değişim ve dönüşüm adı konulmuştur. Şu anki koltuğu dolduracak olan vizyon ve söylemdir. Siz istediğiniz kadar, kendinizi geçmiş kahramanlarla özdeşleştirin… Eğer çağdaş ve değişimci bir vizyonunuz yoksa o koltuk elbet boş kalır. 13 Eylül'de CHP'yi izleyeceğiz..

Ne olacak 13 Eylül'de CHP'de?

Ben de merakla bekliyorum gösterime CHP'nin hangi entrika filmi girecek diye. CHP hakkında şunu söylememe izin verin bunlar, Cumhuriyet Halk Partisi'ni Cumhuriyet “Hayır” Partisi'ne dönüştürdüler. Hayır oyu bu ulkeye sadece ve sadece her CHP yönetimi gibi envai cesit sorun, fakirlik, baskıcı rejim, kuyruk ve bezginlik verir. CHP zihniyeti millet vicdanında yargılanmis ve muebbet muhalefete mahkum olmustur. Statükocuların ve bu ülkenin değişim ve dönüşüm iradesine taş koyanların artık iyice ayyuka çıkmaları ve bir kez daha milletimizin değişim iradesi karşısında yine yenilecek olmaları “hayır”ın en büyük hayrı olacak.


Doğal felaketle karşılaşan Pakistan'a yardım için BM'de konuşma yaptınız. Sonuç?

Pakistan bizim için dost ve kardeş bir ülkedir. Türk halkı ile Pakistan halkı arasındaki dayanışmanın bir benzeri dünya üzerinde pek yoktur. Bu hissiyatlar tarihin her döneminde Türkiye ile Pakistan ilişkilerine de sarsılmaz işbirliği olarak yansımıştır. Türkiye, Pakistan halkının sevinçlerini kendi sevinci, Pakistan halkının hüzünlerini kendi hüznü olarak görür. Uluslararasi toplum uzerine duseni yapacaktir. Sayin Basbakanimiz ve degerli eşleri sayın Emine Erdoğan bu konuda bazı yeni çabalari yakında duyuracaklar. Bu konunun üzerinde çok hassasiyetle duruyorlar.

Türkiye neler yaptı?

Pakistan'a ilk ulaşan uluslararası gruplar arasında Türk Kızılay'ının, gönüllü gruplarının ve kurtarma derneklerinin yer aldığını ve bunların yerel makamlarla koordinasyon halinde malzemelerin dağıtımını gerçekleştirmiş olduklarını ifade etmekten gurur duyuyorum.

Ayrıca Hükümetim, bu kutsal Ramazan ayında Türk halkının Pakistan'a içten duygularını yansıtan, Türk halkından Pakistan halkına ülke çapında ilave bir bağış kampanyası başlatmıştır. Türk iş dünyası da bir başka kampanya yürütmekte olup, odalarımız yaptıkları 1 milyon dolarlık bağışla öncülük etmişlerdir. Dışişleri Bakanlığımız ve Diyanet İşleri Başkanlığımız da yakında benzer bir kampanya başlatacaklardır.


AB ne diyor pakete?

Avrupa Birliği yetkilileri Paketin AB müktesebatı ile uyumlu olduğunu her fırsatta ifade ediyorlar. Paketin her bir maddesinin müzakerelerde en az bir fasıl açmak kadar önemli olduğuna yönelik ifadelerimizi onlar da teyit ediyor ve aynı yönde düşündüklerini belirtiyorlar. 26 maddenin hangisine bakarsanız bakın, hepsi de tarihi bir adımdır. Hepsini bir araya getirdiğinizde aslında bu bir Anayasa değişiklik paketi değil, mini bir Anayasadır. Anayasa paketinde öngörülen birçok düzenleme, AB müktesebatının anayasal nitelik taşıyan antlaşmalarında ve AB Temel Haklar Şartı'nda da yer alıyor. Bu konular, Katılım Ortaklığı Belgeleri ve İlerleme Raporlarında AB tarafından sürekli gündeme getirilen eleştirilerdi. Paketin onaylanması, mevcut sıkıntıları büyük ölçüde ortadan kaldıracağı gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanmayı düzenleyen hükümleri ile uyum sağlanması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye hakkındaki kararları açısından da son derece önemli.


Peki neden pakete 'evet'?

Devleti yücelten değil, milletine sahip çıkan bir Anayasa için “EVET”. Darbenin değil, milletin ürünü olan sivil bir Anayasa için “EVET”. İstisnasız bir demokrasi için “EVET”. Kayıtsız şartsız bir egemenlik için “EVET”. Milli birlik ve kardeşliğimizin güvencesi için “EVET”. AB üyeliği için “EVET”. Modern bir Türkiye için “EVET”. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak için “EVET”. 500 milyar dolarlık ihracat için “EVET”. Kişi başına düşen mili gelirin 30 bin dolar olması için “EVET”. İstikrar ve güven ortamının pekişmesi için “EVET”. Toplum mühendislerinin işine son vermek için “EVET”. Çağdaş bir hukuk sistemi için “EVET”. Yargıda kast sistemini bitirmek için “EVET”. Keyfiyet uygulayan değil, adalet dağıtan bir hukuk sistemi için “EVET”.





٪d سنوات قبل
default-profile-img