|
Fidan olayında “zemin”...

12 yıllık iktidarı boyunca AK Parti’den pek çok isim yetişti. Yetişmekten kasıt, devlet sahasına ya da siyasi arenaya AK Parti’yle çıkmaları, onun iktidar deneyimine paralel olarak deneyim kazanmalarıdır.

Yalçın Akdoğan, Ömer Çelik, Mahir Ünal, Sadullah Ergin, Beşir Atalay bu isimler arasındadır.

Henüz milletvekili olmasa bile yıllarca Başbakanlık Müsteşarlığı yapan, Erdoğan’ın iç kabinesinde yer alan İçişleri Bakanı Efgan Ala da öyledir.

Bunlar dışında, bugün bulundukları konumları dikkate alarak üç ismin altını özellikle çizmek gerekir.

Bunlar sırasıyla Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dır.

Her üçü de siyasetçi olarak AK Parti’nin doğrudan ürünleridir ve AK Parti’nin öyküsüne önemli katkıları olmuş kişilerdir.

Davutoğlu’nun danışmanlığı ve Dışişleri Bakanlığı sırasında AK Parti’nin dış politik tutumunun şekillenmesine katkıları inkar edilemez. Bu tutumun, dış politikanın ulusal kimliğe girdi olması özelliğine, toplumsal özgüven mekanizmalarının gelişmesine, bunun muhafazakar siyasi parti anlayışına yaptığı etkiler de ortada ve belirleyicidir. Tüm bunlar Davutoğlu’nun son dönem başbakanlık görevi kadar önemlidir, muhtemelen son görevine oranla kalıcı bir nitelik taşıyacaklardır.

AK Parti’nin son 12 yılda en büyük başarılarından birisi ekonomi sahasında olmuştur. Bu başarıda dünyadaki olumlu konjonktürün, AK Parti’nin piyasa kurallarına uygun davranmamasının, bu açıdan bir sürekliliğe sahip çıkmanın rolü yadsınamaz. Ancak başarıdaki asıl formül AK Parti saflarında üretilmiştir. Bu formülün ilk ayağı “liberal ekonomi gereklerine tam uyum ve akılcı öngörüler” ile “dayanışmacı sosyal politikalar”ın sentezi olarak tanımlanabilir. Formülün diğer ikinci ayağı ise “kaynak yaratma ve bu kaynakları kamu yatırımları”na aktarma becerisidir. Bu ikili sayesinde sadece yüksek bir büyüme oranı ve istikrar sağlanmamış, yeni bir orta sınıf inşası mümkün olmuştur. Toplam nüfustaki orta sınıfın oranı 2002’den 2011’e yüzde 21’den yüzde 41’e yükselmiştir. Bu politikaların açık ara mimarı ve güvencesi ise Ali Babacan olmuştur.

Hakan Fidan ismi ise son dönemlerdeki pek çok önemli kavşakta karşımıza çıkmıştır. Bunlardan ikisinin altını özellikle çizmek gerekir. İlki Kürt meselesinde oynadığı kritik roldür. Oslo görüşmeleri ve İmralı görüşmelerinin derin mimarı Hakan Fidan olmuştur. Powell’ın onunla ilgili şu sözleri dikkat çekicidir: “Fidan’ın barış süreci için yaptıklarının çok cesur olduğunu düşünüyorum. Pek çok gerçek sorunla uğraşmak zorunda kaldı. İradeyi nasıl uygulayacağınıza dair stratejiyi siz belirlemek durumundasınız. Hakan Fidan da işte o tür bir stratejiye sahipti. Tarih yazılırken bunun için önemli kredi alacak...”

Fidan’ın ikinci katkısı ise MİT’i dönüştürme potansiyelidir. MİT Türkiye’nin vesayet düzeninde, askere bağlı ya da içe kapalı bir yapı olarak hareket etme geleneğine sahip olmuştur. İşlevi daha çok iç siyasi çatışmalarda, iç takiple öne çıkmıştır. Bu teşkilat hemen her iktidar tarafından kullanılmak istenmiş, Özal’dan Çiller’e bu çerçevede şekillendirilmeye çalışılmış, ancak dönüştürülmesi mümkün olmamıştır. Türkiye bu dönüşüme AK Parti döneminde tanık olacaktır ve bu konuda köprü işlevini yerine getiren, kurumun işlevini yeniden tanımlayan, güçlü bir kişilik profili çizen isim hiç şüphe yok ki Hakan Fidan’dır. Fidan MİT’i Türkiye’nin dış ilişkilerinde kritik ve önemli bir rol oynamaya bu dönüşümle birlikte başlamıştır.

Dış politika, ekonomi ve istihbarat yapılanması itibariyle bakıldığında taşları yerine tam oturmamış “misyon”un üçüncüsü olduğuna şüphe yoktur.

Fidan olayının kilidi de burada bulunmaktadır. AK Parti’nin öne çıkardığı paralel yapıyla mücadele, kuşatılmışlık psikolojisi yanında çözüm süreci, MİT’in bölge politikasında oynayacağı rol ile tüm bunların Erdoğan’ın artan “güven arayışı”na doğrudan temas eden konular olması, devlet alanı kontrolu açısından hayati önem taşımaları dikkate alırsa, Hakan Fidan olayının seyri daha iyi anlaşılabilir.

Gelişmelerin şüphe yok Erdoğan’ın AK Parti üzerindeki tasarruf gücü, cumhurbaşkanlığı tarzı ve AK Parti içi gelişmelerle de ilgisi vardır.

Ancak esas zemin, tarif ettiğimiz zemindir.

#Yalçın Akdoğan
#Mahir Ünal
#Beşir Atalay
9 yıl önce
Fidan olayında “zemin”...
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti