|
Osmanlıca ne işe yarar?

“19. Milli Eğitim Şurası”nda, Osmanlı Türkçesi’nin zorunlu ders olarak liselerin öğretim programlarında yer almasına ilişkin bir öneri benimsenmiş. Şura’nın tavsiye kararı Milli eğitim Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu’nda kabul görmesi halinde yürürlüğe girebiliyor. Şura’nın Osmanlıca kararı özellikle ‘sol kemalist’ çevreler tarafından tepkiyle karşılanıyor. Osmanlıca dersleri kendi ekseninde tartışılması yerine siyasi mesele haline getiriliyor. Eski polemikler canlanıyor, konu neredeyse “ilericilik-gericilik” gibi sığ bir tartışmaya kurban ediliyor. Halbuki gençlerimizin “Osmanlıca” bilmesi, herşeyden önce bir kültür meselesidir. Yüzlerce yıldır Arap harfleriyle yazılmış Türkçe metinler kültürel ve tarihsel mirasımızdır. Gençlerimizin bu miras ile bağ kuracak kadar Osmanlıca bilmesinin kime ne zararı var! Bir zamanlar devlet arşivlerindeki belgeleri okuyabilecek adam bulmak meseleydi. En kıymetli tarihi belgelerin tren vagonlarına doldurularak Bulgarlara hurda olarak satıldığı dönemleri de gördü bu millet. Maziye, tarihe böyle bakınca Osmanlıca bilmek tabii ki önemsiz addedilir.

Arap harflerini terkedip Latin alfabesine geçilmesi Tanzimat döneminden sonra gündeme gelen bir meseleydi. Konu hem Cumhuriyet öncesinde, hem de 1928’deki Harf Devrimi’nden sonra da tartışıldı. Taraftar olanlar var, olmayanlar var. Yüzlerce yıllık bir geleneğin bir kalemde silinip atılması ve mazi ile dil bağının koparılmasının belki o günlerde yönetici elitler nezdinde zorunlu bir gerekçesi olmuş olabilir ama hiç değilse “Osmanlıca dersleri” ile kültür kaybımızı telafi edebiliriz. Prof. İlber Ortaylı gençlerle “yakın tarih” konusunda hasbihal ederken “Yakın geçmişini bilmeyenin, bugünü ve geleceği görmesi zordur. Bu ülkede herkes Osmanlıca okuyup yazmalı, tarihte neler olup bittiğini asıl belgelerinden bilmeli” demiş. Maalesef, bırakın 300-500 yıl öncesini, yüz yıl önce yazılmış metinleri okuyup anlayabilmek bile Türkiye şartlarında uzman olmayı gerektiriyor. Tanzimat dönemi sonrasında, sade bir Türkçe ile yazılmış şiir, hikaye ve gazeteleri saymıyorum bile. Böyle bizim gibi, kendi kültür ve tarih kaynaklarını okuyup anlamayan acaba kaç millet var?

Lisedeyken Azeri Türkçesi’yle yazılan hikaye, makale veya kitapları okuyabilmek için “Kiril(Rus) alfabesi”ni öğrenmiştim ve bundan mutluluk duymuştum. “Sovyetler Birliği” döneminde Azeriler Rus alfabesiyle yazıp çiziyorlardı. Sovyet dönemi Azeri edebiyat ve kültür ürünleriyle ilgilenenlerin ya Kiril alfabesini öğrenmeleri yahut bu ürünlerin Latin alfabesiyle neşredilmesini beklemeleri gerekiyordu. Aynı yaşlarda Osmanlıca’yı ise hiç bilmiyordum, kimse de bize Osmanlıca nedir tanıtmamıştı. Yıllar sonra, İlahiyat Fakültesi’nde okuyan arkadaşların ders notlarından istifade etmek suretiyle, hiç olmazsa, hikaye, şiir, roman ve gazete makalesi okuyacak derecede Osmanlıca öğrenmiştim. Öyle zannedildiği kadar zor olmadığını görünce şaşırmıştım. Osmanlıca hiç bir dersin alternatifi ya da zıttı değildir. Osmanlıca dersleri seçmeli mi olmalı, zorunlu mu olmalı, bazı liselerde zorunlu, bazılarında seçmeli mi olmalı, bütün bunlar tartışılabilir. Yeter ki konuyu bağlamından koparıp kısır siyasetin ve evhamların kurbanı haline getirmeyelim. Osmanlıca’yı eski ipoteklerinden özgür kılarak, yeni kuşak gençlerimizi tarihi ve kültürel mirasımızla sağlıklı bir şekilde buluşturabilmeliyiz. Osmanlıca en azından bu işe yarar.

#Milli Eğitim Şurası
#Osmanlı Türkçesi
#Latin alfabesi
9 yıl önce
Osmanlıca ne işe yarar?
Tam bir operasyon olarak Karabük Üniversitesi yalanları
Yanlış numara!
*Türkiye ABD’yi nasıl tehdit ediyor! *Bin yıldır tehdit hep Batı’dan geldi. *Osmanlı sonrası en büyük güç bu..
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru