|
F-4 uçaklarının arka arkaya düşmesi ihmal mi ihanet mi?

7 Haziran seçimleri, yeni Türkiye’nin devlet yönetiminde, ’’milli iradeyi önceleyen’’ yeni bir anayasaya kavuşmasına neden olabileceği gibi, bölgesel ve küresel bir güç olmasının olmazsa olmaz şartı sayılan, başkanlık sistemine (Türkiye usulü) geçişi sağlayabilecek bir dinamiğe sahip olması, demokratik standartların yükselmesi gibi, birçok konuda hayati bir öneme sahip görünmektedir.

Türk-Kürt kardeşliğini pekiştirmek, ülke’de akan kanı durdurmak, büyük ve güçlü bir Türkiye perspektifi için tamamen yerli ve yeni ‘’Barış ve Kardeşlik Projesi‘’ adı altında başlatılan ‘’Çözüm Süreci’nde’’ iç ve dış kaynaklı tüm provokasyonlara rağmen sona gelinmesi, kritik bir bölge ve konjonktürde, başta siyasi irade olmak üzere Öcalan ve kamuoyunun sürece sahip çıkması sayesinde başarılmış, birlik ve beraberliğimiz açısından, tarihi öneme sahip bir karar sürecine işaret ediyor.

21 Mart 2013 Nevruz’u sonrasında, Öcalan’ın ikinci kez, Dolmabahçe mutabakatı çerçevesinde Kandil’e ‘’Silahlı mücadeleyi bırakma ‘’çağrısı yapması, 2015 Nevruz’unda bu çağrıyı, Diyarbakır’da sesli veya görüntülü olarak daha detaylı bir şekilde yineleyecek olması sürecin yerli ve baş aktörleri olan, siyasi iktidar ve İmralı’nın çözüm süreci kararlılığı ve iradesinin önemini bir kez daha ortaya koyarken, HDP, PKK ve KCK içindeki aykırı sesleri tolere etmesi açısından da son derece etkili ve anlamlı gözüküyor.

Ancak çözüm sürecinde, başarılı bir şekilde sona gelinmesinin doğal bir sonucu olarak, Kürt-Türk ittifakının öncelikle ekonomik işbirliği üzerinden, Ortadoğu’ya taşınması, Ortadoğu ve Suriye’de, Türkiye’nin öncülüğünde ‘’Kürt Birliği’nin’’kurulması, Kürt-Türk ittifakının savunma ve güvenlik alanlarını da kapsayacak bir güce dönüşmesi ihtimali, bu durumu, Ortadoğu’da, dış politika stratejileri ve çıkarlarına karşı bir tehdit olarak algılayan, ABD ve İsrail, derin yapıları ve gizli servislerinin kontrolündeki üst akıl’ı, 7 Haziran seçimleri öncesinde, Türkiye’de siyasi istikrarsızlık ve kaos yaratma amacıyla devreye sokmuş görünüyor.

Üst akıl’ın kontrolündeki paralel yapı ve bu yapının kuyruğuna takılan bazı muhalefet partileri Ak-Parti’yi halkın gözünde ve gönlünde itibarsızlaştıracak algı operasyonları ile seçimlerde iktidarın mecliste çoğunluğu kaybetmesi veya sandalye sayısının 330’un altına düşmesine yönelik kurgulanmış provokasyon kokan eylemlerine hız verirken, diğer taraftan uluslararası arenada, AİPAC lobilerinin kontrolündeki yazılı ve görsel medyada, Yeni Türkiye ve çözüm sürecini hedef alan asparagas yayınlar ve düzmece raporlar yayınlanmaya devam ediyor.

Son 9 gün içinde bilinmeyen(!) nedenlerle düşen 3 uçağımızda 6 pilotumuz şehit oldu. Son haftada ikisi Malatya diğeri Konya ili sınırları içinde üst üste düşen F-4 savaş uçakları ile ilgili olarak askeri kaynaklar, kaza kırım ekiplerinin ilk tespitlerinde düşen uçaklarda teknik bir arıza izine rastlanmadığını açıkladılar.

28 Şubat Sürecinde F-4 savaş uçaklarının modernizasyonunun İsrail’e yaptırılması, ihanet değilse bile dış politikada açık bir yönetim zaafiyetine ve büyük bir ihmale işaret ediyor. Bu nedenle, İsrail ve Türkiye arasındaki F-4 uçaklarının modernizasyonuna ilişkin askeri anlaşmaların (1998-2003) acilen mercek altına alınması ve soruşturulması, milli güvenliğimiz açısından elzem bir durum haline gelmiştir. Kim ne derse desin 9 gün içinde ardı ardına düşen uçaklarımızın bir sabotaj sonucu düşme ihtimali neredeyse yüzde yüz, olası failler ise İsrail ve Türkiye’deki uzantılarıdır.

28 Şubat ve paralel yapı medyası, (Cumhuriyet, Hürriyet, Sözcü, Zaman gazeteleri vs) gerek manşetten verdikleri haberlerde, gerekse köşe yazılarında, bazı şehit ailelerinin acılarını istismar ederek, ‘’saray‘’ üzerinden yaratmak istedikleri psikolojik harekat yöntemleriyle, Ak-Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alarak, kamuoyu nezdinde yıpratma ve itibarsızlaştırma amaçlı, çeşitli algı operasyonlarını hayata geçirmeye çalışıyorlar.

ABD’nin PYD’ye yönelik vize politikasını değiştirerek, Kobani Kantonu Eş Başkanı Enver Müslim ve beraberindeki heyeti ‘’Rojava ve Suriye’nin geleceğine’’ dair görüşmeler yapmak üzere Washington’a davet etmesi, yaklaşık bir ay önce de PYD Eş Başkanı Asya Abdullah ile PYD’nin silahlı kadın gücü olan YPJ’nin askeri Konsey üyelerinden Nesrin Abdullah’ın Fransa Cumhurbaşkanı Hollande tarafından Elysee Sarayında ağırlanmaları, ABD ve Batı’nın çözüm sürecine müdahil olarak ‘’KÜRT‘’ kartını yeniden devreye sokma girişimi olarak değerlendirilebilir.

AİPAC lobilerinin, İngiltere ayağının önemli gazetelerinden Financial Times, Türkiye’nin Ortadoğu ile ilgili büyük güç olma hayallerinin buhar olup uçtuğunu iddia etmesi, İngiliz Ekonomist dergisinin ise Iraklı Kürtlerin bağımsızlığı hak ettiğini belirterek, PKK kurucularından Cemil Bayık ile yaptığı söyleşide, cihatçıların Irak’a yönelik saldırılarının ’’Kürtleri birleştirdiği’’ yeni PKK’nın dört farklı ülkede yaşayan Kürtleri birleştirecek ‘’Büyük Kürdistan’’ arayışında olmadığı, onun yerine Türkiye içinde ‘’Kanton sistemi ve demokratik konfederalizmi‘’ savunarak, son sözü Öcalan’ın söyleyeceği iddialarını derginin kapağına taşıması, çözüm sürecinde PKK’yı kışkırtarak, Türkiye’yi köşeye sıkıştırma ve çözüm sürecini zora sokma hamlesi olarak görülebilir.

Üst akıl’ın koordinesinde seçimler öncesinde ekonomide kaos yaratmak amacıyla faaliyete geçen faiz lobisi, Türk ekonomisinde kötü veriler ve siyasi istikrarsızlık olmamasına karşın doların spekülatif ve manipülasyon amaçlı yükseltilmesinin baş müsebbibi gibi görünüyor.

CHP, MHP ve HDP’nin İç Güvenlik Reformu nedeniyle, Mecliste sergiledikleri şiddet ve gerilim stratejisini, seçim öncesinde, Türkiye geneline taşıyacakları yönünde parti üst düzey yetkililerince yapılan açıklamalar, büyük metropol’lerdeki üniversitelerimizde karşıt görüşlü öğrenciler arasında ekilen nifak tohumları, Gezi, Kobani, Cizre benzeri sokak terörünün azdırılmasına yönelik faaliyetler olarak, 7 Haziran seçimleri öncesinde kritik bir sürece işaret ediyor.

#Türk-Kürt kardeşliği
#seçimler
#Çözüm Süreci
9 yıl önce
F-4 uçaklarının arka arkaya düşmesi ihmal mi ihanet mi?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti