|
Söz Meclis’ten dışarı

Asıl güvenlik paketini Meclis için çıkarmak gerekiyor.

Çünkü Meclis, def gibi gerilmiş.

Öyle ki Özgecan için yapılan oturumda dahi tartışma çıktı.

İç güvenlik paketine gelince,

Muhalefet, ”Ölümüne engelleyeceğiz” diyor.

İktidar, çıkaracağız diye bastırıyor.

Böyle olunca en ufak bir çıtırtı kavga nedeni oluyor.

Her an koltuklar havalanıp, tokmak birisinin başına inebiliyor.

Bir gece önceki, ”Meydan Muharebesi”nden sonra dün kulisleri dolaştım.

İktidar kulisinde oturdum, muhalefet kulisine girdim.

Milletvekilleriyle sohbet ettim.

Herkes gerginlikten şikayetçi. Milletvekilleri yaşananlardan dolayı üzgün.

Ama bir anda hava değişiyor, bakıyorsunuz ki, milletvekilleri birbirlerine yumruk sallamakla meşgul.

Kulislerin sakin olduğu bir saatte gitmiştim. Öyle ki, bu Meclis’te mi kavga çıktı diyecek bir hava vardı.

Ama salon biranda karıştı.

Milletvekilleri ok gibi yerinden fırladı.

Tekmeler, yumruklar havada uçuşmaya başladı.

Tayland Meclisine benzer görüntüler yaşandı.

Bu iyi bir tablo değil.

Çünkü Meclis’teki gerginlik kısa bir süre sonra sokaklara sirayet ediyor.

Hadi şimdiye kadar özgürlükler üzerinden, yeni Anayasa çalışmalarında iktidar ile muhalefet bir araya gelemedi, güvenlik paketi üzerinden kamplaşmamızın anlamı var mı?

Meclis’te aynı koridoru paylaşan, birbirlerine ancak birkaç metre uzaklıkta olan iktidar ile muhalefet temsilcilerinin bir araya gelmesinde yarar var.

Açık söyleyeyim, polise ve mülki amirlere verilen gözaltı yetkisini problemli buluyorum. İngiltere, Almanya ve Fransa’da polisin benzer yetkilere sahip olmasına rağmen. Kavga ettiği eşinin ağzına silahın namlusunu sokan polisin, bu yetkiyi nasıl kullanacağı konusunda endişelerim var. Güvenlik paketi Meclise ilk geldiğinde benzer düzenlemeler, komisyonda iktidar ve muhalefetin işbirliği içinde ayıklandı.

Ama bu paketin içinde yer alan, Jandarma’yla ilgili düzenleme başlı başına bir reform.

Jandarmayla ilgili bir anekdotu paylaşmak istiyorum.

Bir gün bakanla görüşmek üzere makamına gitmiştim. O dönem tecrübeli basın danışmanı Jandarma Genel komutanlığı ile bakanlık arasındaki koridoru göstererek, ”Bu koridor iki kez kullanılır. Yeni bakan göreve başlayınca Jandarma Genel komutanı bu koridordan geçerek hayırlı olsun ziyaretine gelir. Bir de bakan veda edeceği zaman bu koridordan geçerek komutanı ziyaret eder”

İçişleri Bakanı’nın başkanlığındaki toplantılara, Jandarma Genel komutan değil, Kurmay Başkanları katılırdı. Jandarma Genel Komutanı MGK’da bakanından daha önde otururdu.

Askeri vesayetin geriletilmesi açısından Jandarma’nın sicil, tayin ve terfi bakımından da İçişleri Bakanlığı’na bağlanması önemli.

Ayrıca Polis Koleji ve Polis Akademisinin kapatılması, kadrosuzluk nedeniyle emeklilik paralel yapıyla mücadele kapsamında yerinde bir karar.

Bağlı olduğu başbakan hakkında,”Dönemin Başbakanı” diye fezlekeler hazırlayıp, darbe girişiminde bulunan,”Paralel polis”le mücadele edebilmek için bu tür önlemler gerekli.

