|
Bir elde silah bir elde siyaset
Bugünlerde Öcalan'ın çağrısı üzerine PKK'nın silah bırakmak üzere toplanacak olan kongresini tartışıyor olacaktık.

İki gün sonra yani 15 Nisan'da silah bırakma kararı alınacaktı.

Ondan sonra sıra İzleme Komitesi'ne gelecekti.

Barışı solumayı umduğumuz bir sırada Diyadin'den çatışma haberi geldi.

Oysa bizim gündemimizde PKK'nın sınır dışına çekilmesi olmalıydı.

Silah bırakan PKK'nın Türkiye'ye dönüşünü tartışmalıydık.

Nevruz'dan önce gittiğim bölgede, insanların gözünde barışa olan özleme görmüştüm.

Ama gözlerdeki barışa olan tutku, gönüllerdeki istek demek ki yeterli olmuyormuş.

Cumartesi günü Ankara'dan, Diyadin'deki çatışmayı izlemeye çalıştım.

İlgililerle konuştum.

13 saat boyunca, “inşallah şehit haberi gelmez” diye dua ettim.

Çünkü bir uzman çavuşumuz vurulmuştu ve çatışmanın yoğunluğundan dolayı helikopter inip, yaralımızı alamıyordu.

Ciddi bir kan kaybı söz konusuydu.

Yaralı askerimize orada müdahale edildi ama 11 saat boyunca helikopterin kendisini almasını bekledi.

Çünkü bölgede çok yoğun bir çatışma sürüyordu.

Belli ki oraya bir cephanelikle gelmiş ya da cephanelik kurmuşlar.

Ateşin yoğunluğundan helikopter inip yaralıyı alamadı.

Ne zaman ki çatışmaların yoğunluğu azaldı.

Çatışmanın bitmesi için olağanüstü çaba gösteren, bu uğurda can veren Ağrı halkı bölgeye girdi.

O sırada helikopter inip yaralımızı aldı.

Ama sadece yaralı askerimiz değil, yaralı PKK'lı da hastaneye taşındı.

Hem de yanındaki kız kardeşiyle birlikte.

Yaralı askerlerimiz hastanede ölüm kalım savaşı verirken, paralelci bir akademisyen, keşke PKK 50-100 kişiyi şehit etse de HDP barajı aşmasa diye dua eden var mı diye twit attı.

Paralelci olabilirsin.

Erdoğan'a düşman olabilirsin.

Ne olursan ol ama önce insan ol.

Mehmetçiğimiz ölümle hayat arasındaki ince çizgide gidip gelirken bu yazılır mı?

Vicdanınız sükut mu etti sizin?

Çatışma sürerken HDP yöneticilerinden, PKK'lıların festivale katılmak için geldikleri yönünde açıklamalar yapıldı.

Silahları kuşanıp festivale gelindiği nerede görülmüş.

11 saat boyunca çatışmanın yoğunluğundan helikopter inemedi bölgeye. 10 bin mermi yakmak için mi festivale geldiler.

Birileri onlara artık bunun bir silah festivali değil, barış festivali olduğunu anlatsın.

Birbirimizi kandırmanın bir anlamı yok.

Toplanan halka, silahı gösterip gözdağı vereceklerdi.

HDP'nin barajı aşması için oylarınızı Selahattin Demirtaş'a oy verin diyeceklerdi.

Peki ya vermezlerse?

Silah orada duruyordu.

PKK'nın yaptıkları, yapacaklarının teminatıydı.

Bu nasıl bir çelişki böyle?

Onlar silah gösterip oy istedikçe ülkenin batısında ilk kez HDP'ye oy verecek olanlar vermez.

Kandil'in şunu kafasına sokması lazım.

HDP'nin barajı aşması için Doğu'daki Kürtlerden ziyade, batıdaki Türklerden oy almaya ihtiyacı var.

Şu anda silah HDP'nin en büyük düşmanı.

Çatışmalar, yaralılar, operasyon.

Bize HDP'nin Türkiyelileşmesini değil, PKK'nın terörünü hatırlatıyor.

HDP'ye oy vermeleri için Diyadinlilere silahı gösterenler, asıl hedefin HDP olduğunu görmeliler.

Çünkü uzun namlulu silahları takıp, milleti dağlara toplayıp, HDP Meclis'e demekle bu iş olmaz.

HDP Meclis'e şarkıları söylemek yetmez.

HDP Meclis'e gidemezse, tam da bu yüzden gidemez.

Biz dağdaki silahı siyasete çevirmek için çözüm sürecini destekliyoruz.

Siyaseti namlunun ucuna sürmek için değil

HDP'nin şarkı bestelemeden önce bu işi çözmesi lazım.

PKK bir karar vermek zorunda.

Cemil Bayık bir gerçeği görmek zorunda.

HDP barajı aşmalı diye Kandil'den beyanat vermek yetmiyor.

“Türkiye'ye karşı savaşmak istemiyoruz” dedikten sonra Diyadin'e silahlı birlikleri sürerek de bu işler olmuyor.

Öcalan'dan yeni bir çağrı beklemeden, PKK kongresini toplamalı ve Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma kararı almalı.

Almanya'dan özer dileme cesaretini gösteren Cemil Bayık, 30 yıldır savaş halinde olduğu Türkiye'den özür dilemeli.

İşte o zaman siyaset konusunda samimi oldukları ortaya çıkar.

Tam da o zaman HDP'nin baraj sorunu kalmaz.

Seçime giderken silahla tehdit.

Sandıkta silahla tehdit.

HDP barajı aşamazsa yine silahla tehdit.

Selahattin Demirtaş şunu görmeli.

PKK nerede silah doğrultursa doğrultsun, bu silah ona doğrultulmuş demektir.

Türkiyelileşme adına Türk milletinden oy isteyen Demirtaş'ın bu saatten sonra PKK'nın bu tür eylemlerine karşı çok net bir tavır koyması gerekiyor.

Çünkü bu silah onun başarısını engelleyecek.

Genelkurmay'ı suçlayarak bu işten sıyrılamaz.

Festival alanına silahlı unsurları getirmenizi size Genelkurmay mı söyledi?

Genelkurmay mı askerin üzerine ateş açmalarını istedi?

PKK ve birleşenleri artık bir karar vermeli.

Çünkü siyaset görünümlü silahlı mücadele ya da silah görünümlü siyasi mücadele olmuyor.

Uzun lafın kısası.

Bir elde silah, bir elde siyaset olmuyor.

Bir yapının hem partisi hem terörü örgütü bir arada yürümüyor.

Türkiye'nin geldiği nokta artık bunu kaldırmıyor.

Artık bir karar zamanı.
#HDP
#PKK
#silah bırakma
#çözüm süreci
#seçim 2015
9 years ago
default-profile-img
Bir elde silah bir elde siyaset
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..