|
Uğur Mumcu, Gaffar Okkan suikastlarında Kontrgerilla, JİTEM- Hizbul/Kontra

Uğur Mumcu 24 Ocak, Eşref Bitlis 17 Şubat, Özal 17 Nisan 1993 yılı içinde arka arkaya çeşitli suikast yöntemleriyle ortadan kaldırıldılar. 24 Ocak 2001 tarihinde koruma ve trafik eskortları ile seyir halinde iken bombalı ve silahlı saldırı sonrasında 5 polis ile birlikte şehit edilen, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın infaz emrinin, 1993’te bombalı suikasta kurban giden Uğur Mumcu ile aynı merkezden verildiği, devlet içinde çöreklenmiş bir ucu içeride bir ucu dışarıda bir çete tarafından gerçekleştirildiği iddiaları 17-25 Aralık başarısız darbe girişimi ile ortaya çıkan gerçekler ışığında incelenmeye değer görünüyor.

Uğur Mumcu araştırmacı ve etik gazeteciliğin tartışılmaz duayeniydi. Mumcu bu özellikleri nedeniyle devletin üst katları ile güven ilişkisine dayanan bir samimiyet ve diyalog içindeydi. Cumhurbaşkanı Özal, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, Yaşar Büyükanıt, 12 Mart dönemi Askeri Savcısı Baki Tuğ ile direkt görüşebilen, ayrıca MİT ve devlet kurumları içinde önemli iltisaklara sahip bir gazeteci pozisyonundaydı.

Uğur Mumcu kendisine yönelik uzaktan kumanda ile patlatılan bombalı suikast öncesinde şahsına gönderilen bir dosyada araştırdığı konuların fevkalade fevkinde bilgiler olduğunu görünce heyecanlanarak, dönemin Cumhurbaşkanı Özal’ı aramış, görüşemeyince Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis Paşa'yı telefonla arayarak dosya hakkında bilgi vermişti. Bu olay sonrasında Uğur Mumcu otosuna yerleştirilen ve uzaktan kumanda ile patlatılan bombalı suikast saldırısı sonucu hayatını kaybetmişti. Eşref Bitlis Paşa da bir süre sonra şüpheli uçak kazasında, Cumhurbaşkanı Özal’da Nisan ayı içinde şüpheli bir şekilde zehirlenerek vefat etmişti.

Turgut Özal ve Eşref Bitlis suikastlarının ana nedeni, Özal’ın 13 Mart 1992’de yapılan MGK toplantısına, PKK terörünün bitirilerek KÜRT sorununun çözülmesi adına genel af da dahil olmak üzere siyasal –sosyal çözümleri içeren önemli paketleri sunması önemli bir rol oynamışsa da Uğur Mumcu’ya gönderilerek deşifre edilen dosyadaki bilgilerin suikastların hızlandırılmasına ivme kazandırdığı da bir gerçek sanırım.

Uğur Mumcu’nun katledilmesinin 3. yılında, JİTEM tetikçisi Mahmut Yıldırım namı diğer Yeşil’in, Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’yu Kurban Bayramı'nda yanında biri kız diğeri erkek iki çocukla ziyaret ederek, sembol ve şifreli konuşmalarla örtülü bir şekilde tehdit etmesi, Uğur Mumcu’nun son araştırmasında, devlet/Hizbul-Kontra ilişkilerini masaya yatırması ve bu araştırmanın sonucunda 1992 yılında kaleme aldığı Hizbulkontra / Kontrgerilla (eski adı ile Özel Harp ) arasındaki bağlantıları açıklayan köşe yazısı, Uğur Mumcu’ya suikast düzenleyen yapı ile ilgili gerçekleri açıkça ortaya koymuş görünüyor.

Gaffar Okkan’ın aracı, Diyarbakır Şehitlik semtindeki Emniyet Müdürlüğü’nden ayrılmış konvoy olarak ilerlerken, önde ve arkada eskort, ayrıca makam aracının arkasında da yakın koruma ekibi vardı. İlk saldırı 500 metre ileride Şehitlik yakınlarında yapıldı. Burada koruma ekibinin hepsi öldürüldü. Okkan’ın aracı ve eskort hızlandı, ancak onlar da 100 metre ileride bombalı ve silahlı saldırıdan kurtulamadı. 15-20 kadar saldırganın bulunduğu olayda bomba ve Kalaşnikoflar kullanıldı. Eylemciler çok iyi hazırlanmışlardı. Her sokağın başında varlardı, hiçbiri de vurulmadan hedefi vurarak sıfır hata ile kaçtılar. Okkan ve 5 arkadaşı şehit olmuştu. Olay yerinde tam 460 boş kovan bulundu. Okkan’ın vücudundan 20 kurşun çıkarıldı. İstanbul aksanı ile konuşan saldırganların, saldırının hemen ardından dükkanlara girerek ‘’Polisiz’’ diyerek arama yapması dikkat çekmişti.

Olay sonrası açıklama yapan uzmanlar: “Ortada bir silahlı çatışma yok. Şoke edici bir saldırı var. Silahlar olağanüstü iyi kullanılmış. Kentin en kalabalık caddelerinden birinde, ‘nokta vuruşu’ yapılmış. Yoldan geçerken yaralanan hiç kimsenin olmayışı da bunu gösteriyor. Saldırının hedefi, yıllardır OHAL bölgesinde görev yapan ve silah kullanmayı Hizbullahçılardan çok daha iyi bilen ve her an bir saldırıya hazır olan polisler ve korudukları kişi ise olağanüstü korunan Diyarbakır Emniyet Müdürü'ydü. Saldırının, Hizbul-Kontra’yı çok aşan, profesyonelliği öne çıkaran, özel savaş eğitimi almış soğukkanlı ve eylem konusunda uzman kişiler tarafından yapılabilecek tarzda bir eylem görüntüsü vermesi saldırganların kimliklerinin deşifresi açısından önemli görünüyordu.

Okkan, 17 Ocak 2000’de İstanbul’da gerçekleşen Hizbullah operasyonunun temelini atmış, yaptığı çalışmalarla örgütün şifrelerini çözmüştü. Kontrgerilla (Eski özel Harp dairesi) JİTEM –Hizbul-Kontra'nın Batı destekli ajan örgütlenmesi içinde faaliyet gösterdiklerini saptamış Hizbul-Kontra’ya, Türkiye genelinde darbe vurulmasına yaptığı olumlu çalışmalarla büyük katkı sağlamıştı.

Gaffar Okkan Diyarbakır’da göreve başlamadan önce JİTEM kontrolündeki korucular, itirafçılar ve JİTEM unsurları şehir içinde kendi başlarına buyruk hareket edebiliyor, istediği kişileri gözaltına alarak işkence, hatta infaz dahi yapıyorlardı. Gaffar Okkan’ın göreve başlamasıyla birlikte faili meçhuller büyük oranda azaldı. Polis disiplin altına alındı. Okkan polis-halk ilişkilerini en üst seviyeye çıkararak devletin kadife ve yumuşak yüzünün halka sergilenmesini sağladı.

JİTEM unsurlarına artık yasadışı işlerde göz açtırılmıyordu. Kısa sürede Gaffar Okkan, Diyarbakır’ın sevgisini ve saygısını kazanmıştı. Halkın sevgisini kazanmasına karşın bu bölgede devletin demir yumruğunun bölge halkına uygulanmasını isteyen, Batı ve kontrollerindeki Kontrgerilla-JİTEM- Hizbul/Kontra'nın bir numaralı hedefi haline gelmişti.

Bu süreçte Gaffar Okkan’a yönelik yapılan suikastta, Emniyet Müdürü'ne ait konvoyun Emniyet Müdürlüğü'nden ayrılışı ve güzergahları hakkında suikastçı JİTEM unsurlarına istihbarat sağladığı iddia edilen PDY/PÖ mensupları hakkındaki ciddi iddialar muhakkak araştırılmalıdır.

Suikastın ardından, Okkan’ın yakın koruması müthiş bir itirafta bulunarak, saldırının ardından durdurulan üç araçta ‘’JİTEM kimlikli şahısların olduğunu itiraf etmesi’’, ‘’JİTEM kurucularından olan, ancak birkaç ay önce vefat eden Albay Arif Doğan’ın bazı şahısları Gaffar Okkan suikastı üzerinden tehdit etmesi", Mumcu, Gaffar Okkan ve benzeri suikastların, Türkiye içindeki ve dışındaki aynı merkezi işaret ederek deşifre etmesi sanırım halen aktif olan bu üst yapı ve kontrolündeki diğer derin yapıların tasfiye edilmelerinde önemli bir rol oynayacaktır.

#Uğur Mumcu
#Eşref Bitlis
#Gaffar Okkan
9 years ago
Uğur Mumcu, Gaffar Okkan suikastlarında Kontrgerilla, JİTEM- Hizbul/Kontra
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı