|
Kemal Derviş hamlesi CHP’ye ne getirir?..

İkisi de Kemal; eğer bir araya gelirlerse Kemal Kılıçdaroğlu ve Kemal Derviş beyleri birbirlerine karıştırmamak için birinden birine Mustafa Kemal demek gerekebilir…

Şaka bir yana ‘Kemal Derviş hamlesi’, her ne kadar Derviş “Milletvekili olmam ama Ekonomi Bakanlığı’nı kabul ederim” gibi çok kolay anlaşılır bir koşulla teklife sadece Meclis dışından sıcak bakabileceğini bildirmiş olsa da, CHP’nin seçim öncesi elini bir miktar kuvvetlendirecek bir ‘transfer’ gibi gözüküyor…

Kemal Derviş Bey ile Taha Akyol’un TV’deki uzunca röportajında yeni bir şey yoktu aslında. Bildiğimiz Kemal Derviş… Kemal Bey, geçmişteki talihsiz siyasi hamle dışında (İsmail Cem – Hüsamettin Özkan arasındaki mekik diplomasisi ve sonunda onlardan ayrılıp Deniz Baykal’ın yanında çıktığı, pek başarılı sayılmayacak seçim kampanyası ve nihayet 2005’te milletvekilliğinden istifa; BM’de yeni görev) insanların aklında hep ‘maliye disiplinini sağlamış’ başarılı bir Batılı Teknokrat olarak kalmıştır… Eleştirilen yanı ise, tüm uygulamalar ve stratejilerinde ABD çıkarlarını temsil ettiği iddiası olmuştur…

Kemal Derviş bey CHP’ye üç şey getirebilir: 1. Ciddiyet, 2. Güven 3. Birkaç puan… Tabii Parti içindeki viral enfeksiyonlara neden olan unsurlar, Kemal Derviş Bey’i de etkileyip geçen sefer olduğu gibi ‘arkasına bakmadan’ ülkeyi terk etmesine neden olmazlarsa…

Hani bir nal gibi bir şey ele geçince geri kalan için kullanılan ünlü deyiştir: İş üç nalla bir ata kalmış… AK Parti ‘eriyip gidecek’ (Hüsn-i Kuruntu, bkz. Perşembe günkü yazımız); CHP tek başına ya da MHP ile birlikte iktidar olacak… Ona da Ekonomi Bakanlığı görevini verecekler… Teklif karşısında ne desin adamcığız: “Üç nalla bir atı bulursanız, neden olmasın!” falan demiştir herhalde… Hayırlısı olsun… Derviş’in her zaman dönüp gideceği ‘yerler’ var…

‘Facebook hesabınızı kapatın!..'
Bunu bizim Başbakan ya da Cumhurbaşkanımız söylese yer yerinden oynardı. (Dün Melis’te ilgili yasa maddesi üzerine tartışılırken yapılan da pek farklı bir şey değildi zaten) Ancak Avrupa Komisyonu temsilcisi Bernhard Schima kalkıp ‘Facebook hesabınızı kapatın!’ derse; başta bizim Batı’ya endeksli ecnebi Türk aydınları; “AB’den söylemişler, bir hikmeti vardır diye” diye iki defa düşünürler…

Schima eklemiş: “Bilgilerinizi ABD yönetimi görsün istemiyorsanız hesabınızı kapatın”. Vay canına…

AB’nin ekseni mi kayıyor yoksa?..

Bu açıklamanın arka planında bir dava var… Gizlilik konusundaki çalışmalarıyla tanınan Maximilian Schrems’in açtığı dava üzerine, Avrupa Komisyonu’ndan Facebook hakkında bu şaşırtıcı uyarı gelmiş.

İş bununla da bitmiyor… ‘Paralellik’ her yerde kol geziyor…

Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA), 2010 yılından beri dünya çapında cep telefonu iletişimine olan erişimlerin bir raporunu çıkarmış. Sonuç çok net: ‘Dinleniyoruz!’
NSA yetkilileri, bireylerin telefon ve mobil operatörleri arasında etkinleştirmek için kullanılan şifreleme anahtarını çalarak büyük SIM kart üreticilerin sistemlerinin hacklendiğini ve böylelikle günümüz dünyasında birçok kişinin bu tür yollarla dinlenebildiğini açıklamış.

SIM kartların içine yerleştirilmiş çipler, indirilen uygulamaların içine sokulmuş ‘cookie’ler (parazitler); antivirüs programlarının küçük zararlı içerikleri zaman zaman bulabilmesi; dinlenme olasılığını ortada kaldırmıyormuş…
NSA, ayrıca akıllı telefonlarda yer alan Facebook ve Twitter gibi uygulamaların da dinlenmeyi kolaylaştırdığını ileri sürmüş. Özellikle AB D merkezli Facebook’un NSA tarafından yıllardır izlendiği ve verilerin depolandığı çok tartışılan iddialar arasında yer alıyormuş.

İşin özü şu: Bir sistem dışarıya doğru açıksa, o sistem içeriye doğru da açık demektir… Ben dilediğim gibi akıllı telefonumdan ya da bilgisayarımdan dünyaya açılacağım; ama dünya benim içime doğru açılamayacak… Olamıyor ne yazık ki…
Dikkat çeken üç reklam
Üç reklam var dikkat çeken şu sıra… Biri Turkcell’in… Hani THY’nin Iğdır havalimanı açılışı üzerine kurulu, köylü çocuklarının oynadığı muhteşem reklamı çağrıştıran; “Dün Jorj diye biri geldi köye … Çantasını bir açtı ki… ‘Çüüüş!’ dedim”… diye başlayan reklam… Hem filmin bütünü hem de kilit mesaj çok etkili: “İnsanımız her şeyin en iyisine layık!”…

“Turkcell’le her gün daha iyiye, birlikte her gün daha iyiye!” şeklindeki cıngıl bütün büyüyü bozmasa reklama 5 yıldız vereceğiz…

İkinci film BJK’li eski futbolcu ve bugünün futbol yorumcu-yazarı Sinan Engin’in oynadığı Akansu Boru reklamları… Hem eğlenceli hem akılda kalıcı… Bizce 5 yıldız…

Üçüncü reklam ise ülkemizde muhalefet partisi gibi davranan TMMOB’a bağlı Elektrik Mühendisleri Odası’nın yasaklanması için başvurduğu (demokratik tavır nasıl ama?) Akkuyu Nükleer reklamı… Bu reklamın dikkat çekmesinin nedeni, mükemmelliği değil… Aslında ciddî ön iletişim desteği ile ortaya çıkması gereken reklamın yalnız başına kalıp ısı kalkanlarından yoksun olmasının sonuçlarının vahim olabileceğinin işaretlerini vermesi…
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Kemal Derviş
#CHP
#Facebook
#reklam
9 yıl önce
Kemal Derviş hamlesi CHP’ye ne getirir?..
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’