|
Yeni yönetim tarzı...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, arka arkaya iftar konuşmaları yapıyor. Bu konuşmalar Türkiye'nin en önemli televizyon kanallarından naklen yayınlanıyor.



İçerik açısından ele alındığında bu konuşmalar son günlerde dört konu üzerine oturuyor.



Bunların ilk ikisi sabit temalardan, uzun vadeli gündem konularından oluşuyor: Cemaatle mücadele politikası ve yönetim tarzı olarak başkanlık sistemine geçiş ihtiyacı.



Diğer ikisi ise

“terörle mücadele”

ile

“siyasi iktidarın yetki ve sorumluluk sahasındaki temel siyasi karar alınma gerekçeleri, bunların cumhurbaşkanlığı tarafından sahiplenilmesi”

olarak tanımlanabilir.



Yürütme işlevinin Beştepe'ye kayması gibi fiili başkanlık düzenine işaret eden hususlar yanında, İsrail ve Rusya'yla ilişkiler örneklerinin gösterdiği gibi temel politikaların üretilmesi kadar, bunların topluma aktarılması, toplum nezdinde üstlenilmesi işlevini de Beştepe üstlenmiş bulunuyor. Özellikle terörle mücadelede, cumhurbaşkanının “vatan, toprak, kan, şahadet, inanç, tarih, kararlılık gibi konular üzerinden toplumsal seferberlik üretmeyi hedefleyen, bedeller, başarı, siyasi tercih tartışmalarının önünü alan, siyasi boş alan bırakmamayı öngören bu çıkışları, kimilerinin iddia ettiği gibi, “hamaset” paketi içinde ele alınamaz.



Nitekim seçilen temalar, hassasiyetler, yöntemlerin başka görünür bir işlevi daha var. Bu işlev, cumhurbaşkanının siyaset-toplum arasındaki bağ kurma yol ve araçlarına ilişkin yeni adımlarına işaret ediyor.



Erdoğan plebisiter demokrasi anlayışına, gerek kamuoyuyla ilişki teknikleri, gerekse üst siyasi irade ile toplum arasındaki organ ve kurumların by-pass edilmesi açısından yeni katkılarda bulunuyor.



Bir süre önce Al Jazeera Türk'te yayınlanan makalede, Erdoğan'ın, muhtemel bir başkanlık sisteminin nasıl olacağına dair ipuçları da içeren, yönetim tarzıyla ilgili üç hususun altını çizmiştim.



İkisine tekrar değinelim.



1. “Erdoğan birbirini tamamlayan birbirini tamamlayan yöntemlerle, cumhurbaşkanının 'perspektif verme ve yönlendirme' işlevinin ötesine geçti, 'direktif veren ve yöneten' bir çerçeve” üretti. İlk yöntemi “kürsü ve söylev siyaseti”. Televizyonlarca naklen verilen, basın tarafından ana haber haline getirilen, düzenli ve şeffaf toplantılarda, hemen tüm siyasi konularla ilgili alınması gereken karar çerçevelerini açıklamaya başladı. Alınması gereken ve alınacak kararları bir bakıma ilan ederek, bunları Davutoğlu döneminde hükümetin önüne kamuoyunun üzerinden koydu. Erdoğan'ın bu yolla, kendisi ve kamuoyu arasındaki katmanları, süzgeçleri, kurum ve organları devreden çıkaran, en azından sıradanlaştıran 'plebisiter demokrasi'yi andıran bir tarz geliştirdiği ortadadır. İkinci yöntemi ise bürokrasiyle kurduğu doğrudan, açık, hedefi belli temaslardan oluştu. Örneğin büyükelçilerle, örneğin kaymakamlarla yaptığı, icrai talimatlar içeren toplantılar “kurumlaştırıcı”, diğer ifadeyle kurum ihdas eden bir işlev görmeye başladı.



2. Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı dönemi, milli irade kavramı ve tanımıyla, hatta bu tanımın uygulanma çabasıyla ilgili yeni gelişmelere de sahne oldu. AK Parti sözcülerinin ve hükümet yetkililerinin verdiği mesajlar, bizzat cumhurbaşkanının vurguları milli iradeyle ilgili kritik iki yeni yoruma işaret etti.



Bunlardan ilki, milli iradenin liderle, şahısla özdeş olduğu iddiasıdır. Seçilmiş liderin halkın mütemmim cüzü olduğunu varsayan, liderin meşruiyetini halkla aynılığından, halkın onun şahsında özneleşmesinden aldığını varsayan, 'organik lider' tabiriyle ifade edilen bir bakış hızla alan kazanmıştır ve kazanmaya devam etmektedir.



İkinci husus, milli iradenin hangi organlar eliyle kullanılacağı meselesiyle ilgilidir. Anayasanın yargıyı da dahil ettiği 'yetkili organlar eliyle' tabiri geri itilmeye, 'seçilmiş organlar' vurgusu hızla öne çıkmaya başlamıştır....”



Bunlar bugün hazırlanmakta olan pekçok yasa taslağının, meclisteki Yargıtay yasasının arkasındaki ana fikre de işaret etmektedir.



Evet ortada sanıldığı gibi hamaset yok.



Türkiye, tüm aktörleriyle bu gelişmeleri tartışabilmeli ve yönlendirebilmelidir.




#Yönetim tarzı
#Cumhurbaşkanlığı
#Terörle mücadele
8 yıl önce
Yeni yönetim tarzı...
FETÖ davalarında bir başka tuzak daha
Ramazan ve çocuk
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…