|
Haşim Bey AK Parti’ye mi çalışıyor

7 Haziran 2011 seçimlerinden önceydi.

Üç gazeteci İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy ile bir araya gelmiştik.

Mustafa Kartoğlu, Muharrem Sarıkaya ve ben.

İsrail büyükelçisi seçim tahminlerimizle birlikte iki soru sormuştu.

1- AK Parti’nin tek başına iktidar olacağı anlaşılıyor. Ama Anayasa'yı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşacak mı?

2- Ahmet Davutoğlu seçimden sonraki süreçte siyaseten etkili olacak mı?

Üçümüz de kendi cephelerimizden değerlendirmeler yaptık. Seçim sonuçları ve yaşanan sürece baktığımda, isabetli değerlendirmelerde bulunduğumuzu gördüm.

İsrailliler de kendi açılarından değerlendirmeler yapmışlardı. Orada gördüm ki, AK Parti’nin tek başına iktidar olacağından şüpheleri yoktu. Ama asıl dert Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa ulaşıp ulaşmayacağıydı.

2011 seçimlerinde YSK bir “seçim mühendisliği” yaptı. Yasası daha önceden çıkarılmasına rağmen yurtdışındaki vatandaşlarımızın oy kullanmasını engelledi. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi nedeniyle AK Parti çok daha yüksek oy almasına rağmen, daha az milletvekili çıkardı. Bir analizine göre sistem, AK Parti’ye 32 milletvekilliği kaybettirdi, Büyükşehirlerden 15-17 arasında daha fazla milletvekili kazanmasını sağladı.

Sonuç ne oldu? AK Parti yüzde 50 oy almasına rağmen Anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşamadı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın seçimlere giderken, baraj tartışmasını açmasının altında yatan neden de bu.

2015 seçimleri birkaç açıdan önemli.

1- AK Parti ilk kez partinin başında Erdoğan olmadan seçimlere gidecek.

2- 2015 seçimleri Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun siyaseten rüştünü ispat edeceği seçimler olacak.

3- AK Parti, 2015 seçimlerinden Anayasa'yı değiştirecek bir çoğunlukla çıkarsa, “Başkanlık” ya da ”Yarı Başkanlık” sistemi gündeme gelecek.

AK Parti yüzde 50’yi korusa ya da birkaç puan üstüne çıksa da Anayasa'yı değiştirecek bir çoğunlukla iktidara gelmemesi lazım. Onun için yine Kürtlerin sırtından ve şimdiye kadar siyaset mühendisi konusunda uzman olan Anayasa Mahkemesi üzerinden bir proje yürütülüyor.

Anayasa'nın 148 ve 149’ncu maddeleri ile Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrasına göre bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi’nin yüzde 10 barajını iptal etme yetkisi yoktur.

Daha önceki örneklerde olduğu gibi sadece, ”Konu yönünden yetkisizlik” kararı verebilir.

Süleyman Erte isimli vatandaşımızın Büyükşehir Kanunu kapsamında beldesinin köye dönüşecek olması nedeniyle yaptığı başvuru üzerine 16 Nisan 2013 tarihinde, ”Başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin ‘konu yönünden yetkisizlik’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna” karar vermişti.

Oy birliği ile alınan kararın altında Anayasa Mahkemesi üyeleri Alparslan Altan, Osman Ali Feyyaz Paksüt, Engin Yıldırım ve Cemal Mümtaz Akıncı‘nın imzaları yer alıyordu.

OYAK’la ilgili olarak Balıkesir’den bir astsubayın yaptığı başvuru hakkında ise Serdar Özgüldür ve Engin Yıldırım’dan oluşan komisyon, 30 Eylül 2013 tarihinde, ”Başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin ‘konu bakımından yetkisizlik’ kararı vermişti.

Yüzde 10 barajıyla ilgili alınması gereken karar da bu. Ancak Anayasa Mahkemesi’nden gelen hava kazın ayağının hiç de öyle olmadığını gösteriyor.

