|
Bir çift lastik ayakkabıya ağlayan Türkiye

Haberler haber değil, bir niyetin ucuna sarılmış, başa atılmak için tutulan taş çoğu zaman!

Yukarı tırmanacak iken, kazağı dallara takılan çocuk misali tepe taklak her şey.

Yukarı çıkacak iken dallara takılıp kaldığımız için bakışımız sadece ayaklara.

Yüzü kaçırıyoruz.

Niye kaçırıyoruz? Fakir ile güçsüz ile göz göze gelebilecek kadar yürekli olmadığımızdan mı?

Madenci oğlundan öksüz ve yetim düşmüş Recep amcanın yırtık lastik pabuçlarına takıldık bu defa.

Cenaze törenlerinde şehit babalarının, analarının üstünden başından utanıyoruz ne vakittir.

Onların kalbi yırtılıyor param parça... O değil de dost başa düşman ayağa...

Hep ayaklarına bakıyoruz.

Sadece yaşayan yoksulun değil, merhumun da ayakkabılarına bakıyoruz. Hırant Dink’in ayakkabısının altındaki yamayı anmalara doyamamıştık. Ta ki ailesi isyan edene kadar.

Hep ayaklara bakıyoruz.

Oysa yüzüne baksak kederini anlayacağız. Yüzüne baksak o kederi, milyon kere milyonların tamir etmeye yetmeyeceğini anlayacağız.

Kaymakam, devlet olarak yaşlı amcaya, yaslı amcaya yırtık lastiklerinin yerine yenisini gönderdi diye sosyal medyada kıyamet koparıyoruz.

Kaymakam “Yaslı amcaya yaşlı amcaya” kendi giydiği ayakkabıların aynısını gönderseydi, içimiz rahat, başımız kuştüyü yastıklarda dünya BİZE güzel be hacı! Derin uykuların bahçesinde....

Kaymakam memleket çocuğudur oysa.

Yanlış olan yırtık lastiklerin yerine yenisini göndermesi değildir. Kendi elleriyle götürmemesidir. Lastiğinin yanına bir çift içi kavi kış ayakkabısını koymayı akıl etmemesidir. Elleri kolları dolu fakirin sofrasını şenlendirmemesidir.

Biz BURADA sosyal medya ahalisi olarak kaymakama, valiye kızıp dayanışma sergiledik sözüm ona.

Madenci aileleri ile omuz omuza filan. YALANNNN.

Dayanışma kapitalistin dilidir. KAZ GELECEK YERDEN TAVUKLARI ESİRGEMEMENİN CÖMERTLİĞİDİR!

Fakir ile dayanışılMAZ. Fakire cömert olunur, fakire karşı zarif olunur. Yoksulun yaralarına merhem, derdine derman, olunur.

Kaybettiğimiz tam da budur. Fakire karşı hoyrat davranmak. Metayı birincil hale getirmek!!!!

Oysa fakir için, köylü için imajların, hediyelerin kıymeti yoktur. Onun değer verdiği senin için de değerli midir?

ORADA mısın? Sofrasına oturur musun? Bir tas ayranını içer misin?

Bir kere daha söylemek hiç fazla olmayacaktır: Kaymakamın yaptığı ayıp, lastik göndermek değildir lastiği bir başkası ile göndermektir. Derman olacak iken, bürokratik mesafelerin arkasına saklanmasıdır.

“BURADA MISIN SES VER. YÜZÜME BAK. GÖZÜME BAK. YÜREĞİMİN YOLU GÖZBEBEKLERİMDEDİR HADİ GİR İÇERİ!

Bir çift lastik olsa ne! En pahalısından en markasından ayakkabı olsa ne!!!

Giden oğuldur, candan can kopmuştur. Yalan dünyanın en yalan yerine gelip durulmuştur gayri. Bir adım ötesi uçurum. Burada mısın tut elimden.

Ama ne acıdır ki, canlar için değil bir çift lastiğe ağlayan TÜRKİYE’yiz

Köylüye dair yordamsız bir dilimiz var. Değerlendirmelerimiz boz bulanık. Muhayyel bir köylü imajı üzerinden laf sektirmeler beyhude.

Siyasilerimiz birbirine karne veriyor. Ben de bir medya mensubu olarak kendimize karne vereyim.

Lastik babuç/ babıç dayanışması SIFIR.

Şehirlinin ayakkabıya verdiği değeri, vermez köylü. Bok basan değil mi der yürür gider.

Yaslı amca, yaşlı amca, RECEP GÖKÇE amca, bizim kadar değer vermiyor işte.

Almasan olmaz diyor ve sonra çok BAŞKA bir şey söylüyor.

Söylediği o çok BAŞKA şeyi bir an önce görmez isek gün, büsbütün alacakaranlık.

#Kaymakam
#RECEP GÖKÇE
#lastik
#Hırant Dink
9 yıl önce
Bir çift lastik ayakkabıya ağlayan Türkiye
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset