MHP ile HDP’nin aynı masaya oturmaları mümkün olmayacağı için ya AK Parti bir ‘azınlık hükümeti’ kuracak (düşüncesi bile kâbus) ya da CHP ve MHP’den biriyle koalisyon hükümeti kuracak (ikinci dereceden kâbus)… Arkadaşların ‘temennileri’ ise “Keşke bir CHP – MHP koalisyonu kurulabilse” şeklinde (Kâbus ötesi…)
Sonar işi iyice ilerletmiş Emine Ülker hanımı bile baraja yakın bir yerlerde göstermiş… Ya da Türkiye’de seçmen öyle demiş de biz başka ülkede yaşıyoruz herhalde…
Bir yandan bu tür ‘temenniler’ hız kazanırken, AK Parti’den ‘homo homini lipus’ (insan insan kurdudur) misali, kendi ayağına kurşun sıkan; kendi krizini kendi yaratan, çatlak varmış gibi gözüken bir iki ses çıkınca, eller ovuştu ve bir başka ‘Hüsn-i Kuruntu’ süreci devreye girdi…
Bizim son yazımızın başlığı şöyleydi: “AK Parti çelişkiden beslenmez”… Nitekim öyle de oldu. Cumhurbaşkanı ve Başbakan gerekli ayarları verdiler… Şimdilik asayiş berkemal. Ancak önümüzde 7 Nisan var… Hem listelere giremeyen aday adaylarından, hem de ‘Üçüncü Dönemzedeler’den garip sesler çıkabilir…