|
Meclis’te bağırmak artık demode

Sayın Devlet Bahçeli’ye sormuşlar: “Seçimlerde hangi sonucu bekliyorsunuz?” Bahçeli hemen yanıtlamış: “Ben anketlere inanmam. Biz iktidarı hedefliyoruz”...

Görüşlerine katılmasanız da, siyasi iletişim açısından doğru tavır budur: Neredeyse okuma yazması olan herkes bilir ki, son seçimlerde %13.01 alan MHP’nin 13-15 bandında bir oy potansiyeli vardır. Ancak siyasetin iktidar için yapıldığını bilen bir siyaset adamı kalkıp, hadi diyelim biraz abartarak 9 puan fazlasıyla “Bu seçimlerde %22 alacağız” (yani yine muhalefette kalacağız) demesi ‘algılama yönetimi’ açısından doğru değildir.

Oysa, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 9 araştırma şirketinin 9’u da Ekmeleddin Bey'in alacağı oyları yüze 3-5 yanılmayla tam olarak bilmesine rağmen kalkıp “%60’la Ekmeleddin Bey Cumhurbaşkanı olur” diyen Sayın Kılıçdaroğlu bugün de CHP’nin 29.5’a dayandığını (ondan başkası bu rakamı bulamıyor, ne hikmetse), partinin seçimleri %35’le bitireceğini belirtmesi; nereden bakarsanız bakın siyasi iletişim açısından yanlıştır. Hem seçmenlerin güven duygularını sarsacağı için (Ne oldu da, 2011’den bu yana 9 puan koydunuz, dedirtir seçmene); hem de seçmen de “Bunlar yine muhalefette kalmayı hedefliyor!” düşüncesi yaratacağı için...

Bu arada her ne kadar parti başkanlarının Meclis kürsülerinde, özellikle grup toplantılarında, kapalı salonlarda, sanki meydanlarda mikrofonsuz konuşuyorlarmış gibi, hançerelerini yırtarak, boyun damarlarını şişirerek ‘konuşma yapmaları’nı ne kadar eleştirsek de; hele de bu tavrın sakin bir lider edası olduğu izlenimi yaratan Kemal Bey'e hiç yakışmadığını belirtsek de, son grup toplantısındaki söylem değişikliğini fark ettiğimizi belirtelim... “Söz veriyorum!” ve “Söz Türkiye” sloganları hiç fena değil... Bir de altları dolsa...

Örneğin, bizim oğlan da önce “çikolatamı yiyeyim, sonra yemeğimi yerim” sözünü ne zaman verse, annesi hep tereddütle karşılar bu sözleri... Seçmen %60’ları, 35’leri hiç unutmaz... Vaat ve güven arasında balans ayarı tutmazsa verilen sözlerin bir anlamı kalmayabilir...

Vestel ‘nerdeyse' 12’den vurmuş...

Bizce son günlerin en başarılı kampanyaların biri de hiç şüphesiz Vestel’in #Gururla Yerli adını verdikleri çalışmalarıdır.

Seçtikleri yüz Türkiye’nin en çok izlenen yerli dizisinin kahramanı, her yanıyla su götürmez ‘yerli’ Kenan İmirzalıoğlu, reklamcı deyişiyle ‘işe cuk oturmuş’...

Kullanılan ‘#’ şeklinde ‘hashtag’ işareti doğrudan yüksek teknolojiye ve iletişime gönderme yapıyor... Reklam filminde ürünlerin sergilenmesi, öte yandan gazete reklamlarında reklam yüzü büyük kullanılırken ürünlerden hiçbirinin görüntüsünün yer almaması da çok akıllıca... (Teknosa Anneler Günü filminde de hiçbir ürünü kullanmamıştı.)

TV ve basın reklamlarında ille de bir güzellik hatası aramamız gerekseydi, belki şöyle diyebilirdik: “Filmde Kenan İmirzalıoğlu görüntüsüne daha çok yer verilirken, gazete ilanlarındaki laf düzeni böyle olmamalı, en azından bu kadar fazla laf olmamalıydı...”

Hani meşhur halk deyişidir: “Lafın tamamı aptala söylenir!”... Bizim milletimiz her şey olabilir ama asla aptal değildir... İletişim sistematiğinde, karşınızdakine illa ki tamamlayabileceği bir alan bırakmalısınız... Bırakmazsanız, mesajınızın algılanmasını da ikna sürecini de tehlikeye atabilirsiniz...

Türkiye’nin dijital eksendeki dengesi

Marketing Türkiye’nin 1 Mart sayısında da uzun boylu anlatmaya çalıştığımız gibi, sosyal medya kullanımı ve elektronik ticaret ortamı giderek doğuya doğru kaymakta. Türkiye de bu kayış ekseninin ortasında bulunmakta. Bu konu ile ilgili Socialbaker.com’un yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de örneğin Twitter ortamında moda markalarında durum şu:

Karadenizlilerin affına ve olağanüstü hoşgörülerine sığınarak yazalım; çok bilinen şöyle bir Karadeniz fıkrası vardır: İdama giderken Temel’e son arzun nedir diye sormuşlar: “Ha, bu bana ders olsun” demiş...

Bir gün böyle dememek için dijitalleşme sürecini yakından takip etmek, dijital iletişim yatırımını doğru yönetmek, giderek kurumların rekabete karşı kritik başarı faktörü haline geliyor. Günümüzde dijitalleşme süreci demek, bilgisayar parkınızın ve internet kullanma kapasitenizin mükemmelliği demek değildir; iş yapma biçimlerine dijital mantığın yerleştirilmesi demektir. Yukarıdaki tabloyu işte bu mantıkla okumakta yarar vardır.

#Devlet Bahçeli
#MHP
#CHP
9 yıl önce
default-profile-img
Meclis’te bağırmak artık demode
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..