|
Papa Francis Trablusgarp’ı hatırlıyor mu?
Önce 400, sonra 40 Afrikalı göçmen daha Akdeniz sularında can verdi. Yaşadıkları hayat o kadar kötü olmalı ki ölüm bile korkutmuyor bu insanları. Daha binlercesi Libya kıyılarında sıralarını bekliyorlar. Ölüm ve hayat arasındaki çizginin belirsizleştiği bu yolculuğa çıkan bir teknede ise hıristiyan ve müslüman göçmenler arasında içme suyu kavgası yaşanmış. Hıristiyanlar Müslümanlara su vermemiş, kavga çıkmış, denize düşerek boğulanlar olmuş.

Türkleri 20. Yüzyıl'ın ilk soykırımcısı olarak gösteren Papa Francis'den gaz alan İtalyan gazeteleri öyle coşmuşlar ki adeta “Haçlı seferi” havasına girmişler. Sözkonusu olay İtalyan gazetelerinde “Teknede Hıristiyan katliamı”, “Cihat teknelerde”, “Sicilya geçidinde cihat: İslamcılar artık Hıristiyanları evimizde öldürüyorlar” gibi başlıklarla yer almış.

Papa Francis, 1911-1941 yılları arasında kaç bin Libyalı sivilin İtalyanlar tarafından katledildiğinden hiç söz etmiyor. Sömürgeci Batılı güçlere öykünen İtalya 1911'de Libya'yı işgal etmişti. İşgalin finansörü “Banco di Roma(Roma Bankası)” idi. Bankanın patronu Ernesto Pacelli, dönemin Papası X Pius'un da finans danışmanıydı. Pacelle'nin kuzeni ise Vatikan'ın etkili isimlerinden Giuseppe Giovanni Pacelli'ydi. Kuzen Giovani Pacelli 1939'da “XII Pius” adıyla Papa oldu. Yahudiler tarafından “Hitler'in Papası” olarak anılan, ancak birkaç yıl önce “aziz” ilan edilen XII Pius'un dedesi Marcantonio Pacelli ise Papa IX Pius'un finanstan sorumlu sekreteriydi. Vatikan'ın karmaşık finansal işlerini Pacelli ailesi üstlenmişti. Libya'da büyük çıkarları olan Roma Bankası'nın Vatikan ile finansal ilişkisi İtalyan hükümetini Trablusgarp'ı işgal etmeye zorlayan faktörlerden biriydi.

1911'den 1940'ların başlarına kadar süren İtalyan işgali Libya'nın insan kaynaklarını da, ekonomik kaynaklarını da mahvetti. Nüfusun yarısından fazlası hayatını kaybetti. Ülke nüfusunun varlığını sürdürmesi bile mucizeydi. İşgal döneminde en az 200 bin Libyalı göçe zorlandı. Yüksek ölüm oranları ise toplama kamplarının ortak özelliğiydi ve bebek ölümleri neredeyse yarı yarıya idi. Verimli sahil topraklarından tehcire zorlanan halk toplama kamplarında tutulduktan sonra etrafı dikenli tellerle çevrilen çöllerin en ücra köşelerine sürüldüler. İşgalciler halkın besin ve geçim kaynağı olan milyonlarca hayvanı telef ettiler.

Namuslu İtalyan araştırmacılar Libya'ya yönelik İtalyan sömürgeciliğini Katolik kökenli 'Misyoner' ve 'Haçlı' ruhunun beslediğini itiraf ediyorlar. İtalyan halkının tutumlarını fazlasıyla etkileyen bu ruh hali ise medya tarafından organize edilmişti. Dört İtalyan araştırmacının kaleme aldığı “Ömer Muhtar: Libya'nın İşgali ve Direniş” başlıklı kitapta yer alan bilgilere göre 1920'lerde İtalya Sömürge Bakanlığı Müsteşarlığı yapan Roberto Cantalupo, “Afrikalı tebamızın onda dokuzu Müslüman ve uzun vadeli planlarımız, fakirleştirilmiş, düşüş halinde bir İslam tasarlıyor” demiş. İşgalcilerin hedefi buydu.

XII Pius'un izini süren Papa Francis işte bu kıyımlardan hiç bahsetmiyor. Şimdi İtalyan gazeteleri savaşın, yoksulluğun ve gaddarlığın pençesinden kurtulmak isteyen Libyalı ve diğer Afrikalı göçmenlerin İtalyan sahillerine ulaşmaması için halkı “Haçlı siperleri”ne davet ediyorlar. Afrika'yı yoksullaştıran ve dikta rejimlerine mahkum edenler, daha fazla Afrikalının Batı sahillerine yığılmalarına hazır olmalılar. Papa Fransis ise 1915'e atıfta bulunurken 1911'deki Libya işgalinde Vatikan'ın oynadığı rolü hatırlayarak konuşmalı.
#Papa Francis
#Ömer Muhtar
#sözde soykırım
9 yıl önce
Papa Francis Trablusgarp’ı hatırlıyor mu?
Fars emperyalizmi ve Şiî yayılmacılığı-3
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak