|
Vaka artışı ekonomiler için tehdit mi?
Kovid-19 salgını, tüm dünyayı etkilemeye başladığı 2020 yılının
ilk çeyreğinden beri ekonomilerin temellerini de sarsmıştı.
Salgın, bu etkisini devam ettirmeye ısrarlı gözüküyor.
Kovid-19 salgını,
tüm
dünyada üretimden, dağıtım
ve tüketime kadar ekonomik
döngünün tüm zincirlerini bozdu. Bu zincirin tekrar onarılması da büyük faturaları beraberinde getirdi.
Aynı zamanda, salgın döneminde ekonomilerin daralması insanların işini kaybetmesine, gelirlerinin azalmasına ve satın alma güçlerinde önemli azalmalara neden oldu. Bu da
ekonomilerde gelir dağılımının bozulmasına yol açarken sosyal riskin azaltılması için yeni sosyal politika uygulamalarının hayata geçirilmesini gündeme getirdi.
Öte yandan,
salgınla başlayan sıkı ve uzun kısıtlamalar nedeniyle oluşan arz-talep dengesizlikleri üretim ve tüketim mallarının fiyatlarında önemli artışlar meydana getirdi.

Bugün fiyat artışları ya da fiyat artışlarının sürekli hale gelmesi olarak tanımladığımız enflasyon, farklı oranlarda gerçekleşse de tüm ekonomiler için önemli bir sorun haline gelmiş durumda.

Bazı ülkeler için
enflasyonun konjonktürel olduğu düşünülebilir. Ama pek çok ülke özellikle salgının hızının yavaşladığı dönemlerde ülke ekonomilerinin toparlanması amacıyla uyguladıkları genişletici politikalarla birlikte yükselen fiyatlarla karşı karşıya kaldılar.
Ekonomik toparlanmaya katkı sınmak adına hız verilen harcamalar, enflasyonun uzun bir dönem daha dünya ekonomisinin gündeminde olacağını gösteriyor.
Özellikle AB
ülkelerindeki sıfır
faiz oranı ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki 0-0.25 oranındaki faiz politikasının ve varlık alımlarıyla piyasalara para enjekte edilmesi politikalarının sürmesi
mevcut enflasyonun düşürülmesinin biraz zaman
alacağını gösteriyor.
ARTAN VAKALAR YENİ KISITLAMALARA NEDEN OLUR MU?
Avrupa’da artan vaka sayıları nedeniyle kısıtlamalar konusunda kafalar karışık. Özellikle ekonomilerin toparlanma sürecine girdiği,
toparlanmalar
için büyük desteklerin sağlandığı ve faizlerin halen sıfır olduğu bu dönemde yeni kısıtlamaların süreci akamete uğratacağı beklentisi nedeniyle tam kapanmalar istenilmiyor.
Ayrıca, daha önce gerçekleşen kısıtlamaların neden olduğu sorunların yeniden gündeme gelmesi istenmiyor. Özellikle
eğitimin kesintiye uğramasını kimse istemiyor.
Ancak vaka sayılarının düşürülmesi adına
aşıların zorunlu olması hususu ta
rtışılan en önemli konulardan birisi. Mesela, Avusturya’da aşı olmayanların sokağa çıkmasının yasaklanması ve 10 gün tam kapanmanın tekrar başlıyor olması bu kısır döngüden kurtulmanın
tek çaresinin aşılama oranını arttırmaktan geçtiğini gösteriyor.
Öncelikle Avrupa ülkelerinde aşısız kişilere uygulanacak kısıtlamaların
önümüzdeki günlerde
vaka artışıyla beraber farklı ülkelerde de uygulanabileceği
öngörülüyor.
A
vusturya’da aşısız kişilere uygulanan sokağa çıkma yasağı Slovakya’da da bugün uygulanmaya başlıyor.
Bu nedenle
, ülkelerde aşılama oranı
nın toplumsal bağışıklık
seviyesine
erişmesi için aşılama hızının kısa sürede yükseltilmesinin,
vaka artışı-kısıtlama biçiminde sürekli olarak yaşadığımız bu kısır döngüden çıkmanın tek yolu olduğu açıktır.

Aksi halde, son iki yıldır yaşadığımız bu kısır döngüyü ve bu kısır döngünün neden olduğu zorlukları ve maliyetleri sürekli yaşarız.

#Kovid-19
#AB
#Amerika Birleşik Devletleri
2 yıl önce
Vaka artışı ekonomiler için tehdit mi?
“Katı olan her şey buharlaşıyor”
Komşu komşuya ortaktır
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar