|
FETÖ, Bank Asya, THY üçgeni (1)
Cumhurbaşkanı, Erdoğan, 10 Ağustos'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesinde, AK PARTİ adayı olarak isminin ve Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi'nin açıklandığı toplantıda, konuşmasını yapmak üzere kürsüye '' İstiklal Mücadelesi'nin lideri''anonsuyla davet edilmişti.

Başbakan, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklarken yaptığı ''Çankaya'da iki hayati görevim olacak. İlki Cemaatin tasfiyesini bizzat yürüteceğim. İkincisi barış sürecinin takipçisi olacağım'' sözü cemaat cephesi ve muhibleri'nde endişe yaratmış, ancak çok ciddiye alınmamıştı.

Bu süreçte operasyon beklentisi içinde olan kamuoyunda, örgüte neden operasyon yapılamadığı yönündeki merak ve endişeleri kendi lehine çevirmek isteyen Paralel Yapının büyük abi'leri Türkiye ve dünya imamları, tabanının çözülmesini engellemek, örgüte moral ve destek sağlamak amacıyla, motive edici söylem ve eylemlere yönelik psikolojik harekat faaliyetlerini, sosyal medya üzerinden yürüterek "ellerinde delil yok, beceremezler, bir şey bulamazlar" twet'leri ile güç sarhoşluğunun getirdiği aymazlıkla açıkça devlete meydan okuma cüretinde ve gafletinde bulunuyorlardı.

Oysa Başbakan Erdoğan, Paralel yapının başarısızlıkla sonuçlanan, 17-25 Aralık darbe girişimi sonrasında, Milli Güvenlik Kurulu'nun, 30 Ekim 2014 tarihli olağan toplantısında; ''dış destekli bir proje ile yargı, polis, MİT ve TSK başta olmak üzere devletin tüm kurumlarını hedef alan, illegal hiyerarşik ve organize bir şekilde devlet kurumları içine sızarak bir ahtapot misali kuşatan paralel yapılanma ile topyekûn mücadele" kararı alınmasına yönelik ilk adımların atılmasına önayak olmuştu.

3 saat süren toplantıda MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından, “yapılanma” ile ilgili detaylı sunum yapıldı. Kurumlardaki yapılaşmadan, yasa dışı dinlemelere, kriptolu telefonların deşifre edilmesine kadar birçok veri, istihbarat bilgisi, bundan sonra çıkacak veriler, siber tehdid unsurları yargı-iş dünyası ve medya faaliyetleri, dış bağlantılar.. hepsi ele alındı. Toplantının sonunda, devletleşme stratejisi ile faaliyet gösteren, bir ucu dışarıda illegal hiyerarşik yapılanma ile ilgili oy birliğiyle, ''Kırmızı Kitap'ta iç ve dış tehdit'' oluşturduğu gerekçesiyle örgütün iç ve dış legal ve illegal faaliyetlerinin röntgeninin çekilmesi kararı alınmıştı.

MGK'da alınan bu karar doğrultusunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğü, Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, 30 ilin Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdiği 23 maddelik talimat yazısında Gülen Örgütü'nün mercek altına alınarak araştırılmasını istemişti. Araştırılması istenen konuları özetlersek:

''- Cemaat üyesi olup örgütlü olarak hükümeti devirmek ve anayasal düzeni yıkıp, devleti ele geçirmek için doğrudan faaliyet yürüten kişilerin adreslerinin ve açık kimlik bilgilerinin belirlenmesi; cep telefonu ve elektronik iletişimlerinin denetlenip izlenebilmesi için araştırmanın yapılması; gerekli kararların mahkemelerden alınabilmesi için işlemlerin başlatılması; benzer şekilde geriye dönük olarak cep telefonu görüşme kayıtlarının alınıp, üzerinde çalışma yapılması.

"- Cemaatin tuttuğu arşivlerinin bulunduğu yerlerin tespit edilerek acilen aranması; elde edilecek delillerin değerlendirilmesi.

"- Fethullah Gülen ve cemaatinin elinde silahlı bir güç bulunup bulunmadığı, ordu, Jandarma, MİT ve emniyet birimleri içerisindeki cemaate bağlı olanların böyle bir eyleme kalkışmalarının mümkün olup olmadığı; cemaat üyelerinin böyle bir eyleme kalkışmaları halinde hükümeti yıkabilecek veya anayasayı ortadan kaldıracak güçlerinin olup olmadığının belirlenmesi.

"- Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma, MİT, yargı organları ve ordudaki örgüt üyelerinin kimler olduğu, toplam kaç kişi olduklarının belirlenmesi, kurumlar içersinde örgütlenme şeklinin ve şemasının tespiti.

"- Fethullah Gülen Cemaatinin, Türkiye'deki imamı olarak görevlendirdiği kişilerin ilçe, il, ülke geneli ve yabancı ülkeler olmak üzere ayrı ayrı araştırılıp tespit edilmesi; imamların hangi devlet idaresi veya kurumundan sorumlu olduklarının tespit edilmesi.

"- Cemaatin Türkiye'de gerçekleştirdiği her türlü ticaret, eğitim, öğretim, sosyal etkinlik, basın yayın ve matbaa işlemleri, internet yayıncılığı başta olmak üzere her türlü faaliyetinin araştırılması; hukuka uygun görülen faaliyetleri ile gizli yürütülen hukuk dışı faaliyetlerinin tespiti.

"- Cemaatin elinde bulunan sermaye şirketleri, holdingler medya, dershaneler, bankalar, gelir kaynakları, himmet, bağış, zorlamalı satışlarda elde edilen gelirlerin tespiti.

"- Cemaatin lideri Fethullah Gülen'in ve yanındakilerin yurt dışındaki ilişki ve irtibatları.

"- Cemaat üyelerinin Türkiye'nin son 10 yılında işlenen önemli olaylara azmettiren, yardım eden ya da doğrudan suç işleyen sıfatıyla katılıp katılmadıklarının belirlenmesi, cemaat üyelerinin rolleri bulunduğu iddia edilen, Aziz Santora cinayeti, Hrant Dink'in öldürülmesi, Danıştay saldırısı, Zirve Kitapevi katliamı, Necip Hablemitoğlu ve Üzeyir Garih'in öldürülmesi gibi olaylarla irtibatlarının araştırılması öngörülmüştü.''

Bu Kez 29 Nisan 2015 tarihinde yapılan ve yaklaşık 7 saat süren MKG toplantısında güncellenen ''Kırmızı Kitap'ta (MGSB)'paralel yapı, ulusal güvenliği tehdit eden 'legal görünümlü illegal yapı'' tanımlamasıyla, Türkiye'nin iç ve dış tehditleri ve mücadele esaslarının belirlendiği Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ve TSK'nin kırmızı kitabı olarak bilinen Milli Askeri Stratejisine (TÜMAŞ) resmen girdi. MGK'da alınan karar doğrultusunda Fethullah Terör Örgütü( FETÖ) ile mücadele iç ve dış tehdit olarak iki alanda yürütülecekti. İçte yargı emniyet ve istihbarattaki paralel unsurlar başta olmak üzere tüm kamu kurumları, içine sızmış paralel yapıların tespit edilerek devlet memuriyetinden ayıklanmaları sağlanacak. Dış'ta ise FETÖ'nün kara Propaganda faaliyetlerinin engellenmesi, Türk Okulu markasının sadece MEB'nın açacağı okullar için kullanılması, Gülen ile ilgili kırmızı bülten sürecinin hızlandırılması kararları alınmıştı.

Son MGK'da, Fethullah Gülen Terör Örgütü tanımlaması ve kararı şüphesiz en çok, bu terör örgütünün legal görünümlü Sivil Toplum Kuruluşlarını ve himmetçi gruplarını etkileyecek. Özellikle de dini bir cemaatin neden banka sahibi olduğu, THY'nin yüklü parasının neden Bank Asya'da bulunduğu, FETÖ'nün, Türk Hava Yollarını neden hedefine aldığı, terör örgütünün yurt dışında, Türkiye aleyhindeki illegal faaliyetlerinde sarf ettiği maddi güç ile Bank Asya arasında bir ilişki olup olmadığı ciddi bir şekilde sorgulanabilecekti. (Haftaya Devam edeceğiz)
#Erdoğan
#MGK
#FETÖ
9 yıl önce
FETÖ, Bank Asya, THY üçgeni (1)
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’