Şimdiye kadar parti kapatmalar, siyaset yasakları ve 367 kararında olduğu gibi sicili bozuk olan Anayasa Mahkemesi yeni bir siyaset mühendisliğine soyunuyor.

Daha açık bir deyimle Haşim Kılıç, ”Gömlek değiştirmekle” suçladığı Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa'yı değiştirecek bir güce ulaşıp Başkanlık ya da Yarı Başkanlık sistemini zorlamaması için önünü kesmeye çalışıyor.

Çünkü Haşim Bey, şimdiye kadar yönetimde istikrarı savunmuş bir mahkeme başkanı.

Bülent Ecevit ve Mümtaz Soysal’ın başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi 18.11.1995 tarihli kararında “Bölge Barajını” ve “100 Türkiye Milletvekili” düzenlemesini iptal ediyor.

Haşim Kılıç yönetimde istikrar adına iptal kararına karşı çıkıyor.

Yüzde 10 seçim barajını yönetimde istikrar adına savunan Haşim Kılıç, hatta bunun yeterli bulmuyor. Bölge barajının korunmasını istiyor. Barajın her türlüsünü savunuyor. Neredeyse bölge barajı da yetmez en çok oyu alan parti ne kadar milletvekili çıkardığına bakılmaksızın tek başına iktidar olsun demeye getiriyor. Yani bu kadar istikrar yanlısı. Bölge barajını büyük partilere verilen, ”prim sistemi” olarak görüyor. Bölge barajının kaldırılmasını ise “İstikrarı yok eder” diye eleştiriyor. “Getirilen prim sistemi ile istikrar unsuru gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır” diye bölge barajını savunuyor.

Zaten karşı oy yazısını da, ”Yasa koyucunun istikrar unsuru yönünden takdir ettiği seçim bölgesi barajlarının Anayasa’ya aykırı olmadığı düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmadım” diye bitiriyor.

Bölge barajları nedeniyle Bülent Ecevit’in başında olduğu DSP, 1991’de yüzde 10 barajını aşmasına rağmen ancak 7 milletvekili çıkarabilmişti. Demirel’in DYP’si 37 bin oyla bir milletvekili çıkarırken Ecevit’in partisi ancak 327 bin oyla bir milletvekili çıkarabilmişti. Haşim Kılıç da bunun iptal edilmesine karşı çıkmıştı.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 1 Aralık 1995 tarihli karara Sacit Adalı ile birlikte yazdıkları karşı oy yazısında ise Haşim Kılıç, 2 ya da üç milletvekili çıkaran yerlerdeki barajın yüzde 25’ten, yüzde 10’a indirilmesine karşı çıkıyor. Bildiğiniz yüksek yüksek barajlar inşa edilmeli havasında. Öyle ki, bağımsız adaylar için yüzde 10 barajının olmamasını sert bir dille eleştiriyor.

Şimdi aynı Haşim Kılıç, tüm barajları kaldırın ben geliyorum diyor.

Böylece şimdiye kadar parti kapatmalara ve 367 kararına karşı çıkarak milletin kalbinde yer edinen Haşim Kılıç, finalini yeni bir 367 kararı ile yapmaya kalkışıyor.

Bir yandan da düşünmüyor değilim. Haşim Bey yoksa giderayak AK Parti’ye bir kıyak mı yapmaya çalışıyor.

Eğer Anayasa Mahkemesi Haşim Kılıç’ın dediği şekilde bir karar alırsa, 2015 seçimlerinin sloganı da belli olmuş demektir.

Biliyorsunuz 367 benzeri kararlar karşısında milletimiz sandıkta gereken dersi verdi.

Sakın Haşim Bey böyle bir şey yapıyor olmasın...

#Gabby Levy
#Haşim Kılıç
#Anayasa
9 yıl önce
Haşim Bey AK Parti’ye mi çalışıyor
MEB’in 2022 Yılı Faaliyet Raporu’nda öğretmenlerle ilgili neler yer alıyor?
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak