|
Batının Hakan Fidanları

Hakan Fidan, MİT’ten ayrılırken, ”Yorgunum” demişti ama işinin başına fırtına gibi döndü.

Ayağının tozuyla çözüm süreciyle ilgili toplantıya katıldı.

Fidan’la ilgili süreç iyi yönetilmedi ama neyse sorun krize dönüşmeden çözüldü.

7 Şubat olayında olduğu gibi şimdi Fidan’ın bu süreçten güçlenerek çıkması gerekiyor. Fidan’ın, ”Yoruldum” dediği olay da aslında bu. Atılması gereken adımlar devletin işleyişi nedeniyle geciktiği için yorgunluk ve yılgınlığa neden oluyor. Örnek mi istersiniz? Jandarma’yla ilgili düzenleme daha önce gerçekleşse belki Adana’daki MİT tırları olayı yaşanmayacaktı.

Hakan Fidan konusunda muhalefetin bir bardakta kopardığı fırtınaya gelince, klasik muhalefet halleri.

Fidan benzeri olay iddia edildiği gibi ilk değil. Adı Hakan soyadı Fidan olması açısından ilk ama MİT açısından değil. Şükrü Ali Agel hem ordu mensubu, hem üç dönem CHP milletvekili, hem Milli Emniyet Hizmetleri Reisiydi.

Başka örnekler de var. Ordudan ayrılmış, tekrar orduya geri dönmüş. TSK’da MİT Müsteşarının rütbe karşılığı Korgeneral. Öyle ki Hakan Fidan’ın MİT müsteşarlığı gündeme gelince dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, ”Bu arkadaş bizde Astsubay olarak görev yapmış. Oysa orduda MİT Müsteşarlığının rütbe karşılığı Korgeneraldir” diye atamasına itiraz etmişti. Hakan Fidan mecburi hizmetini tamamladıktan sonra ordudan ayrılmış ABD’de doktora yapmış. TİKA başkanlığı ve Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı, MİT Müsteşar yardımcılığı gibi görevlerde bulunduktan sonra MİT Müsteşarı olarak atanmıştı. Astsubaysın, Astsubay kal... Ayrıca doktora tezi istihbaratın iç ve dış istihbarat olarak yapılandırılması üzerine kuruluydu. Hakan Fidan, Türkiye’nin en başarılı istihbaratçılarından biri oldu. Çözüm süreciyle tarihe geçti.

Hakan Fidan benzeri örnekler Batı ülkelerinde daha fazla. Hatta Devlet Başkanı ve bakan seviyesinde. Milletvekili düzeyinde bile değil deyim de gerisini siz anlayın.

İlk örnek ABD’den. Biz Baba Bush’u 1.Körfez savaşı sırasında tanıdık. Bizim tonton Cumhurbaşkanımız Özal’ın yakın dostuydu. Bizi Irak cehennemine sokmaya hevesli olan Baba Bush, ABD devlet başkanı olmadan önce CİA Başkanıydı. Ne var bunda canım demeyin. Bush, 1959 yılında Houston’dan girmişti Cumhuriyetçi Parti’ye. 1969’da Cumhuriyet Parti’den Temsilciler Meclisi’ne girdi. Başkan Nixon tarafından Cumhuriyetçi Parti Ulusal komitesinin başına getirildiğinde yıl 1973’tü. Siyasete verdiği zorunlu arada 1976-77 yılları arasında CIA başkanlığı yaptı. 1980’de ise Başkan Reagan’ın yardımcılığını ve senato Başkanlığını üstlendi. Sonrası malum. Ortadoğu’yu cehenneme çeviren Körfez Savaşı’nın düğmesine bastı.

CIA’yı 2009-2011 yılları arasında yöneten Leon Panetta’nın 1976 yılında katıldığı Cumhuriyetçi Parti’den aktif siyaset yaptığını belirterek ABD bahsini kapatmak istiyorum.

Çünkü demokrasinin beşiği olan Avrupa ülkelerinden vereceğim örnekler var.

İlk sırada Almanya var. Almanların ünlü Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel’den söz ediyorum. Soğuk savaş döneminde 1974-79 arasında Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunmuş bir isim Kinkel. Bakanlıktan ayrılıp 79-81 arasında Alman İstihbarat teşkilatının Başkanlığını üstleniyor. Daha sonra yine aktif siyasete dönüyor, siyasi yaşamını Hür Demokrat Parti’de devam ettiriyor.

İsviçre’de 2009 yılında Federal İstihbarat Servisi’nin başına geçen Dr.Markus Seıler ise daha sonra Özgür Demokrat Parti’den belediye başkan adaylığı için karar almıştı ama bahtsız bedevi gibi seçim yapılmadı.

Aman efendim Rusların ünlü istihbaratçılarından Prımakov’dan söz etmesem olmaz.

KGB’de görev yaparken soğuk savaşın sembollerinden Pravda’nın muhabiri kimliğiyle Ortadoğu ve ABD’de görev yaptı. Soğuk savaş döneminde sağcılar, Cumhuriyet Gazetesi için,”Yerli Pravda” derlerdi. Gerçi şimdi paralel yapının arka bahçesi olsa da önemli bir yayın organıydı. Primakov, önce Dışişleri Bakanlığı sonra 1988-89 yılları arasında başbakanlık yaptı. Sonra KGB’ye geri döndü ve Başkan yardımcısı oldu.

Bu konuda en zengin örnek Romanya’da.

Tam 4 politikacı daha sonra istihbarat kurumlarında görev almış.

Costin Georgescu-liberal Parti milletvekili. 1997’de milletvekilliğinden istifa edip, aynı yıl istihbarat servisinin başına geçiyor ve 2000 yılına kadar bu görevi sürdürüyor.

George Cristian Maior- 1999 yılında Sosyalist Parti’den milletvekili seçiliyor. Ama bu onun 2006-2015 tarihleri arasında Romanya İstihbarat Servisi başkanlığı görevini üstlenmesine engel olmuyor.

Radu Timofte-Sosyal Demokrat Parti üyesi olan ve 1990-2001 arasında Romanya Senatosu’nda yer alan Timofte,2001-2006 yılları arasında ise Romanya İç İstihbarat Servisi başkanlığını üstleniyor.

Mihai Razvan Ungureanu ise 2004-2007 yılları arasında Dışişleri bakanlığı yaptıktan sonra 2007’de Dış İstihbarat Servisi müdürü olarak atanıyor.

Romanya İstihbaratında bakan değişimi gibi bir politikacı gelmiş, diğeri gitmiş.

Komşumuz Gürcistan’da ise 1990’larda Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenen Gela Bezhuashvılı sırasıyla Savunma Bakanı, Ulusal Güvenlik Konseyi Bakanı ve tekrar Dışişleri Bakanlığı yaptıktan sonra boş kalan zamanında 2008-2013 yılları arasında İstihbarat Servisi Başkanlığı’nı üstlenmişti.

Arjantin’de ise Carlos Ernesto Sorıa, 1999’da Buenos Aires Eyaleti Adalet ve Güvenlik Bakanlığı yaptıktan sonra 2002 yılında İstihbarat başkanlığı görevini üstlenmişti.

Tabi bizim batıcıları ikna etmek için İsrail’den bir örnek olmazsa olmaz.

Beyrut kasabı Likud Partisi lideri Ariel Şaron’un 2001 seçim kampanyasında siyasi danışmanlığını yaptıktan sonra 2002 yılında MOSSAD’ın başına atan kişi ise Meir Dagan’dı.

Şimdi oldu mu?

#Hakan Fidan
#MİT
#Şükrü Ali Agel
9 yıl önce
Batının Hakan Fidanları
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset