|
Kayıp kuşaklar
Ne canları yitirdik. Nice nesiller kayboldu bu topraklarda.

Ermenileri konuşuyoruz bugün. Alevileri konuşuyoruz. Kürtleri konuşuyoruz. Hepsinin çektiği acıları, yitip giden gençlerini, yaşlılarını, kadınlarını arıyoruz, anıyoruz.

Kayıp kuşaklar... Bu coğrafyanın kaderidir, kayıp kuşaklar. Bin yıldır böyle, binlerce yıldır böyle. Ne kuşaklar, ne milletler, ne canlar gelip geçti buralardan. Hepsinin hikayesi, derdi, acısı başka başkaydı.

Anlatılsa, yıllarca sürecek acı hikayeler dolaşıyor Anadolu topraklarında. Toprak hepsini aldı içine, eritti, aslına döndürdü, toprak oldu kayıp kuşaklar.

Suçlu arıyor herkes. Soykırımın, tehcirin, katliamın, idamların, sürgünün suçlularının peşindeler.

Bulunca ne olacak? Kayıp kuşakları geri mi getirecek? Hayır. O zaman bu hesaplaşma isteği geçmişe değil, bugüne ait. Bugünün intikamını geçmişten çıkarmak derdindeler.

Anadolu'da kan akmayan toprak mı kaldı? Hangi şehre gitseniz, tarihin bir evresinden, acı bir hikaye, bir haksızlık, bir hüzün hikayesi bulup çıkartabilirsiniz.

Biz acı ve kanla yoğrulmuş bir mirasın çocuklarıyız. Devraldığımız miras budur. Atalarımızın var olma, hayatta kalma kavgasında, hepimize bir acı hisse düştü. Ermenilere de, Kürtlere de, Alevilere de, Türklere de, Abazalara da, Çerkezlere de, Boşnaklara da düşen hisse aynı.

Kimimiz, sararmış yapraklarda ve körelmiş hafızalarda kalmış bu acı hisselerin peşine düşmedik. Anadolu'nun o meşhur teslimiyetiyle kabullendik Kayıp kuşaklardan kalan mirasımızı ve susup acıyı içimizde erittik.

Çocuklarını tehcir yollarında kaybedenlerle, Sarıkamış'ta, Çanakkale'de ve Yemen'de kaybedenlerin arasında ne fark var ki? Sarıkamış'ta karlara, Çanakkale'de sulara, Yemen'de çöllere gömdüğümüz, kayıp kuşaklarımızın hesabını kimden soracağız peki?

Ne işi vardı, İngiliz'in, Anzak'ın Çanakkale'de? Ne işi vardı Rusların Sarıkamış'ta? Ne işi vardı Fransız'ın Cezayir'de, Tunus'ta, Maraş'ta, Suriye'de? Hepimizin çocuklarını ana memesinden söküp alır gibi, götürdüler cephelere.

Biz toprağın altında evlatlarını büyüten bir imparatorluğun çocuklarıyız.

Ne ki bazılarımızın adı Ermeni, bazılarımız Kürt, bazılarımız Türk. Ne fark eder, ölen hepimizin canı, kaybolan hepimizin doğurduğu nesiller.

Tarih bir dairenin etrafında döner gibi, bazen Türklerin çocuklarını, bazen Ermenilerin, bazen Kürtlerin çocuklarını alıp götürüyor, kaybediyor kuytu köşelerde. Kimin acısı yok ki? Kimin çocuğu tarihte toprağa gömülmedi ki?

Bugünün hesabını tarihle göremezsiniz. O zaman içinden çıkılmaz bir karmaşaya döner hayatımız. Gidin Azerilerden dinleyin bir de yaşadıklarını Hocalı'da, Nahçivan'da. Gidin Kafkasya'dan sürülmüş Çerkezlerden dinleyin acı hikayelerini. Gidin Manisa'da, Ayfon'da, İzmir'de dinleyin efelerin yağmalanmış hayatlarını. Gidin Edirne'de, Sakarya'da, Bursa'da, Balkanlar'dan sökülüp buralara fırlatılmış göçmenlerin dramını dinleyin. Dinlemekle bitiremezsiniz. Kayıp kuşaklar her yerde ve her karış toprakta karşınıza çıkar.

Asıl bugüne bakın. Devraldığımız acı mirasla, nasıl yaşayacağız bir arada, asıl buna bakın. Bir yandan ağıtlarımızı yakalım, gözyaşlarımızı akıtalım, dizlerimizi dövelim ama bir yandan da acı çekmeden nasıl bir hayat kuracağımıza bakalım. Dengbejler, Kürtlerin acı hikayesini anlatırken, Türklerin evlatlarına da ağlayalım. Alevi türkülerinde Pir Sultan Abdal'a yanarken, Sunnilerin de acılarını unutmayalım.

Anadolu ortak acıların doldurduğu ortak türkülerin, ağıtların yurdudur.

Suçlu ararken, kendimize bakmayı unutmayalım. İlk taşı atacak masum bulamazsınız aramızda. Bir suçlu da bulamazsınız. Bizim kaderimiz bu topraklarda birbirine bağlandı. Sarılarak ve dövüşerek geldik bugüne. Şimdi huzuru arayalım birlikte, sükunu arayalım aramızda.

Kayıp kuşaklarımızı bulsak eminim aynı şeyleri söylerlerdi:

“Dünle beraber gitti cancağızım

Ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”

Mevlana.
#Kayıp kuşaklar
#Mevlana
#ermeni meselesi
9 yıl önce
Kayıp kuşaklar
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’