|
Çanakkale ve tehcir
19. Yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu parçalanma sürecine girdi ve aynı yüzyılın sonlarında “Avrupa'nın hasta adamı” olarak ilan edildi. 1820'ler ve 1830'lardaki Yunan ve Sırp bağımsızlığını 1877'deki Bulgar bağımsızlığı izledi. 1908'de İngiltere ve Rusya arasında Osmanlı topraklarının paylaşılmasını içeren bir gizli anlaşmanın yapıldığı haberi parçalanma korkusunu derinleştirdi ve “İkinci Meşrutiyet” bu atmosferde ilan edildi.

İtalyanlar 1911'de Trablusgarp'a asker çıkardılar ve ardından 12 Adalar'ı işgal ettiler. Sırplar, Bulgarlar, Yunanlılar İtalyan işgalini fırsat bilerek Osmanlı'ya savaş açtılar. Eski Osmanlı başkenti Edirne bile düşman eline geçti. Doğudan ve batıdan mengeneye alınan Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezi toprakları Anadolu ve Trakya da tehdit algılaması en üst seviyelere çıktı. Yüzbinlerce insanın yurtlarından koparıldığı “Balkan Bozgunu” bilinmeden ne “Çanakkale ruhu” anlaşılabilir, ne de “Ermeni tehciri” anlaşılabilir.

1821 ile 1914 yılları arasında milyonlarca Müslüman Avrupa'dan atıldı. Yüzbinlercesi öldürüldü ya da açlık ve hastalıktan öldü. 1877 ile 1887 arasında Bulgaristandaki Müslüman nüfusun yüzde 34'ü kaçarak canını kurtardı, yüzde 17'si ise öldürüldü. Balkan Savaşlarında Yunan, Sırp ve Bulgarların ele geçirdiği topraklarda Müslümanların yüzde 62'si yok oldu. Bu sayının yüzde 27'si öldürüldü, yüzde 35'i ise muhacir konumuna düştü. Carneige Vakfı'nın 1914'teki bir raporuna göre Avrupada daha önce eşi benzeri görülmemiş tüyler ürpertici bir cinai etnik temizlik yapılmıştı. Wiscont Bryce'nin hazırladığı bir rapora göre ise “Müslüman Avrupa”dan kaçan muhacirlerin çoğu eğitimliydi ve eskiden mülk sahibiydi ama şimdi yoksulluk içinde yaşıyorlardı, evleri yoktu ve açlık çekiyorlardı.

1914'e gelindiğinde Osmanlı toprakları çok etnisiteli olma niteliğini yitirmiş haldeydi. 1820'de Müslümanların oranı yüzde 60 iken, 1914'de yüzde 80'in üzerindeydi. Güven içinde yaşanabilecek tek bölge olarak elde Anadolu ve Trakya kaldı. Ermeni milliyetçileri ise Rus, İngiliz ve Fransızlara bel bağlamışlardı. Savaşın başlarında Doğu cephesinin Rus ordularının baskısı altında çökmesinde Ermeni çeteleri büyük rol oynadı. 200 bin Rus Ermenisi Rus ordularına katılmıştı. Bunlara on binin üzerinde Osmanlı Ermenisi iştirak etti.

Doğu cephesindeki stratejik bölgelerde ve ana ordu ikmal hatlarında Ermeni çetelerin faaliyetleri savaşın seyrini etkileyecek nitelikteydi. Çanakkale harbi Anadolu'ya yönelik tehdidin boyutlarını kat be kat artırdı. 24 Nisan 1915, Ermeni tehcirinin başlangıcıydı ama aynı zamanda İngilizlerin Çanakkale'de kara harekatını başlattıkları tarihti. Tehdidin boyutları arttıkça tehcirin de sınırları genişledi. Tehcir kararı, Ermeni milliyetçilerinin savaştaki rollerinin kesinleşmesi üzerine alındı. Askeri bakımdan stratejik değer taşımayan bölgelerde ise tehcir olmadı. Katolik ve Protestan Ermeniler de tehcir kapsamı dışındaydılar.

Anadolu'nun kaybedilmesi Osmanlı Devleti'nin sonu demekti. Bu yüzden Çanakkale bir varoluş ve yokoluş savaşıydı. Çanakkale kaybedilseydi Doğu ve Güney bölgelerinde yaşaşan Müslümanların başlarına neyin geleceği belliydi. Ermeni çeteleri bunun işaretini fazlasıyla verdiler. Savaş şiddetlendikçe tehcir konusunda dizginler elden çıktı. Her iki tarafta da büyük insanî dramlar yaşandı. Emperyalist devletler alacaklarını aldılar ve Osmanlı tasfiye edildi. Galip devletlerin safında yer aldıkları halde Ermeni milliyetçileri de kaybedenler arasındaydılar. Ermenilerin ilk olarak bu gerçekle yüzleşmeleri gerekmiyor mu?
#Çanakkale ruhu
#Emperyalist devletler
#ermeniler
9 yıl önce
Çanakkale ve tehcir
‘1 gün savaşı’…
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...