|
Türkiye muhalefetinin temel psikolojisi: Ya benimsin, ya toprağın!

Türkiye, uzunca zamandır kendi gibi düşünmeyenleri linç eden bir anlayışın “özgürlük ve demokrasi” temelli olduğunu iddia ettiği muhalefetinin acıklı hikayesini okuyor. Bu hikayenin baş kahramanları, yeri geldiğinde kendileri gibi düşünmeyen daha doğrusu darbe yapmayan ordu mensuplarını darbeye davet ediyor, yeri geldiğinde Türkiye üzerinde şer temelli niyetleri olan “üst bir aklın” maşası oluyor, yeri geldiğinde tüm gayr-ı hukuki yargı sürecinin faili oluyor, yeri geldiğinde bu ülkeyi sokakları savaş alanına çevirerek yakıp yıkıyor, yeri geldiğinde insanları hedef gösterip, linç ettiriyor. Dillerindeki söylem kutuplaştırıcı ve nefret dolu, oysa kendilerinin ağaç, doğa, insan, özgürlük, demokrasi, adalet niyetli olduklarını iddia ediyorlar, bir sanrıdan ibaret olan bu iddialara kendilerinin dahi inanmadığını bilmekle birlikte yaktıkları ateşin kendi ayaklarını tutuşturduğundan bihaberler.

Bu nefret dolu kitlenin, bu kutuplaştırıcılığın müsebbibi olan tarafın, yaşadığı nevroz hali onlara verdikleri zararın kendilerine de dokunacağını unutturuyor, ve bir türlü bu ülkenin hepimizin olduğunu anlayamıyor “bu ülke yalnızca benim” ülküsü neticesinde kaybediyorlar, kaybettirmeye niyetleniyorlar, temel psikolojileri “Ya benimsin, ya toprağın!”

Yavuz Bingöl, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir türkü söyledi diye Yavuz Bingöl’ün açıklamaları, verdiği röportajda kırpıldı, Bingöl hedef gösterildi, linç edilmeye çalışıldı.

Hülya Avşar, cumhurbaşkanlığı konutu için “Hiç de şaşalı değil, benim evim daha gösterişli” dediği için bu ülkedeki ana muhalefetin (lafın gelişi, yoksa ne muhalefeti) bir numaralı isminin çok düşük seviyeli söylemi içerisinde hedef gösterildi.

Niran Ünsal, bir dergiye başında bir örtüyle fotoğraf verdi diye hem sektör hem de sosyal ağ kullanıcıları tarafından linç edildi.

Tuna Kiremitçi. Twitter hesabından şunu yazmış: “Başıma bir şey gelmeyecekse Erdoğan’ın Din Şurası konuşmasını makul ve mantıklı buldum.” Sonrasında gelsin güzellemeler… Şöyle diyor Kiremitçi: “Sosyal medyadaki cümleme gelen tepki dalgasından da korkmadım ama şaşırdığımı söyleyebilirim. Çoğunluğu sözel şiddet, ağır hakaret, sert suçlama, kuru iftira ve başkalarını da aynı şeyi yapsınlar diye kışkırtmaktan ibaretti.

Birisi kitaplarımı parçalayıp fotoğrafını çekmişti. Bir diğeri acilen intihar etmemi istiyordu. Bir başkası özel hayatıma saldırırken hızını alamayıp beni “vatan haini” ilan eden de vardı.

Yani klasik sosyal medya linçlerine benziyordu. Farkıysa tek ve sosyal medya standartlarına göre yumuşak bir cümleden kaynaklanmasıydı. Bu da linç eşiğinin gittikçe düştüğünü gösteriyor .”

Buna ek olarak, bu kitlenin hedefinde kendi gibi düşünmeyen köşe yazarları ve gazeteciler de var; sosyal medya hesapları üzerinden hemen her gün tehdit, iftira, küfür ve hakaret ediliyor onca insana… Yalnızca kendi tecrübemden yola çıkmıyorum, zahmet olmazsa birkaç isim yazıp aratın sosyal ağ hesabınız üzerinden, ne denli hakaret işittiğimizi duyun lütfen. İlginçtir, sohbet imkanı bulduğum okurlardan son zamanlarda en çok duyduğum cümle şu: “Nasıl hakaret ediyorlar, ben bile tahammül edemiyorum, siz nasıl tahammül ediyorsunuz?”

Bütünün kendisine dair bir veri olan bu parçadan ibaret örneklere bakarak siz karar verin, bu kitlenin gerçekten özgürlük ve demokrasi yanlısı olduğuna inanmak normal bir insan aklı için mümkün mü?

Bilgi’ye mescit…

Bilgi Üniversitesi, kampüsleri içerisinde öğrencileri için her türlü imkanı sağlamış bir üniversite, düşünün kuaför falan bile bulunmaktaymış. Ancak aynı üniversite topu tupu bir odadan oluşacak olan bir mescit yapmaktan kaçınıyor, öğrenciler defalarca mescit talebinde bulunmuş ancak üniversite yönetimi kendilerine mescit yapılmayacağını belirtmiş. Her defasında “özgürlük” tanımlamasıyla birlikte anılan bu üniversitenin kendi öğrencilerine yönelik bu kayıtsızlığını ve ayrımcılığını kınıyor, en kısa zamanda hatasından dönmesini diliyorum.

Bilgi Üniversitesi öğrencilerine gelince, naçizane tavsiyem; alın elinize seccadelerinizi, tüm namaz kılan öğrenciler olarak anlaşın, okulun bahçesinde namazınızı cemaatle kılın, sivil fiili bir eylem yapın, eninde sonunda okul yönetimi size bir mescit yapacaktır, aksi halde konuyu gündemde tutmaya devam ederiz.

#cemile bayraktar
#cemile bayraktar yazı
#yeni şafak yazar
9 yıl önce
Türkiye muhalefetinin temel psikolojisi: Ya benimsin, ya toprağın!
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı