|
“Baba yaslandığın dağdır!”
Tanzimat modernleşmesi, bir anlamda babaların aile sorumluluğunu terk ettiği, çocukların eğitiminin annelere bırakıldığı dönemin başlangıcıdır.

Anneler eğitimli olmadığı için çocuklarını eğitemediği, iyi eğitimli annelerin cemiyet için faydalı çocuklar yetiştireceği tezi hakimdir Tanzimat'ın kadın modernleşmesinde. Bu tez bir yanıyla doğrudur.Geçmişin eğitim sistemini sıfırlamamak ve yeni eğitim sisteminin tek icracısı olarak anneyi görmemek kaydıyla.

İyi eğitimli annelerin çocuklarını daha iyi eğiteceği tezininin hayata geçmesindeki en can alıcı sorun, babanın yeni rolünde, daha doğrusu rol dağılımında tamamen evin dışında bırakılıp, aile içi mesuliyetinin para kazanmaya indirgenmesinde ortaya çıkmıştır.

Üretimin aileden kopması ile birlikte başlayan babaların evden uzaklaşması süreci, babaların sadece zamansal ve mekânsal olarak değil, psikolojik olarak da evden uzaklaştığı bir dönemi inşa etti.

Babaların evden zamansal ,mekânsal ve psikolojik uzaklığı ile birlikte çocukların her türlü eğitimi -ki bu genellikle okul başarısı olarak kabul ediliyor- annelerin hanesine kaydedildiği için, anne-çocuk ilişkisi içindeki sabır, şefkat kodları imha olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.

Nihayet dergi olarak her ay annemden bana kalan/babamdan bana kalan köşesini dönüşümlü olarak yayınlıyoruz. Böylece gündelik hayatın dilini inşa eden unsurların aslında ne olduğunu, her birimizin anne ve babasından kalan renkler ışığında bir araya getirmeye çalışıyoruz.

Haziran sayısının tamamını bu gece teravih namazı ile idrak edeceğimiz Ramazan'a ve babalara ayırdık. Derginin kapağını “Baba yaslandığın dağdır” mahyası eşliğinde hazırladık.

“Baba yaslandığın dağdır” ifadesi kültürümüzün dayanak noktasını ortaya koyan en önemli ifadelerden birisi.

Günümüzde daha ziyade “helal süt emme” deyimi eşliğinde çocuğun eğitimi ile anne fıtratı arasında ilişki kurma anlayışı yaygın. Bu anlayış çocuğun eğitimi konusunda babayı mesuliyetinden arındırdığı gibi, babaların örnek bir insan olarak çocuğu üzerindeki tesirlerini de görünmez kılıyor. Bu anlamda Nihayet Haziran sayısında Dr.Salih Selman ile yaptığımız söyleşi babaların ruh dünyamıza kaydettiği değerleri idrak etmemiz açısından çok çarpıcı bir örnek sunuyor.

Çocuk eğitimi konusunda kafası karışık olanların Betül Şatır'ın “Bir Doktor Hikayesi: Otuzlu Yaşlarında Cerrah, Kırklı Yaşlarında

Hafız Oldu” söyleşisini bir kaç defa okumasını tavsiye edeceğim.

Bu söyleşide kul hakkı konusunda titiz olan albay baba'nın Saint-Joseph Koleji'nde okuttuğu oğlunun önce cerrah, sonra hafız olma gayretini okuyacaksınız.

Söyleşi başka bir dergide yayınlanmış olsa idi muhtemelen Dr.Salih Selman'ın tercih ettiği giyimden dolayı 28 Şubat döneminde maruz kaldığı baskılar merkeze alınırdı.

O halde soruyorsunuz Nihayet dergi niçin böyle yapmadı diye...

Siz söyleşiyi okuyun Cuma günü söyleşinin izleğinde birlikte yol alalım inşallah.

Görüşlerinizi nihayet.com adresinden paylaşabilirsiniz.
#Tanzimat modernleşmesi
#eğitim sistemi
#anne çocuk ilşkisi
#Bir Doktor Hikayesi
#Betül Şatır
#cocuk eğitimi
9 yıl önce
“Baba yaslandığın dağdır!”
ABD seçimleri ve Türkiye’ye etkisi
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…