Uyuşturucu ile mücadelenin arkasına saklanacak değilim. Ama Paris’in ortasında yüzünüzü kapatarak eylem yapamazsınız. Aynen Londra’da Molotof atmanıza izin verilmeyeceği gibi.

Güvenlik paketinin hangi maddesinde düşünce, inanç ve teşebbüs hürriyetine yönelik hangi kısıtlamalar varsa o ön plana çıkarılsa yararlı olacak. Polisin gözaltı ve arama kararına ilişkin eleştiriler bu cepheden geldiği taktirde karşılık bulacağını düşünüyorum. Ancak maskenin, molotofun, sapanın, demir bilyenin savunulacak neresi var?

Serap kızımızı belediye otobüsünün içinde molotofla yakıp, hayatına son verenlerin arkasında durmak kime yarar sağlar?

Cizre’de yüzü maskeyle kapalı PKK’lıları göstererek, ”Cizre’de devlet yok” diye yeri göğü inleten MHP, PKK’lının yüzündeki maskeyi hangi akla göre savunuyor?

Bunları eylemler sırasında örgütler kullanıyor.

Molotofu PKK kullanıyor. DHKP-C kullanıyor. Bunu savunmak da MHP’ye düşüyor.

Savrulma olurda bu kadar olmaz. Sen PKK ile görüşülüyor diye silahı sonlandıracak çözüm sürecine dahi karşı çık, ama PKK’lı militanların kullandığı molotofun arkasında dur.

Muhalefet Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında, ”Çatı” ittifakı oluşturmuştu. Yeni ittifakın adı ise “Molotof çatısı”

MHP’liler ve PKK’lılar üzülecek ama Öcalan dahi bu tür eylemleri tasvip etmiyor. ”Yüzü maskeli, hendek açıp, molotof atan eylem türü eylemler hakkında,”Benim savaş yöntemim değil” dediği biliniyor.

Meclis’te bulunduğum sırada çözüm süreciyle ilgili nabız yoklama imkanım da oldu.

“Henüz bir ilerleme yok” yanıtını aldım. HDP heyeti ile hükümet arasında resmi bir temas gerçekleşmedi.

Ayrıca AK Parti ve HDP’li milletvekillerinin Meclis’teki kavgası çözüm sürecine olumlu katkı yapmıyor bilakis yüz yüze bakmayı zorlaştırıyor.

HDP’nin akil isimlerinden Pervin Buldan’ı izledim. Zehir zemberek bir dille konuştu. AK Partililer de aynı şekilde karşılık verdi. Hadi MHP ve CHP sözcülerinin kullandığı, ”Çirkin”dili bir yana bırakıyorum ama bu iki parti güya çözüm sürecini yönetiyorlar.

Birbirine saldırarak çözüm olur mu?

Zaten sürecin en büyük talihsizliği, ”Çözüm dili”nin oluşturulamaması oldu. Savaş dilinin tercih edilmesi ise diyalog zeminine zarar veriyor.

Oysa bu iki parti çözüm süreci gibi tarihi bir projeyi yürütüyor.

Silahların susması başarılabilirse, Kürt sorunun çözümü ve Türkiye’nin demokratik standartlarının yükseltilmesi için yine iki partinin işbirliğine ihtiyaç var.

Ama bu savaş tamtamları çalarak olmayacak.

Meclis’te bir yasanının çıkmasını engellemek için muhalefet, Meclis İç Tüzüğü’nden kaynaklanan imkanları kullanabilir. Özal döneminde SHP’nin en büyük muhalefeti,”Polis vazife ve selahiyatları” kanununa karşı verilmişti.

Ama birçok kritik yasada partiler arasında uzlaşma zeminlerinin arandığına, önergelerle değişikliklerin yapıldığına da tanık olduk.

Ama işin içine şiddet girince, tekmeli, yumruklu görüntüler Meclis’in mehabetine yakışmıyor.

Hani “Söz meclis’ten dışarı” derler ya öyle.

#Meclis
#Özgecan
#Milletvekilleri
#kavga
9 yıl önce
Söz Meclis’ten dışarı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti