|
Tehdit et, öldür, Meclis’e Gir!
Anladık artık, HDP kana doymuyor…

Bu ülkede akan kandan beslenen, “terör” denen illetin müsebbibi olan medya organları, Demirtaş'a oy verilsin diye hemen her akşam ellerinden geleni yapmaya başladığından bu yana bizler de anladık, bu medya organları da kana doymuyor; doymayacak…

PKK'liler, yurt dışında oy kullanacak vatandaşları konsolosluk önüne kadar takip ediyor; çünkü tehdit ediyor.

PKK köyleri geziyor, isim isim insanları ziyaret ediyor, kim ne kadar oy verecek belirliyor, ve köylüye tehdit yağdırıyor, insanların evlerini işaretliyor.

Bu ülkenin halkını, kendi vatandaşlarını öldüren, silahı hala bir alternatif olarak gören bir örgütün siyasi uzantısı hiçbir şey olmamış gibi meydanlarda “Demokrasi, barış, kardeşlik” naraları atabiliyor… Yahut bu ülkenin kendi gibi olmayan herkesi “yandaş” olmakla itham eden medyası hem Demirtaş'ı destekliyor hem de hiçbir şey olmamış gibi yapıyor, hatta PKK'liler köylerine HDP bayrakları asılmasını istemeyen Hüda-Par'lıları katlediyor, Demirtaş hayranı medya bu haberi HDP'nin bu olaydaki payesini göstermemek için itina ile kırparak veriyor; “İki Hüda-Par'lı öldü!” manşetini seçiyor, nedeni ortada yok. Bu ülkede kan aksın diye bekleyenler, bu dönem böyle bir gazetecilik yapıyor.

Bu olaydan sonra bir konuşma yapan Hüda-Par Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz şöyle diyor:

“Bizim kardeşlerimizi kalleşçe, alçakça şehit ettiler. Rabbimizden dileğimiz onların mazlumiyetleri inşallah bu halkın uyanışına, gafillerin gözlerinin açılmasına vesile olur.

Kürdistan kan gölüne çevrilmek isteniyor. Kürdistan`da şeytana iş bırakmayan, fitne ve fesadı üzerine alan bu grup Kürdistan`da barış ve huzur istemiyor. Kürdistan`ı kan gölüne çevirmek istiyor. Bu durumdan kurtulmaları doğrularla, iyilerle beraber olmaktır. Ya da kötülerle olup onların uyarıldığı cezaya müstahak olacaklar.

Şehitlerimiz inşallah cennettedir. Ama onlara bu zulmü reva görenler cehennemdedir. Şehitlerin ailelerine ve dava kardeşlerine Rabbim sabr-ı cemil nasip etsin. Rabbim şehadetlerini kabul etsin."

Mesele aslında gayet net; İslami değer ve kurumları hedef alıp, seçime kan bulaştırmaktan çekinmeyen, bir yanı tehdit olan, en sonunda Müslüman dindar Kürtleri katleden bir HDP dışında bir şey yok ortada… Bir de bu HDP'yi, bu Demirtaş'ı “kucaklayıcı, demokrat, hak hukuk arayışında, bu ülke insanına sevdalı” gibi göstermeye çalışan sihirbaz medya dışında hiçbir şey yok.

Tüm bunlar olurken, henüz birkaç ay evvel, hangi suçtan dolayı katledildiğini gayet iyi bildiğimiz Yasin Börü'yü ve arkadaşlarını ve 50'ye yakın sivil insanı, ve sokakta sakallı olduğu için saldırıya uğrayan insanları unutmamız bekleniyor, bu mümkün mü?

Üç beş oy uğruna vatandaşını katleden bir HDP, bu ülkeye gözyaşı acıdan başka ne verebilir?

Zannediyorum bu sorunun cevabını bilen herkes seçimde tercihini ona göre yapacaktır, ve eminim bu sorunun cevabını bildiği halde, bu ülkeye, bu ülkeye hizmet eden bir partiye yönelik hastalıklı nefretin sahipleri, bu sorunun cevabını unutturmaya çalışacak, ve yine eminim ki her şey unutulsa da, bugün babaları HDP'liler tarafından katledilen 3 yetim; Yasin Börü ve arkadaşlarının acılı anneleri, seçim sandığının önünde durarak, şu soruyu soracak; değer miydi?

Değmezdi.

Üç beş tane oy için, 80'lerden başlayarak bugüne kadar gelen acının ne olduğunu bilen, artık bölgede kan akmadığı için “acıyı” unutmaya yüz tutmuş bölge halkına üç beş oy için acıyı yeniden yaşatanlar için bunca uğraş veren, ihanet ve kaos medyası da değmeyeceğini gayet iyi biliyor ama onlar için bu ülkenin vatandaşı, bu ülkenin huzuru ehemmiyetli değil ki, onlar için kan aksın, kaos olsun hevesleri ehemmiyetli, işte bu yüzden ve bunun için çalışıyorlar, sandığa gittiğinde bunu unutma Türkiye, sakın unutma…
#cemile bayraktar
#cemile bayraktar hdp
#hdp seçim
#hdp tehdit
9 yıl önce
Tehdit et, öldür, Meclis’e Gir!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi