Şu lafları ne kadar çok duyduk… “Türkiye’ye ne olursa olsun; önemli değil. Ülke kendini nasılsa toparlar. Yeter ki, Tayyip Erdoğan’dan kurtulalım…” Ya da “Onun ipini çektiler… Artık iflah olmaz…” ya da “AK Parti artık tarihi misyonunu tamamladı. Şimdi inişe geçme zamanı”…
Gezi’den bu yana olup bitenler, “Amaç aracı mubah kılar!” şeklindeki özdeyişin bazı istisnalar dışında erdem ve irfandan ne kadar uzak olduğunu hatırlatıp durdu. Bir de izleyenler bilir; Kurtlar Vadisi’nin 9 yıl kadar önceki sezon finali bugünlere gönderme yapıyordu sanki… Hani Gladyo’nun marifeti sayesinde siber saldırılarla her şeyin altının üstüne getirildiği, dinlemeler, ses taklitleri, suikastlarla sadece ana karakterlerin değil, izleyicinin bile ayağının altından halının çekildiği hissine kapıldığı o bir iki bölümlük muhteşem final…
Biri, doğru siyasi yöntemlerin devreye sokulması (bizim uzmanlığımızı aşar); ikincisi seçmenin ihtiyaç ve taleplerini doğru okumak (çok sayıda araştırma ile nabız tutmak) ve nihayet üçüncüsü iletişimi disiplin altına alıp, ‘adhoc’ (kendiliğinden, içinden geldiği gibi) değil; stratejik (hedefe kilitlenmiş, planlı programlı) bir şekilde (kriz durumları dahil) yönetmek…