|
Barış isteyenler, savaş isteyenler

BARIŞA BAK! platformunun Barış Treni 11 Mart Çarşamba günü saat 11:20’de Pendik’ten yola çıktı. İzmit, Eskişehir, Ankara, Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Malatya ve Elazığ’a uğrayarak 20 Mart’ta Diyarbakır’a varacak. Barış Treni gönüllüleri konakladıkları şehirlerde barış ağaçları dikecek, paneller düzenleyecek, şehir sakinleriyle konuşacak, barışa destek imzası için standlar açacak. İstanbul–İzmit etabına katıldığım ve başarıyla devam eden bu faaliyet eminim tarihe geçecek. Belgesellere konu olacak. Parçası olanlar onu gururla anacak ve hatıralarını yeni nesillere aktaracak. Bütün bu faaliyetlerin amacı belli, kalıcı barışın tesisine katkı sağlamak.

Barışa Bak’ın ulvî bir ideal uğruna yola çıktığı saatlerde bir çağrı daha ülkede yankılanıyordu. Kendine Birleşik Haziran Hareketi (BHH) diyen ve daha ziyade sosyal demokrat, sosyalist, Kemalist ve nasyonal sosyalist çevreleri çatısı altında toplayan bir oluşum insanları sokağa çıkmaya ve hayatı durdurmaya çağırıyordu. Bu çağrının anlamı düşük şiddetli bir savaş. BHH istiyor ki sokaklar karışsın, hayatın olağan akışı aksasın, insanlar birbirine girsin, polisle göstericiler arasında çatışmalar olsun.

Türkiye’nin iyiliği bu iki bakıştan hangisinde yatıyor: Savaşta mı barışta mı? Elbette barışta. Savaşlar sadece öldürür, parçalar, yıkar, tahrip eder, düşmanlıkları koyulaştırır ve yeni düşmanlıklar yaratır. Türkiye savaşa değil barışa aç, hasret. Otuz yıldır zaten bir savaş sürüyor. Türkiye bu adi savaştan bir şey kazandı mı ki BHH’nin çıkartmaya can attığı savaştan da kazançlı çıksın?

BHH kafasındakiler neden savaşı seviyor? Demokraside savaşın yeri olabilir mi? Demokrasi bir iç savaş rejimi midir yoksa bir iç barış rejimi mi? Şüphe yok ki, barış rejimi. O zaman, nasıl oluyor da devamlı savaş çağrısı yapanlar aynı zamanda kendilerinin demokrat hem de en demokrat olduğunu iddia edebiliyor? Demokrasinin ne olduğunu bilmemelerinden olsa gerek.

Demokrasi bir barış ve barışçıl iktidar değişimi rejimidir. Demokraside insan grupları sorunlarını savaşarak değil konuşarak ve uygar yarış yollarına başvurarak çözer. Savaş bütün taraflara zarar verir. Savaştan herkes zararlı çıkar. Savaş ülkeleri abad etmez, enkaza çevirir. Savaş, kazandığını zanneden kesime dahi büyük zarar verir.

Liberal demokrasi toplumların hayatından şiddeti çıkartma yolunda atılan mühim ve faydalı bir adım. Demokraside iktidarlar seçim yoluyla değişir. İktidarı sevmeyenlerin, ona muhalif olanların yapması gereken şey siyasî partiler oluşturmak veya mevcut partilerde toplanmak, ülkeyi daha iyi hâle getirecek programlar ve projeler hazırlamak, bunları anlatarak seçmenleri ikna etmek ve iktidarı sandıkta devirmektir. BHH kafasındakiler bunu bir türlü anlamıyor ve benimsemiyor. Böyle yaparken de bir sessiz varsayımdan hareket ediyor. Şiddet kullanmanın kendi tekelinde olduğunu ve her derecede kullanacağı şiddete iktidar partisine/partilerine destek vermiş seçmen kitlelerinin kayıtsız kalacağını sanıyor. Bunun bir hayal olduğu Gezi’de görüldü. Gezi’deki “master mind” çok ince bir taktikle hedefi daraltarak sadece Erdoğan’ı öne çıkardı. Böylece onu hem çalışma arkadaşlarından hem de yüzde elliye varan destekçisi toplum kesimlerinden tecrit edeceğini hayal etti. İlk birkaç günde başarıya ulaşır gibi de oldu. Ancak, halk kitleleri çok geçmeden ne olduğunu sezdi ve hareketlenmeye başladı. Hatırlıyorum, Başbakan Erdoğan’ın Fas dönüşü havaalanında yüzbinler tarafından karşılanması ve bu kalabalıktaki insanların önemlice bir bölümünün yolların tıkanması yüzünden kilometrelerce yürüyerek havaalanına gitmesi Gezi eylemcilerini adeta şoka uğratmıştı. O gün bugündür, Prof. Dr. Hüsamettin Arslan’ın dediği gibi, muhafazakâr kesim politize oldu ve şiddeti iktidara karşı araç olarak kullanmak isteyen kesimlerin blöfünü görmeye başladı. Bu saatten sonra Türkiye’de Gezi benzeri kalkışmaların hiçbir başarı şansı yoktur. Bu tür eylemler toplumdan çok büyük tepkilerle karşılaşmaya mahkûmdur. BHH’cılar ve aynı kafadakiler bunu anlamalı ve şiddeti tahrik eden eylemlere değil barışçıl eylemlere yönelmeli, savaşı değil barışı kutsamalı.

#Barış Treni
#Birleşik Haziran Hareketi
#BHH
9 yıl önce
Barış isteyenler, savaş isteyenler
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset