|
Risk almadan siyasette de kazanılmaz

Anglosakson kültüründe ‘challenge’ dedikleri bir durum vardır. Kötü bir tercüme ile Türkçe’de ‘kışkırtma’, ‘meydan okuma’ diye karşılanabilir. Halk dilinde böyle bir ‘çelişkili konumlanma’yı ‘zor bir durum’ veya ‘içinden çıkılması zor durum’ olarak nitelerler.

AK Parti’nin seçimler yaklaşırken kendi kendisini içine itmeye çalıştığı siyasi iletişim açısından hayli riskli girişimlerini challenge sözcüğünden daha iyi tanımlayacak bir kavram bulmak kolay değildir. Biz gene içinden çıkılması zor bir durum demeye çalışalım; ya da risk almak...

Nedir bu zor durumu yaratan unsurlar?

1. Başkanlık Sistemi tartışması.

2. İç Güvenlik Paketi

3. Üçüncü dönemini tamamlamış milletvekillerinin yaratacağı sorunsallar yumağı

Görüleceği üzere, kelimenin tam anlamıyla hepsi riskli konular. Daha bunlara milletvekili olmak için istifa etmiş yüzlerce bürokratın beklentisinin yönetilmesi meselesini, Hakan Fidan olayını, 4 bakanın Yüce Divan’a sevk edilmesi konusunda parti içinde ortaya çıkmış çelişik görüşleri de ekleyebiliriz.

Ancak AK Parti ve onun doğal lideri Recep Tayyip Erdoğan ne zaman risk almadılar ki?..

Yine Anglosaksonların bir sözünü hatırlıyorum: “No risk, no win” Yani, “Risk almadan kazanç olmaz.”..

Bugüne kadar elde ettiği bütün başarıları aldığı risklere borçlu olduğunu söylersek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kariyer çizgisini özetlemiş oluruz herhalde. Risk ve başarı...

Pek çok siyasi iletişim üstadına göre AK Partili kadrolar ve liderleri oturdukları yerden, kıllarını kıpırdatmadan, hiçbir yeni şey söylemeden güle oynaya %45’in üzerinde oy alacak ve tek başına iktidar olmayı garantileyecekken bunca riskin ne anlamı vardır?

Bir de üstüne üstlük İleri Demokrasi, Yeni Türkiye kavramları ve bunlara bağlı derinlikli vaatler...

Ne lüzumu var bütün bunlara; değil mi? Ayrıca, öyle ya “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” da var işin içinde.

Hayır. AK Parti lideri ve kurmayları böyle düşünmüyorlar. Bugüne kadar hiçbir seçimde eyyamcılık yapmadılar. Hiçbir seçim öncesi seçim ekonomisi ve siyaseti uygulamadılar. Bugün de aynı yolda ilerliyorlar. 13 yıllık iktidarlarında pek çok konuda Erdoğan’ın vizyonunun haklı olduğu sonradan nasıl anlaşıldıysa, nasıl o zamanlar aldığı riskler bir sonrasında avantaja dönüştüyse benzer bir durum da şimdi söz konusu olabilir. AK Parti saflarının yapması gereken tek şey “Ne lüzumu vardı bütün bunlara?” psikolojisinden kurtulmak ve değişim, gelişim, tarihin çarklarını geri çevirmeye çalışan her şeye karşı gösterilen reddiye ve dirence sahip çıkmak ve paniklememektir.

Paniklemenin en büyük nedenlerinden biri burada sık sık sözünü ettiğimiz ve iletişimin (hoşgörünüze sığınarak o yabancı kelimeyi kullanacağım) temel ‘challenge’lerinden biri olan ‘güç kirlenmesi’dir. Bu konuda çok yazdık. Dileyen arama motorlarına şu 3 kavramı yazarsa mutlaka yeterli kaynağa ulaşacak ve ne demek istediğimizi anlayacaktır: “Yeni Şafak Ali Saydam Güç Kirlenmesi”...

Az olan fazladır

Özgecan kardeşimizin korkunç cinayete kurban gitmesinin yarattığı milli infial nasıl bir kırılma noktası olarak pek çok kararı ve önlemi etkileyerek tarihe geçecekse iletişim dünyasında da Filli Boya’nın Pazartesi akşamı Prime Time reklam kuşaklarına verdiği ‘Simsiyah’ reklam olmayan reklamlar da tarihe geçecek.

İnovatif bir çalışma olduğu için değil... Fırsatı iyi değerlendirdikleri için değil... İtibar yönetimi açısından olumlu bir adım olduğu için değil... Çok akıllıca tasarlanmış olduğu için de değil... Peki ne için?

Reklam olmayan reklamlarda Filli Boya markası kullanılmadığı için... Ondan da önemlisi Filli Boya’nın genç yöneticisi Gözde Akpınar hanımefendinin hemen ertesi günü kendisine getirilen röportaj tekliflerini kabul etmemesi ve her zaman arka planda kalmaya çalışması.

“Az olan fazladır” ve “Vazgeçmek özgürlüktür” sözlerini bize bir kez daha hatırlattığı için Gözde hanıma şükran borçluyuz.

#Anglosakson
#AK Parti
#Tayyip Erdoğan
٪d سنوات قبل
Risk almadan siyasette de kazanılmaz
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi