|
27 Mayıs darbesi ve Adnan Menderes Üniversitesi
27 Mayıs darbesi 55 yaşını tamamladı. Demokrasi döneminin ilk darbesiydi. Alçakça bir tavırla ve hukuk hocalarının teşviki ve öncülüğüyle düzmece mahkemelerde yargılanan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın asılmasına yol açtı. Sonraki darbelere meşruiyet taşıdı, tüm müstakbel darbecilere cesaret aşıladı. Bugüne kadar süren bürokratik vesayet sisteminin kurulmasını sağladı. Bu yüzden 27 Mayıs'ı asla unutmamalı ve unutturmamalıyız. Onu ve faillerini devamlı kınamalıyız, yargılamalıyız, vicdanen mahkûm etmeliyiz. Aksi takdirde, darbelerin ardında yatan mantığı anlayamayız, vesayet sistemiyle etkili şekilde mücadele edemeyiz.

Mayıs darbesinin sistemik sonuçları şunlar oldu:

İdeolojik devletin tesisi.

Darbeciler 1961 Anayasası ile ideolojik devletin kurulmasını tamamladı. İdeolojik devletin tek parti diktatörlüğüne uzanan bir geçmişi elbette vardı. Ancak, 1960 sonrasında devletin ideolojik pozisyonu ve misyonu iyice takviye edildi. Kemalizm adı verilen ideoloji(msi) ülkenin resmî ideolojisi mertebesine yükseltildi ve demokrasinin önüne geçirildi.

Demokratik siyasetin alanının daraltılması.

Egemenlik Meclis üzerinden halka ait olmaktan çıkartıldı ve bürokratik kurumlar siyasal egemenliğe ortak kılındı. Devlet alanı demokratik usullerle işbaşına gelecek hükümetler aleyhine olacak şekilde daraltıldı. Eğitim, savunma gibi konular demokratik tesir ve murakabe alanının dışına alındı.

Askerî bürokrasiye imtiyazlı bir statü tanınması.

Demokratik ülkelerdeki uygulamadan ayrılarak Genel Kurmay Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı olmaktan çıkartıldı ve GKB Başbakana karşı “sorumlu” kılındı. Bu sorumluluğun ne anlama geldiği belli değildi ama kesin olan GKB'nın kendi başına kaldığıydı. GKB son yıllara kadar gerçek başbakan olarak sistemde yer aldı. Birçok alanda son söz ordudaydı. AK Parti hükümetinin reformlarına kadar GKB'nın yargılanmasıyla ilgili bir düzenleme dahi mevzuatta yer bulamadı.

Yargı, üniversiteler ve medyanın bürokratik vesayet sisteminin sacayakları olarak düzenlenmesi.

Yargı ve üniversiteler askeri bürokrasiye eklemlendi. Yargı askerle birlikte demokratik hükümetleri sınırlamak ve gerekirse cezalandırmak, üniversiteler ise resmî ideolojiyi meşrulaştırmak, yeniden üretmek ve elit tabaklara aşılamak üzere siperlere yerleştirildi. Aynı şekilde, medya da devletin uzantısı olacak şekilde dizayn edildi. Artık medyanın görevi gerektiğinde demokratik hükümetlere devlet adına savaş açmak ve devletin yanlışlarını saklamak veya hükümetlerin üzerine yıkmaktı. Devlet resmî ilanları ve kağıt sübvansiyonlarını medyayı kontrol altına almanın araçları olarak kullandı. Ayrıca mesleğe giriş de bir çeşit zümre faaliyeti hâline getirildi. Bu yüzden medya on yıllar boyunca kelimenin gerçek anlamında çeşitlilik ve çoğulluktan uzak kaldı.

Bu sistem bugüne kadar yaşadı, yaşatıldı. Demokratik hükümetler ve merkez sağ partiler buna direndi. Adâlet Partisi, Anavatan Partisi ve AK Parti ana direniş odakları oldu. 1960 darbesinin ertesi günü başlayan sivil toplum-devlet ve seçimlerden sonra doğan hükümet-devlet kavgası birikimli şekilde günümüze kadar ulaştı. Sistemde gedikler açıldı ama vesayet sisteminin tam olarak tasfiye edildiğini söylemek hâlâ zor. Askerî bürokrasinin nispeten geriletildiği ve gevşetildiği olduysa da vesayet asla tam olarak yıkılamadı. Son yıllarda askerlerden doğan kısmî boşluğu başka bir üniformalı grup (polis) doldurmaya çalıştı.

Bürokratik vesayet sistemi sacayaklarından biri olarak üniversiteleri görmüş ve düzenlemişti. Bu öylesine etkili oldu ki, üniversiteler demokrasinin değil vesayetin kaleleri olarak işledi. Tüm üniversiteler bu çizgide kaldı. Demokratik hükümetler tarafından Aydın'da kurulan ve Adnan Menderes Üniversitesi adı verilen yüksek öğretim kurumu da üniversitelere tanınan alanın ve verilen misyonun dışına çıkmadı, çıkamadı. Belki de çıkmayı asla düşünmedi, istemedi. Adını taşıdığı Adnan Menderes'in hatırasına ilgi ve saygı göstermedi.

Şükürler olsun ki şimdi bu değişiyor. 27 Mayıs darbesinin 55. yılı münasebetiyle Adnan Menderes Üniversitesi 28 Mayıs'ta gazetelere tam sayfa bir ilan verdi. İlanda şunlar söylendi:

“Demokrasi tarihimizde yaşanan travmaların başlangıcı olan 27 Mayıs 1960 askerî darbesi 'millî iradenin' baskı altına alındığı kara bir gün olarak hatırlanmaktadır. Demokrasiye ket vurularak halk iradesinin yok sayıldığı ve milletin gönlünde derin acılar bırakan darbenin 55. yıl dönümü vesilesiyle her türlü darbeci ve vesayetçi anlayışı kınıyoruz.

Türkiye siyasetinde demokrasinin mimarı olan merhum Başbakan Adnan Menderes'in adını gururla taşıyan Üniversitemiz, demokrasi ve kardeşliğin tesisi için her türlü bilimsel ve akademik çalışma yapmaya hazırdır. Demokrasi tarihimize damgasını vuran Menderes ve arkadaşları ülkemize yaptığı hizmetler dolayısıyla asla unutulmayacaktır. 27 Mayıs 1960 darbesinin 55. yıldönümünde, demokrasi şehirlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz.”

Bu ilanı vermiş olmasından, böylece Adnan Menderes'in aziz hatırasına ve demokrasiye sahip çıkmasından ötürü Rektör Prof. Dr. Cavit Bircan'ı, ayrıca Bircan'ın şahsında Üniversiteyi ve mensuplarını tebrik etmeyi zevkli bir görev sayıyorum. Sağ olun, var olun!
#Adnan Menderes Üniversitesi
#27 Mayıs darbesi
#Fatin Rüştü Zorlu
#Hasan Polatkan
9 yıl önce
27 Mayıs darbesi ve Adnan Menderes Üniversitesi
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı