|
Çözüm modelinde esas...

2015 Nevroz’undan sonra dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan şunları söylüyordu:

“İçinden geçtiğimiz süreç, bir galibiyet, mağlubiyet süreci değildir. İçinden geçtiğimiz süreç, taviz verdiğimiz bir süreç asla değildir. Şunu bilmenizi isterim ki bu süreç, şiddetin bir yöntem olmadığının fark edildiği, şiddetin terk edildiği, fikrin ve siyasetin egemenlik ilan ettiği bir süreçtir...”

Bu sözler o günkü havayı olduğu kadar bugün geldiğimiz noktayı da temsil ediyor.

Kobani olayları gibi kriz anları dışında ve tarafların diğerini zorlamak için kullandıkları meydan okuma dili bir yana kriz anları dışında tüm göstergeler, barış sürecinin ilk gününden itibaren yaşanan tüm gelişmeler bu esasa işaret ediyor.

Fikrin, siyasetin, özgürlüğün hayat bulacağı yeni sayfa...

Önce yasaklar kalkacak, örgütlenme, ifade ve talep imkanları genişleyecek ve eş anlı olarak silah bırakılacak.

Devlet ve topluma aidiyet tüm etnik referanslardan uzak tutulacak ve kuşatıcı olacak.

Demokrasi, “katılım ve yerellik” ilkelerini kuşatan düzenlemelerle bir adım daha ileriye götürülecek.

Bu sayfanın sonuna geldiğimizde, Kürt sorununun çözümü yolun bir kısımını almış olacak, diğer kısmı ise bu zeminde siyaset, talep, etkileşim üzerinden çözülecek.

“Belirsizlik” bu modelin temel ögesi...

Belirsizlikten kasıt, yarının nasıl şekilleneceğine farklı kesimlerin bugün birlikte, etkileşim içinde, demokrasi üzerinden, ortak yaşam kurallarını tartışarak inşaa etmesidir.

Dün de söyledik:

Geleceğin belirsizliği, geleceğin şimdiki an içinde ilgili aktörler tarafından birlikte inşaa edilecek olması demektir ve bu, bir demokrasi belirtisidir. Çatışmanın durması, eylemsizlik, silahların gitmesi doğal olarak belirli plan ve tanımlı mutabakatları içerirken, çatışmanın yeniden başlamasını engelleyecek adımlar, yani barış sürecindeki ikinci ve üçüncü aşamalar belirsizlikler içeriyor...

Birlikte inşaa konuşmayı ve teması gerektirir.

Zira tartışılacak olan ülkenin bütünlüğüdür, idari yapısıdır, milliyetçilik meselesidir, korkular, endişeler, güvensizliklerdir.

Tartışma, konuşma bir anlamda müzakeredir.

2013’ten bu yana yaşananlar ve gelinen nokta, yukarıda tasvir ettiğimiz sayfanın müzakere olmadan açılamayacağıdır.

Peki müzakereden kasıt ne?

Somut olarak silahsızlanma kadar Kürt sorununun kalıcı olarak çözümü için tartışılacak konular ve hedeflenecek mutabakattır. Bunu ise düzenlemeler takip edecektir.

Müzakere kimler arasında ve nasıl yürücek?

Şu anda sorulan ana sorulardan birisi budur.

Ve yanıt Türkiye çatışma çözümü modelinde belli ki üç kademeli olacaktır.

İlk kademe devletin bürokratları ile İmralı, hatta Kandil arasındaki görüşmelerdir.

İkinci kademe Kürt Hareketinin yasal ayağı HDP ile siyasi iktidar arasındaki görüşmelerdir.

Üçüncü kademe ise özellikle anayasa hazırlığı çerçevesinde yerel yönetimler, kimlik ve vatandaşlık tanımı gibi temel konularda parlamentoda yürütülecek olan siyasi partiler arasındaki görüşmelerdir.

Bu üç düzeyin iç içe geçmesi , belli bir takvim ve koordinasyon üzerine oturması siyasi iktidarın sorumluluğudur.

Kürt hareketinin sorumluluğu ise HDP’nin Türkiyeli bir parti olma konusunda yol katetmesi, Kürt Hareketinin devletle görüşüp, sisteme eklemlenecek hamleler yaparken, enformel bir şekilde gölgede siyasi alan genişletmekten vazgeçmesidir.

#Nevroz
#Tayyip Erdoğan
#Kobani
9 yıl önce
Çözüm modelinde esas...
O gece... Şafak sökmeden önce...
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü