|
Meşkin/Mis kokulu kalemler Doha’da...

Meşkin, mis kokulu kalemler demekmiş. Yani manayı, muhabbeti yazı sanatına döken kalemlere bu isim verilirmiş. Güzel bir yazının ötesinde kudret ile nezaketi, tevazu ile ihtişamı aynı anda hissettiren bu sanata dair



şair Ali Ulvi Kurucu'nun şu dizeleri de hat sanatının geleneksel sanatlar içindeki önemini çok iyi özetler:

Aslında bu san'attaki hikmet dolu mana/Mazileri, atilere aksettiren ayna.


Hat sanatının merkezi şüphesiz İstanbul. İstanbul aynı zamanda bu sanatın yaşatıldığı, klasik ile modernin buluştuğu, yeni yorumlarla gelecek nesillere aktarıldığı da bir şehir. Japonya'dan Amerika'ya hat sanatına ilgi duyan birçok talebenin hat için geldiği de bir şehir. Dünyanın neresinde bir hat sanatçısı varsa mutlaka yolu İstanbul'dan geçmiştir. İstanbul'un ve meşki burada almış sanatçılarının bu sanatın yaşatılmasında emeği büyüktür. Bu emek, geçen hafta Katar'ın başkenti Doha'da Katar Müzesinde açılan bir sergiyle uluslararası kültür çevrelerinin de dikkatine sunuldu.



Katar Müzesi mazisi çok yeni olsa da salonları, teknik imkanları ve getirdiği dünyaca ünlü sergilerle uluslararası kültür çevrelerinin bildiği ve yakından takip ettiği bir yer. Bu nedenle İstanbul'dan giden bir serginin orada açılması ayrıca büyük önem taşıyor. Her isteyen orada gidip sergi açamıyor kısaca.



Sergideki eserlerin sahibi ise ünlü bir koleksiyoner olan Mehmet Çebi. Çebi aynı zamanda Türkiye'nin bu alandaki tek müzesi olan İstanbul Sanat ve Medeniyet Vakfı Hilye-i Şerif ve Tespih Müzesi'nin sahibi, geleneksel sanatların içeriğinin korunarak modern formlarla yaşatılmasını, kültür sanat piyasasında değer bulmasını misyon edinen bir sanatsever.



Çağlar boyunca İslam kültürünü taşıyan eserlerin üretildiği köklü bir merkezden, mazisi çok yeni olan Doha'ya bir Türk sergisinin açılışı için giderken müzeye ilişkin fazla bir beklentimiz yoktu.



Ancak Doha'da karşılaştığımız müzelerin, modern mimarileri, içerikleri, eserleriyle beklentimizin çok üzerinde bir kültür-sanat yatırımını, zevkini ortaya koyduğunu görmek doğrusu bizi şaşırttı. Katar'ın Arap ülkeleri içinde, kültür alanında güçlü bir merkez olma noktasında geleceğe yaptığı yatırım İslam dünyasında yeterince karşılık bulmasa da batı dünyasında ilgi çekiyor. Kültür sanat alanlarında başta 'British Museum' olmak üzere pek çok müze yöneticisi Doha'ya sık sık gelip gidiyor ve orada yapılan etkinlikleri yakından takip ediyorlar. Diğer taraftan böyle etkinlikler kültür sanat çevrelerinin dışında da ülkeler arasında kültür köprüleri kurmaya da vesile oluyor.



Bu nedenle Mehmet Çebi Hilye ve Tespih Koleksiyonu sergisi, Türkiye ve Katar arasında kültür ilişkilerinin gelişmesi açısından önemliydi.



Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen serginin hazırlıkları bir yıl sürdü. 45 hilye-i serif ve çok özel değere sahip 170 tespih sergilendi. Bu arada Katar müzesinde açılan ilk Türk sergisi ve bir de alanının ilk sergisi olduğunun da altını çizelim.



Doğrusu sergideki tespihler içinde benim en çok mors balığı dişi ve yosun bileşkesinden olan tespih dikkatimi çekti. Taşları, renkleri, üzerlerindeki sanatla paha biçilmez tespihler arasında 200-250 yıllık tespihler de vardı. Bu vesileyle tespih ustası Hüseyin beyden Türkiye'de gerçekten tespih koleksiyoneri sayılabilecek çok az isim olduğunu öğrendim. En çok tespih Bedreddin Dalan'da varmış. Cumhurbaşkanımızın tespih koleksiyonu da en iyiler arasındaymış. Ancak neticede Türkiye'de toplamda beşi büyük beşi de eh denebilecek toplamda 10 kişiyi geçmeyecek tespih koleksiyoneri varmış. Bu arada küçük bir magazin bilgisi olarak da dolabında kıyafetlerine uyumlu tespih bulunduran beylerin bulunduğunu da öğrendik.



Bu sergi Mehmet Çebi'nin Londra, Washington ve Sharjah'dan sonra dördüncü uluslararası sergisi. Sergi geniş bir ekibin emeğiyle gerçekleşme imkanı bulmuş. Katar emiri Al Thani'nin kızı Mayassa müzenin yönetim kurulu başkanı olarak sergi hazırlıklarına yön vermiş. Katarlı ve Türk küratörlerin birlikte çalıştığı, toplamda 60 kişilik bir ekibin görev aldığı sergide Katar Müzesinde sergiler koordinatörü olarak görev yapan Selmin Kangal Hanım'ın da katkıları büyük olmuş. Müze'de sergi için salonları yeniden düzenlemiş, duvarlar boyatılmış, tablolar için farklı düzenekler yapılmış. Tespihlerin sergileneceği zeminler hazırlanmış. Eserlerin hazırlanma süresinde usta hattatlar hilye-i şeriflerdeki içeriği modern formlarda yorumlayarak çalışmışlar.



Serginin taşınması için THY en büyük uçağını tashih etmiş. Doğuş, Makyol, Yapı Merkezi gibi Katar'da iş yapan Türk şirketleri sergiye destek vermişler.



Tabi bu arada benim serginin sahibi Mehmet Çebi'ye bir eleştirim olacak. Eserlerin arasında hiçbir kadın hattatın eseri yoktu. Oysa bugün çok güzel eserler veren birçok kadın hattat var. Hepsi de yaşayan en büyük hat ustalarından, Hasan Çelebi'den, Hüseyin Kutlu'dan icazet almışlar. Bu arada kültür sanattaki erkek tekeline de itiraz ederek kadın sanatçıları ve hattatları da hatırlatmak isterim.



Daha çok Türk sanatçısının ve eserinin dünyaya açılabilmesi dileğiyle…


#THY
#Washington
#Sharjah
#Katar
7 yıl önce
Meşkin/Mis kokulu kalemler Doha’da...
Futbolumuzu koruyalım!
Yerini unuttuğumuz bir şey
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm