|
Baba yaslandığın dağdır (2)
Çarşamba günü yayınladığım yazıyı düşüncelerinizi nihayet.com adresine iletin diye bitirmiştim.

Genellikle erkek okuyuculardan bütün bir sayıyı babalara ayırdığımız için teşekkür mesajları aldık. Babalara dair böyle bir sayı yapıp da, hiçbir olumsuz tepki almadığımızı duyup da şaşıranlar da oldu.

Tepki değil ama teşekkür mesajları eşliğinde yanlış okuyucularla karşılaşmıyor değiliz. Mesela sosyal medya üzerinden şöyle bir teşekkür mesajı aldık: “Yazınızı okudum. Bu konu cok önemli. Bu dağı yikabilecek tek güç fitili elinde olan annedir. Babalarımızı yaşarken çürüten canavarlaştıran maalesef cahil annelerdir. Eğitim düzenimizin ahlaktan uzaklaşmasıdır.”

Yukarıdaki satırların sahibi babalar ve anneler diye bir cephe açmış, zihin dünyasında bütün iyiliklerin kaynağına babayı, bütün kötülüklerin kaynağına da cahil anneyi yerleştirmiş.Cahil anne var, fakat cahil baba yok. Babaların doğuştan alim olduğuna dair bir öngörü yok mu cümlede?

Her türlü meseleyi ikiye ayırıp taraflardan birini tutarak “hakikat mücadelesi” veremeyiz.

Başkalarına suç atmak kolay. Annelere, eğitim sistemine, sosyal çevreye, şuna, buna, ona. İhtilallere, darbelere, krizlere...

Dosyamızı hazırlarken şunu gördük: Oğulları en çok etkileyen babalarının harama olan mesafesi.

Bu mesafeyi İmam Azam Ebu Hanife üzeriden gözden geçirelim mi?

İmam-ı
a'zamın babası Sabit küçük yaştan beri ahlakı temiz, takva ve vera sahibi bir
şahsiyet
idi.

Bir gün dere kenarında abdest alırken suda bir elma gördü. Elma suda
çürüyüp
gidecekti. Abdestini aldıktan sonra elmayı yedi. Elmayı yerken tükürüğünde kan gördü. Daha
önce
hiç başına gelmemiş bir durum idi. Bunun sebebini yediği elmanın şüpheli olmasına yorarak elmanın sahibini bulup helallik istemek
üzere
yola düştü.

Nihayet yediği elmaya benzeyen bir meyve bahçesi gördü. Sahibini sordu. Bu zatın gayet cömert ve ihsan sahibi olduğunu, hatta ağaçta bulunan bütün elmalar toplayıp götürülse yine bir
şey
demeyeceğini, bir elmanın ne ehemmiyeti olacağını söylediler.

Helallik istemek üzere yola düşmüştü anlatılanlara rağmen fikrini değiştirmedi Sabit. Elmanın sahibini bulup meseleyi anlattı. Ya hakkını helal et ya da parasını
ödeyeyim
dedi.

Bahçe sahibi tek
şartla
hakkını helal edeceğini o
şartın
da kızı ile evlenmesi olduğunu söyledi.

Fakat kızının
özellikleri
ha deyince kabul edilebilecek
özellikler
gibi durmuyordu. Bahçe sahibi kızını kör, sağır, dilsiz ve kötürüm diye tarif etmişti.

Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızla evlenme karşılığı helal edilecek elmanın diyeti ağır gibi gözükse de,
öbür
dünyaya kul hakkı ile gitmek istemeyen Sabit tamam diyerek teklifi kabul eder.

Sabit hazretleri düğünden sonra gelinin duvağını açınca neye uğradığını
şaşırır. Odada
dünya güzeli bir kız vardır. Hemen kayınpederine koşup, Efendim, bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok der. Kayınpederi tebessüm ederek, Evladım o benim kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allahü Teâlâ mübarek ve mesut etsin der.

Velhasıl İmam Azam Ebu Hanife Hazretlerinin anne ve babasının vasıfları böyleydi..

Bizim temel sorunumuz şu: Ahlakın başlangıcının titizlik bahsi olduğunu unutuyoruz. Titizlik bahsini kendi nefsimiz üzerinden değil başkalarının davranışlarını denetlemek üzere devreye sokuyoruz genellikle. Dr. Selman Salih söyleşisinde ortaya çıkan tablo şu: Devletin kendisine bahşettiği hakları bile kullanmayan, kul hakkına riayet eden bir albay baba var. Lojmanda oturmayan, devletin ambulansını kullanmayan bir baba.

Dr. Salih Selman'ın babasına benzer pek çok baba var muhakkak. Peki biz bu babaları niye görmüyoruz?

Seçici algı neden devreye hırsızı, arsızısı, kolay para kazananı sokuyor?

Sorularımıza cevap aramaya Ramazan-ı Şerif'in mübarek ikliminde devam edelim inşallah.

Ramazan-ı Şerif bütün İslam alemine birlik ve beraberlik ruhu getirsin.

Zenginin fakirden, gencin yaşlıdan, güçlünün güçsüzden kendini mesul edeceği bir Ramazan iklimini idrak edelim inşallah.
#imam-ı azam
#ramazan
#ebu hanife
9 лет назад
Baba yaslandığın dağdır (2)
Brezilya bize çok uzak gibi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim