|
Meslek liseleri çağ atlıyor
Gazete’den Hilal Hanım aradı…
“Millî Eğitim Bakanı’mız Sayın Mahmut Özer ziyaret edecekler. Genel Yayın Yönetmeni’miz Hüseyin Bey sizi de davet etmemizi istedi”
dedi...
Bu gibi toplantılar bazen sıkıcı olurlar, ancak ben çok sevindim. … Çünkü Millî Eğitim Bakanı’mızı
Bülent Ecevit Üniversitesi
Rektörlüğü döneminden beri yakından tanır ve takip ederim. Kendileri beni bir konferans için üniversiteye davet etmişlerdi. O gün bugündür aramızdaki güven ve dostluk ilişkisi sürer…

Bu nedenle toplantıya beklentilerim hayli yüksek ve uzun zamandır yüz yüze gelmediğimiz Sayın Bakan’ı yeniden görme şansını elde etmenin memnuniyetiyle gittim.

Sonuç: Toplantı sonunda kendisine de ifade ettiğim gibi olağanüstü işler yapıyorlar. Fakat yaptıklarını ben bile yeni duyuyorsam iletişimleri hak ettikleri ölçüde yönetilemiyor demektir...

Bir kere, Mesleki ve Teknik Öğretim Müsteşarlığı yapmış rahmetli
Nihat Saydam
nedeniyle büyük önem verdiğim
mesleki eğitim
konusundaki geçilen aşamaları ve başarılı sonuçlarını hayranlıkla dinledim.
Meslek liselerine büyük darbe vuran
katsayı uygulamasının
kaldırılmasının ardından, verdiği büyük hasardan, yani hiçbir yere giremeyen öğrencinin kendisini ‘en düşük puanla’ attığı eğitim kurumu olma özelliğinden kurtulmasıyla mesleki eğitim, aradan geçen 10 yıl içinde olağanüstü başarılı bir yere gelmiş.
Dünya standartlarında bir anlayışla ve ilgili sektörlerin paydaşlarıyla yürütülen bir yönetim anlayışını devreye sokmuşlar. Sonuçta,
Aselsan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
örneğinde olduğu gibi fen lisesi puanlarıyla girilen meslek liseleri ortaya çıkmış.
Teknopark İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
de bunun diğer bir örneği…
Döner sermayeden
devletin aldığı payı yüzde 8’den 1’e düşürmüşler. Böylece, öğrenciler kendi ürettikleri işlerden yılda
52 milyon TL
kazanmış; öğretmenlere ise
112 milyon TL
ek ücret ödenmiş… Bu da hem motivasyonu artırmış hem de
uygulama
yapma fırsatını sunarak eğitimin kalitesini yükseltmiş… Bu kapsamda öyle başarılı örnekler var ki… 16 bin okula kütüphane yapılması yalnızca biri…
AR-GE
bölümleri kurulmuş… Yılda ortalama 200 patent alıyorlarmış…

Lise diploması denkliği getirilmiş. Öğrenci sayısı yüzde 60 artmış. Öyle ki yalnızca üç ayda 159 binden 400 bine çıktığı söyleniyor. Ayrıca, hepimizin bildiği gibi öğrenciler arzu ederlerse yükseköğrenime de devam edebiliyorlar.

Millî Eğitim Bakanı sorunların da farkında; “Okullara gitmek gerekir” diyor… Her ne kadar öğretmen başına düşen öğrenci sayısında
OECD
ortalamalarını yakalayıp geçmiş olsalar da
PISA
puanlarını yükseltseler de okullaşmada yüzde 90’lara ulaşılsa da “Ankara Bakanlık Merkezi değil, okul odaklı; bürokrasi değil, eğitim odaklı” yaklaşımla hedefledikleri tüm sorunların üstesinden gelebileceklerine inanıyor…
Bu bağlamda
Sayın Cumhurbaşkanı
’nın açıklamalarını hatırlamakta fayda var.
Odunpazarı Modern Müzesi
’nin 2019 yılındaki açılışında yaptığı tarihi konuşmada şöyle demişti:
“Türkiye, geçtiğimiz 17 yılda her alanda tarihinin en büyük dönüşümlerine, en büyük reformlarına, en büyük yatırımlarına, en büyük eserlerine, en büyük hizmetlerine kavuşmuştur. Bununla birlikte iki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldık. Biri insan yetiştirme olan eğitim, diğeri ise insanı zenginleştirme olan kültür ve sanattır.”
Bu konuşmadan yaklaşık bir yıl sonra
İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi
’nin Açılış Töreni’nde ise şunları ifade etmişti: “
Önümüzdeki dönemde önceliğimizi, aileden başlayarak eğitim-öğretim hayatları boyunca evlatlarımızı hakkıyla yetiştirmek olarak değiştirmemiz şarttır. Bu değişim sıradan bir müfredat tadilatının ötesinde topyekûn bir eğitim-öğretim reformunu gerektirir.”
Sayın Bakan’ın, Cumhurbaşkanı’mızın işaret ettiği boşluğu
en doğru
biçimde doldurmak için canla başla çalıştığı açıkça görülüyor. Ayrıca neden sadece iki bakanlığın önünde
millî
kavramının bulunduğunun da farkında ve bu sorumluluğu ciddiyetle taşıyor... Yolu açık olsun…
#Mahmut Özer
#OECD
#PISA
#Bülent Ecevit Üniversites
2 yıl önce
Meslek liseleri çağ atlıyor
Gerçekçi tercih!
Paradoksu yönetmek
İslam ve Batı, Şerif ve Derrida
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?