|
Memur izinlerinde önemli değişiklikler olacak
Memurlara verilen yıllık izin sürelerinin hesabı ile işçilere verilen yıllık izin sürelerinin hesabının farklı olması her zaman eleştiri konusu yapılmıştır. İşte bu eleştiriyi ortadan kaldıracak mahiyetteki bir düzenleme ile izinlerle ilgili birçok konunun Ak Parti'nin Seçim Beyannamesi'nde yer alması memurları ümitlendirdi. Çünkü, beyannamede geçen ifadeler aynı zamanda memurlara verilen bir taahhüttür.

Memur izinleriyle ilgili köklü değişiklik vaadinin yer aldığı beyannamede şu ifadelere yer verildiğini görüyoruz; “Memurlarımızın sahip olduğu doğuma bağlı izin ve hakların İş Kanununa tabi çalışanlarla uyumlulaştırılmasını sağlayacak düzenlemeler yapacağız. Doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen sürelerin memuriyet kıdeminde değerlendirilmesini sağlayacağız.”

Doğum nedeniyle verilen aylıksız izin süreleri kıdeme eklenecek

Beyannameye göre, doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen sürelerin memuriyet kıdeminde değerlendirilmesi önemli bir haktır ve bu nedenle de yapılacak düzenleme son derece önemlidir. Kıdemde değerlendirme, aynı zamanda kazanılmış hak aylık derece ve kademede değerlendirme anlamına gelmektedir.

657 sayılı Kanun'daki mevcut düzenlemeye göre, doğum yapan memur ile eşi doğum yapan memura, istekleri üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilmektedir. Ancak, doğum nedeniyle verilen aylıksız izin süreleri, kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde dikkate alınmamaktadır. Yine mevcut düzenlemeye göre, bu süreler borçlanma suretiyle emekliliğe esas hizmet süresinde değerlendirilebilmektedir.

İşçilerle memurların doğuma bağlı izinleri eşitlenecek

Beyannamede yer alan; “Memurlarımızın sahip olduğu doğuma bağlı izin ve hakların İş Kanunu'na tabi çalışanlarla uyumlulaştırılması” ifadesine bakıldığında, memurlar aleyhine bir durum oluşturulacak gibi bir algı oluşmaktadır. Çünkü, memurların doğuma bağlı izin ve diğer hakları işçilerden daha iyi durumdadır. O zaman bu ifadelerden hem işçilerin hem de memurların doğuma bağlı izin ve diğer haklarının daha iyi duruma getirileceğini anlamamız gerekecektir.

Ayrıca, bu ifadelerden yıllık izinlerin kullanımındaki memurlar aleyhine olan durumların da düzeltileceği anlamını çıkarabiliriz. Çünkü, asıl sıkıntı burada yatmaktadır. Bu bağlamda, mevcut düzenlemeye göre işçilerin yıllık izin haklarının hesabında işgünü esas alınırken, memurların yıllık izin haklarının hesabında gün esas alınmamaktadır. Böyle olunca da memurların yıllık izinlerine hafta sonu tatilleri ile diğer tatiller de dahil edilmektedir. Örneğin 9 gün yıllık izin alan bir memur, esasen 7 iş günü yıllık izin kullanmaktadır. Dolayısıyla beyannameye göre, memurların yıllık izin hesabında da işgünü esasına geçileceğini anlamamız gerekmektedir.

Yedek subaylardan yapılan OYAK kesintileri iade edilecek mi?

Daha önce gündeme getirmiş olduğumuz yıllardır yedek subaylardan yapılan OYAK kesintisinin görev sonrasında iade edilmemesi maalesef yankı bulmadı. Halbuki hem zorunlu üyelik olması hem de yapılan kesintilerin iade edilmemesi sistemsel olarak yanlış bir yöntemdir ve farklı bir fonlama çeşididir.

205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu ile kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun başlıca gelirleri üyelerinden yapmış olduğu kesintilerdir. Bu çerçevede kurumun iki tür üyesi bulunmaktadır. Bunlar; 1- Daimi üyeler 2- Geçici üyelerdir.

Muvazzaflık hizmetini yapmakta olan yedek subaylar kurumun geçici üyeleridir. Daimi üyelerden bazılarına isteğe bağlı üyelik mümkünken geçici üyelere getirilen zorunluluğu anlamak mümkün değildir.

Yani daimi üyeliğin, uzman erbaşlar ile Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Kumandanlığı teşkilatında, Ordu Yardımlaşma Kurumu ve bu kurumun sermayesinin % 50'sinden fazlasına sahip olacağı veya iştirak edeceği şirketlerde çalışan bilumum maaşlı ve ücretli memur ve müstahdemler için isteğe bağlı olmasına rağmen geçici üye olan yedek subaylar için üyelik zorunludur. Bunu izah etmek mümkün değildir.

Yedek subaylık süresi sona erdiği zaman üyeliğin bitmesine rağmen yedek subaylar için üyeliğin zorunlu olmasını anlamak doğrusu mümkün değildir. Acaba amaç OYAK için geri dönüşü olmayan bir gelir kaynağı oluşturmak olabilir mi? Bu soruya evet cevabı vermek durumunda olduğumuzun bilinmesi gerekiyor.

Yedek subaylardan ne kadar kesinti yapılmaktadır?

205 sayılı Kanun'un 18'inci maddesine göre; Aylık (ek gösterge dâhil), taban aylığı ve kıdem aylığı toplam tutarına, 657 sayılı Kanun'a tâbi En Yüksek Devlet Memuru Aylığı (ek gösterge dâhil) brüt tutarının % 40'ının toplamının % 5'i tutarında yedek subaylardan OYAK kesintisi yapılmaktadır.

Bu kesintilerin karşılığında ise yedek subaylara veya ölümleri halinde mirasçılarına yapılacak yardımlar şunlardır: Yedek subaylara: (Aidat kesildiği müddetçe) 1-Maluliyet yardımı, 2- Ölüm yardımı yapılmaktadır.

Yedek subayın kuruma aidat ödediği müddet içinde ölmesi halinde, almakta olduğu son aylık tutarının 12 misli ölüm yardımı olarak ödenmektedir.

Yedek subayların ölümü veya maluliyet hali gerçekleşmezse geçici üyeliğin sona ermesi halinde hiçbir aidat iadesi yapılmamaktadır ve yapılan kesintiler OYAK'a kalmaktadır. Yani yedek subayların hiçbir hak talebinde bulunmaları mümkün değildir. Bu durumun adil olduğunu hiçbir kişi iddia edemez. En azından geçici üyelerin aidatlarının geri iade edilmesi gerekirdi. Yedek subaylar hem zorunlu üyeliğe tâbi tutulmaktadırlar hem de üyeliğin sona ermesinden sonra hiçbir ödemede bulunulmamaktadır. O zaman akla bu durumun güzel bir finansman kaynağı olduğu gerçeği gelmektedir. Aksi takdirde uzman erbaşlar gibi üyelik isteğe bağlı olurdu.

Milli Savunma Bakanlığı'nın bu duruma el atması gerektiğini düşünüyoruz. Ya üyelik isteğe bağlı hale getirilmeli ya da yedek subaylık süresince kullanılan aidatlar iade edilmelidir. Binlerce yedek subayın ödemiş olduğu aidatlarla ilgili haksızlık bir an önce sona erdirilmelidir. Ya da itiraz yoluyla ilgililerce Anayasa Mahkemesi'nde dava açılması halinde de soruna çözüm getirilebileceğini de buradan ifade etmek istiyorum.
#oyak
#yedek subaylar
#sigorta
#Aidat kesintisi
٪d سنوات قبل
Memur izinlerinde önemli değişiklikler olacak
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…