Bu yazıyı kaleme aldığım sırada bile, sosyal medya ve maille yazıyla ilgili mesajlar almaya devam ediyordum. Güzel sözlerin sahiplerine teşekkür ederim.
Bu duygusal atmosferi bozmak istemem ama bazı gerçekleri konuşmazsak ve gereğini yapmazsak, öyle yazıların anlamı havada kalır. Gerçek şu ki, ülkemiz bir saldırı altında. O nedenle sağlam durmalıyız zaten. Buraya kadar hemfikiriz. Bir çok genç kardeşimin ve onları İmam Hatip'te okutan hocalarının bana yazdığı önemli bir soru vardı bu mesajlar arasında: “Nasıl sağlam duracağız?”
Evet duygusal olarak moralimizi yüksek tutacağız ve coşkun yazılarla gönlümüzü kuvvetlendireceğiz. Lakin sağlam durmak için adımlar atmamız gerekir ki, her şey tam olsun. Saldırı altında olan ülkemiz, milletimiz ve ümmetimiz için sağlam durmanın bana göre iki şartı var.
Sağlam durmak için ahlaken güçlü bir toplum olduysak, ikinci şart da çok çalışmaktır. Tek başına ahlaklı olmak yetmez, her alanda çok çalışmak zorundayız. Okuyanımız çok okuyacak, iş adamımız çok çalışacak, bilim adamımız, işçimiz, memurumuz, askerimiz, gazetecimiz, yani hepimiz çok çalışacağız. Çok çalışıp, bizden önde olan Batılı ülkeleri yakalayacağız ve geçeceğiz. Çok çalışırken tek bir kuralımız var, ahlaklı olacağız.