|
Dünya değişken İran da değişmek zorundadır

Komşumuz İran büyük bir ülke. Büyüklüğü sadece nüfusu, yüzölçümü ve ekonomik imkanlarıyla ilgili değil; bunlardın yanında tarih, medeniyet ve kültür alanında sahip olduklarıyla da büyük. Ayrıca 20. yüzyılda devrim yaşamış ülkelerin de başında geliyor. Bilindiği gibi yüzyılın başlarında Rusya''da Bolşevik devrimi gerçekleşmişken yüzyılın sonlarına doğru İran''da İslam devrimi olmuştur.

Yaklaşık otuz yıldır “İslam devrimi”ni yerleşetirmeye ve farklı bir siyasal ve toplumsal düzen kurmaya çalışan İran, bu zaman içerisinde yaşadığı en ciddi kargaşanın ve kaosun içine doğru sürüklenmekte olduğunun açık işaretlerini vermektedir. İslam devriminin hemen arkasından Saddam Irak''ı ile tutuştuğu ve on yıl kadar devam eden savaş yıllarını bir yana bırakırsak 12 Hatiran''da gerçekleştirilen devlet başkanlığı seçimleri sonuçlarının yolaçtağı kaos toplumu ciddi bir istikrarsızlığa doğru sürüklemektedir.

Batı demokrasilerinden farklı bir demokrasi uygulamasına sahne olan İran''daki devlet başkanlığı seçiminin mevcut Başkan Ahmedinecat tarafından kazanılacağı, seçim öncesindeki kamuoyu araştırmalarınca tahmin edilmekteydi. Ancak adaylardan eski başbakan Mir Hüseyin Musavi''nin çizdiği profil, savunduğu yeni eğilimler, mevcut uygulamalara yönelttiği eleştiriler ve dünya ile bütünleşmeye yönelik politikaları seçimi adaylar arasındaki bir mücadeleden çıkarıp adaylar üzerinden bir tür rejim mücadelesine ve dahası İran üzerinde dünya güçlerinin nüfuz yarışına kadar götürmüştür.

Seçim sonuçlarının Ahmedinecat lehine yüzde altmış üç gibi son derece yüksek bir başarıyla tescillenmesi herkesi şaşkına çevirmiş İran üzerinde derin hesapları olan ve Musavi ile bu ülkeyi dünya ile bütünleştirmeyi planlayanları hayal kırıklığına uğratmıştır. Bu süreçte sorgulanması ve anlaşılması gereken önemli noktaların olduğu açık. Her türlü sıkıntılarına, yoksulluk ve dünyadan izole olmuşluğuna, dünya ile sürekli didişme halinde bulunmasına rağmen mevcut Başkan Ahmedinecat''ın bu kadar yüksek oranda oy alması üzerinde durulması gereken bir gerçekliktir. İddia edildiği gibi sandıklara müdahale edilmiş ve sonuçların Ahmedinecat lehine çıkması için operasyonlar yapılmış olsa bile bu kadar yüksek bir oranda bir sonucun ortaya konulmasının imkansız olduğu ortadadır.

Seçimlerde hep “öteki” üzerinden düşmana karşı mücadele yürütmek, toplumu “düşman”a karşı korumaya yönelmek verimli bir yöntemdir. Ahmedinecat''ın özellikle nükleer enerji ve dış politikada sürekli dünya ile didişmesi, dünya güçlerine karşı mücadele etmesi, İsrail''e ve Amerika''ya karşı sürdürdüğü eğilmez politikasıyla halkın derin desteğini kazanması başarısının bir kısmını izah edebilir. Hala yoksul kesimin temsilcisi olarak görülmesi de önemlidir.

Buna karşılık Mir Hüseyin Musavi''nin gidişten memnun olmayan daha üst orta ve üst sınıfların isteklerine yönelmesi, ülkeyi dünya ile bütünleştirmeyi savunması, eğitimli ve varlıklı sınıfların isteklerine tercüman olması seçimi kazanmak için yetmemiştir. İran sosyal yapısında Musavi''ye oy veren kesimlerin oransal olarak çok büyük olmadığı ortadadır. İşi içinden çıkılmaz noktaya taşıyan önemli nokta Musavi''nin seçim sonuçlarına karaşı açtığı mücadele bayrağının arkasında İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi güçlerin bulunmasıdır. Dini lider Ali Hamaney''in Cuma huutbesindeki konuşmasında seçim sonuçlarına sahip çıkması kaosun dozunu artırmışa benzemektedir. Şimdi sorun İran seçim sonuçları üzerinde halkın iradesi mi yoksa dış dünyanın refleksleri mi etkili olacaktır?

Sanıyorum unutulan önemli bir nokta var; o da artık dünyanın eski dünya olmadığı ve küreselleşen, teknolojik gelişme ile birbirine bağlanan dünyada ülkelerin iç işlerinin bir dünya sorunu olduğudur. İran''daki gelişmeler küreselleşmeye ve teknolojik gelişmelere karşı yoksayıcı ve yasaklayıcı politikaların anlamını yitirdiğini ve yeni dünyada İran''ın da kendisini yenilemek zorunda olduğudur. Musavi yanlılarının internet üzerinden yürüttükleri mücadele anlamlıdır. Mevcut yönetim İngiltere ve Amerika''ya “iç işlerimize karışmayın” diye gürlüyor. Ancak bu eski argüman bugünün dünyasında anlamını kaybetmiştir. Dünya ile bütünleşmeyen bir toplumun kendi ülkesinde içe kapanarak hür ve mutlu yaşaması mümkün değildir. Teknoloji İran''ı dünya ile bütünleştirirken siyaset bundan uzak kalabilir mi?

il y a 15 ans
Dünya değişken İran da değişmek zorundadır
Slogan: Gitsinler!
Düşteyken düş görebilir misin?
MEB’in 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nda öğretmenlerle ilgili neler yer alıyor?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek