|
Seçim, seçen, seçilen...
I-

Sadece küresel ısınmadan dolayı değil bir kaç yıldır seçim ikliminden dolayı ne bahara ne yaza girebiliyoruz.

Yalandan pozlar, kendi kifayetsizliğini partizan tutumlar eşliğinde aşmaya çalışanlar, bu vesile ile sağa sola seçim propagandası altında fotoğrafını yerleştirenler, sosyal medya aracılığı ile BBG evi şeffaflığında iç dünyalarında gezinmeye bizi mecbur eden vekil adayları/bu sabah itibari ile çoğu vekil ve bizim onlardan biri için oy veriyor oluşumuz gerçeği altında içimizin güneşi kış güneşi hükmünde...

Niçin aday olduğunu anlayamadığım kişiler çöpsüz üzüm olarak seçildi. İlk defa gerçekleşen bir şey mi? Hayır.

Fark şu: Eskiden uzak oldukları için liyakat ehli olup olmadığını bilmediğimiz kişilerin sosyal medya aracılığı ile bırakınız vekil seçmeyi markete ekmek almaya bile gönderemeyeceğimiz kişiler olduğunu ARTIK biliyoruz.

II-

Kim kime benzer sorusuna en net cevap seçim atmosferinde alınıyor galiba.

Ya da imaj ve yalan arasındaki en kestirme yolu seçim zamanlarında görüyoruz.

Ve en keskin korkuyu seçim zamanlarında yaşıyoruz.

Ya HDP barajı geçemezse korkusu ile ya HDP barajı geçerse korkusunu aynı anda yaşamanın getirdiği tedirginlik ile siyaset kültürünün şizofrenleşmesine hiç bu kadar yakından tanık olmamıştık...

III-

Seçim zamanlarında insanların yalan ve yavan tavırlarını görünce gerçekten hizmet aşkı ile tutuşan inşaların bütün bu yalanlara takılmadan geçip gitmesinin ne zor olduğunu insan düşünmeden edemiyor.

Kafası ve kalbi her daim karanlıkta kalmış/ kalacak olan “aydınlar”ın makas değiştirmesini, kendi çaplarında yanlış ata oynama tedirginliklerini en net seçim atmosferinde görüyoruz.

2015 Haziran seçimlerinde bir daha GÖRDÜK. Görülen kendini en açık şekilde aşikar eyledi ,ne ki bazıları ne gördüğünün farkına yine varamadı.

IV-

Maltepeli bir seçmen olarak birbirinden tuhaf sahnelere tanıklığım oldu.

Adnan Kahveci bulvarında o küçücük alanda MHP ve CHP yan yana saf tuttu.

Saadet Partisi ve Birlik Partisi son üç gün caddelerimize en oynak müzik havalarını “hediye” etti.

Ve Berat gecesinin ertesi sabah mini etekli bir kadının gayet kibar bir halkla ilişkiler tebessümü eşliğinde mahallede tebriklerine tanık oldum. Kadının boynunda AK parti kimliğinin olduğunu çok sonra fark ettim.

Sahne şöyle yaşandı:

Karşıdan minik bir öğrenci ile gelen kadın beni durdurarak “iyi tatiller” dedi.

Kadının bana niye iyi tatiller dediğini anlama isteği içinde şaşkınlıkla donup kaldım.

“Hayır beni tanımıyorsunuz” diye cevaplandırdı duruşumu kadın.

“Öyle mi ben de sizi nereden tanıdığımı hatırlamak istiyordum dedim şaşkınlıkla.

Görevini başarı ile eda etmiş bir kişi olarak arkamdaki kadına “iyi kandiller “ dedi aynı kadın.

O anda kadının bana biraz önce “ iyi tatiller” değil “iyi kandiller” demiş olduğunu idrak ettim.

Yol boyunca düşündüm iyi kandilleri nasıl oldu da iyi tatiller diye anladığımı...

Hayır Freud'u yardıma çağırmadım. Ama yine de bilinç altımı gözden geçirmekten geri durmadım.

Mini elbise mi kandil tebrikini anlamamı engellemişti?

Tebrikteki “iyi” sıfatı mı peşine kandili değil de “tatil” getirmişti?

Kadının yüzündeki pazarlamacı ifadesi mi kandilleşme cümlesini idrak etmemi engellemişti?

Hiçbirisi belki.

Tek sorumlusu benim yaralı ve yorgun bilincim belki.

Allah şahidim, dün seçim sabahına gözyaşları ile eşlik ettim.

Ve içim hiç susmadı.

Sonuçlar hayırlı olsun.

Ama hayırlı olması için önce bizim hayırlı olmamız gerekiyor.

Birbirimizi hayra davet edelim, sabra davet edelim, şükre davet edelim, vazifeye davet edelim.

Her birimiz Allah indinde “seçilen” olmaya adayız, bunu hiç unutmayalım.
#küresel ısınma
#AK parti
#MHP
9 yıl önce
Seçim, seçen, seçilen...
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…