|
Önlük çocukları değil hayatımızı ilgilendiriyor...

Gökhan Özcan, "Önlükler Fora!" başlıklı yazısını (02 Temmuz 2009) "sadece çocuklarımızı değil, doğrudan hayatımızı ilgilendiriyor" diyerek bitirmiş.

İlköğretim okullarındaki öğrencilerin önlükleri konusunun her yıl birkaç kez gündeme gelmesi ve farklı açılardan tartışmaların yürütülmesi elbette anlamsız değil.

Takip edebildiğim kadarıyla bu konuyla ilgili olarak mevcut uygulamayı, yani öğrencilerin siyah veya mavi önlüklerle devam etmesini savunanlar bu uygulamanın toplumsal hayatta mevcut olan ekonomik farklılıkların üzerini örttüğünü, tüm öğrencileri aynı seviyeye ve eşit düzeye getirdiğini, öğrenciler arasında bir marka yarışı ve düzey farkından kaynaklanan olumsuzluklara yer vermeyeceğini, ailelere bir ilave yük gelmesini önlediğini savunmaktadırlar.

Ben de yıllardır okullardaki önlük ve üniforma uygulamasına karşı yılda birkaç yazı yazar ve bu uygulamanın çeşitli olumsuzluklarına dikkat çekmeye çalışırım. Bu tür yazılarıma genellikle eleştirel cevap verenler öğrenciler arasındaki sınıf farklılığından kaynaklanan problemleri örtmesine işaret eder ve önlüğün tüm öğrencileri eşitlediğini hatırlatırlar. Bu bakımdan bu uygulamanın devam etmesinden yana düşüncelerini bildirirler.

Aslında önlüğün ve üniformanın çocuklar arasındaki ekonomik düzey farklılığını önlediği, bütün öğrencileri eşitlediği doğrudur. Ancak bu eşitleme halinin ne kadar insan doğasına, çocuk gelişimine ve toplumsal hayatın gerçeğine uygun bir durum olduğunun sorgulanması gerekmektedir.

Öncelikle konunun şu tarafından bakalım: toplumsal hayat eşitlik üzerinde değil farklılıklar üzerinde kuruludur. Hayatın gerçeğinde eşitlik hali yoktur. Gerçek hayatın her alanında farklılıklarla karşı karşıya gelen bir öğrenci okula gittiğinde hayattan ayrı olarak herkesin eşitlendiği bir ortamla yüz yüze gelmektedir. Bu durum öğrenciler için gerçeğin ifadesi mi, yoksa hayattan ayrı yapay bir durum mu? Bu özelliği yansıtan okul, hayatın gerçeğinden kopmakta ve kendi sanal ve yalan gerçeğiyle izole olmaktadır. İşte sorunun temelinde bu durum vardır.

Diğer yandan bütün farklılıkların kaldırılıp öğrencilerin eşitlendiği okul ortamında çocuklar sadece günlük hayatın belli bir bölümünü geçirmektedirler. Diyelim günün üçte birini okullarda eşitlik ortamında geçiren çocuklar günün büyük bölümünü evde, sokakta ve toplumsal hayat ortamlarında farklılıkların, eşitsizliklerin ve sınıflı halin var olduğu gerçeklik ortamında bulunuyorlar. Sokakta ve evde farklılıklarla yüz yüze olan öğrenci okula gittiğinde hayatın dışında bir eşitlik ortamıyla tanışmakta. Bunun hangisi doğru ve inandırıcıdır?

Dolayısıyla siyah veya mavi önlükten yana olan kesimlerin bunun eşitleyici özelliğinin hayatla olan ilgisine bakmalıdırlar. Eşitlik anlamsız bir hayaldir ve asla mümkün değildir. Okulları imkansız bir hayalle avutuyoruz!

Okullar temelde bir sosyalleşme kurumlarıdır. Bu yönü ile toplumsal gerçeklikten kopuk bir sosyalleşmenin topluma nelere mal olduğunun konuşulması gerekiyor. Sanıyorum Özcan''ın dediği "doğrudan hayatımızı ilgilendiriyor" tespitini bu açıdan anlamak gerekiyor.

Bu konuda not edilmesi gereken diğer bir önemli nokta ise önlüğün ve üniformanın öğrencileri tek tipleştirici, eşitleyici ve farklılıkları ortadan kaldırıcı özelliğinin geri planında bulunan zihniyet formunun deşifre edilmesi ve bu zihniyetin demokratik toplum idealiyle ne kadar uyumlu olduğunun sorgulanmasıdır. Otoriter siyasal sistemlerin bulunduğu ülkelerdeki uygulama ile demokratik toplumlardaki uygulamanın karşılaştırılması bu konuda işaret etmek istediğim sorunu ortaya koyacaktır. Kendi gözlemlerimle söyleyebilirim ki okullarda üniforma ve önlük türü eşitleyici ve tek tipleştirici uygulamalar otoriter rejimlerin söz konusu olduğu ülkelerde vardır. Avrupa''dan doğuya doğru gittikçe veya otoriterlik arttıkça üniforma, önlük ve tek tipleştirici uygulamalar da artmaktadır. Buna karşılık demokratik ülkelerin okullarında ise daha çok serbest kıyafetler öne çıkmaktadır. Okulların toplumsal gerçekliğin bir yansıması olması, hayatın bir parçasını oluşturabilmesi için çocukların serbest kıyafetle okullara gelebilmesi gerekir. Bütün mesele mevcut farklılıkları yok saymak, insanları eşitlemek ve tek tipleştirmek değil farklılıklarla birlikte uyum içinde yaşanabileceğini gösterebilmektir.

Sadece idarecilerin değil ailelerin bile üniforma ve önlükten yana tutucu davranmalarının geri planında toplumu inşacı, farklılıkları yok sayıcı ve okulu hayattan uzak bir ortam olarak tek tipleştirici niteliğiyle algılama sorunun yattığını düşünebiliriz. Böyle bir zihinden ve gerçeklikten uzak eşitleyici çabalardan demokrasi kültürünü üretmek ve yaşatmak maalesef mümkün olmuyor. Özcan''ın dediği gibi şu önlük konusu "sadece çocuklarımızı değil, doğrudan hayatımızı ilgilendiriyor."

15 yıl önce
Önlük çocukları değil hayatımızı ilgilendiriyor...
Orucu bozan şeyler:
Efendimiz’in (sav) Zekâtı-2
Bir siyah kuğu, bir dişi İsa
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?