|
Genelkurmay Başkanı susamaz...

Perşembe sabahı Haber TV’lerinden birinin sabah programında her konuda fikri olan ‘yorumcu’ gazetecilerden biri dedi ki:

“Genelkurmay Başkanının siyasilere (kendisini vatan haini yerine koyan Sayın Devlet Bahçeli kastediliyor) yanıt vermesi doğru değildir. Susması gerekir. Nasıl Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a yanıt vermiyorsa MHP liderine de yanıt vermeyecek...”

Biz, Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’ın Genelkurmay Başkanı’na hakaret ettiğine tanık olmadık... Bu bir. İkincisi, öyle bir durum olursa da, bizim görüşümüze göre, Genelkurmay Başkanı’nın o koşullarda dahi susmaması, benzer bir yanıt vermesi gerekir...

Çünkü mesele şahsi değildir. Genelkurmay Başkanı Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) temsil eder. Tüm araştırmalarda Türkiye’de yaşayan herkesin nezdinde en güvenilen, en itibarlı kurumlar listesinde ilk sıralarda yer alır. Ya birincidir ya da Cumhurbaşkanlığı’ndan hemen sonra ikinci sırada...

Silahlı Kuvvetler’in son yıllarda müthiş saldırıya uğramasına rağmen hâlâ ayakta duran itibarının korunması önemli midir?

Evet önemlidir. Hem de çok önemlidir. Çünkü her zaman altını çizdiğimiz gibi Türkiye, Danimarka, Norveç, İsveç gibi bir ülke konumunda değildir. TSK da bu ülkelerin ordularının konumlandığı gibi konumlanamaz ve algısı o düzlemde yönetilemez.

TSK’yı Genelkurmay Başkanı temsil eder. Onun şahsına yönelik itibar sarsıcı bir saldırı, TSK’nın itibarına yapılmış bir saldırıya eşittir. O nedenle Genelkurmay Başkanı susamaz.

Peki, Genelkurmay Başkanı’nın itibarının temsili ve/veya yönetimi delege edilebilir mi? Hayır, edilemez... Genel anlamda itibarın yönetimi delege edilemez. İtibar namus gibidir!.. Namus nasıl delege edilemezse, itibar da delege edilemez (Örneğin, bu gibi durumlarda diyelim Savunma Bakanına, ya da Cumhurbaşkanına; ya da İkinci Başkan’a)...

Cumhurbaşkanı ve Başbakan ise tüm ülkenin itibarından sorumludurlar. Türkiye’nin itibarına yönelik bir tecavüz söz konusu olduğu zaman bu kez onların susması söz konusu olamaz... Onlar da bu itibar savunmasını başkasına delege edemezler...

İletişim fakültelerinde ikinci sınıftan sonra herhangi bir öğrenciye sorun: “Holdinglerin, şirketlerin, özel kuruluşların ve devlet kurumlarının en önemli değerleri (kıymetleri) nedir?” Hiç tereddütsüz şu yanıtı alırsınız: “Tabii ki itibarları...”

Peki, bu itibardan kim sorumludur? Bu sorunun yanıtı da çok yalındır: “Kuruluşun en başındaki kişi, en üst düzeyde yöneticisi...”

O kişi, kurumunun itibarını, çevresindeki, kendisine karşı sorumlu ilk halka ile birlikte yönetir, korur ve kollar. O kurumun ve de onu temsil ettiği için kendi şahsının itibarına yönelik bir saldırıyı görmezden gelmesi, bir namus meselesinde sesini çıkarmamaya eş değer olarak algılanır...

Bu nedenle Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Paşa’nın MHP lideri Sayın Bahçeli’ye verdiği yanıt son derece doğru ve yerindedir...

Bir başka açıdan bakıldığında da bu durumun Sayın Bahçeli ve MHP’yi hayli talihsiz bir konuma düşürdüğü söylenebilir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Türkiye’nin en güvenilir kurumu ve başındaki kişiyi (hadi diyelim ki, vesayet dönemine özlem duyanlar tarafından yadırganabilen liderini) aşağılayarak, seçmen kitlenizin büyük kesimini hem düş kırıklığına uğratmış; hem de kendi itibarınıza hasar vermiş olabilirsiniz.

Devlet adamlığı ciddiyetine saygı duymak istediğimiz Sayın Bahçeli’ye tavsiyemiz şudur: 1. Mevcut durum analizi yaptırınız. Sadece kendi seçmen tabanınızda değil tüm seçmen kitlesinde 2. Hasar var mı yok mu, tespit ettiriniz (En az üç ayrı şirkete yaptırılacak 3 soruluk hızlı bir araştırma. 2 günde sonuç alırsınız) 3. Hasar yoksa mesele yok... Bizim bu yazıyı unutun. Eğer hasar varsa, kriz var demektir. Bu krizin nasıl yönetilmesi gerektiğini merak ederseniz, bildiklerinizi ve kitaplarda yazan klasik ve demode yöntemleri unutun; arama motorlarında küçük bir araştırma yapın. Size hemen bir yol haritası çıkacaktır...

Türkiye’nin güçlü muhalefet ihtiyacı hâlâ sürmektedir. Umutları boşa çıkarmayın hiç değilse...

Tarkan kimin yüzü?..

İletişim danışmanlık ve uygulama şirketi BPR’dan meslektaşımız Evren Bebek bir basın bülteni göndermiş. Başlığı şöyle:

“Emaar, The Address Residence İstanbul’un lansmanını Tarkan’la yaptı!”

Bir akşam önce Tarkan’ı Filli Boya reklamlarında gördüğümüz için haberin veriliş biçimini hayli yadırgadığımızı söylemeliyiz...

Bir gün arayla Tarkan’ı iki ayrı marka ile yan yana görünce şaşırdık doğrusu. Nedeni basit.

Tarkan Filli Boya reklamında doğrudan oynayıp Filli Boya’nın mükemmel sloganı üzerine kurgulanmış bir şarkıyı kendisine yakışır bir performansla söylerken, şunu demeye getiriyordu: “Ben Filli Boya’nın yeni tanıtım yüzüyüm”...

Peki, o zaman son derece ciddi bir şirket olan Emaar’la aynı bültende nasıl yer alıyordu?...

Bültenin devamı okunduğunda durum biraz daha anlaşılıyordu:

“Şimdiye kadar pek çok Guiness rekorunun sahibi olan ve dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa’yı yapan Dubai merkezli gayrimenkul geliştirme şirketi Emaar bir ‘ilk’e daha imza attı. Şirketin Türkiye iştiraki Emaar Türkiye’nin Çamlıca’da geliştirdiği Emaar Square projesinde yer alan The Address Residence İstanbul’un lansmanını megastar Tarkan’ın da sahne aldığı görkemli bir geceyle gerçekleştirdi. Cemiyet, sanat ve iş dünyasından 800 ünlü simanın katıldığı ‘exclusive’ davette Tarkan, şarkılarıyla geceye renk kattı.”

Olay Tarkan açısından basit bir “Ekstra” işmiş. O gece bir başka şirket de Tarkan’ı ücretini ödeyerek sahneye çıkarabilirmiş yani...

Ancak kafa karışıklığını (başarıyla) yaratmış olan bülten, Tarkan’ın sanki bu şirketle de bir tür iletişim anlaşması yapmış olduğu algısını doğuruyordu...

Sonuç: Ya Filli Boya’nın Tarkan’la yaptığı anlaşmada bir boşluk vardı. (Dilediğiniz yerde sahne alabilirsiniz ama adınızı iletişim boyutunda kullanamazsınız, şeklinde bir not düşülmemişti... Ya da Tarkan’ın Emaar’la anlaşması yoktu veya içerikte bir boşluk vardı... (Adımı iletişim çalışmalarınızda kullanamazsınız, şeklinde)...

Biz her iki markayı da kutluyoruz. Filli Boya’yı böyle bir megastarı reklam konusunda ikna edebildiği için; Emaar’ın ajansını olayı gayet etkili paketledikleri için... Tabii Tarkan’ı da kutluyoruz, gelirini artırdığı için...

O kadar da kafa karışıklığı olsun değil mi (!)...

#Devlet Bahçeli
#Genelkurmay Başkanı
#Cumhurbaşkanı
9 yıl önce
Genelkurmay Başkanı susamaz...
Sosyal çürüme yazıları 4: Ahlâkî pozculuk cumhuriyeti
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir