|
Düşüncemizi doğru pratik ile evlendiremedik bir türlü!
Tarih dünde kalan bir şey değildir. Dün geçti düne dair sözde geçti diyenler gönül ehli olanlardır. Mevlana'nın dilidir: “Dün geçti düne dair söz de geçti bu gün yeni şeyler söylemek lazım cancağızım.”

Bu dilin, büyük bir yıkımın ardından kurulmuş olduğunu hatırlatmama gerek var mı?


Tarihi, her dem kendisi için en uygun kaftan olarak tasarlamak isteyen siyaset için, düne dair olanlar asla geçmez. Dün her daim esas bugünden yazılır.

Tıpkı kameramanın niyetinin yol göstericiliğinde çekmekte olduğu mekanın bazı köşelerini saklayıp bazı köşelerini gözler önüne sermesi gibi, tarih de güçlünün hegemonyası için uygun bahislerin büyütülmesine, iktidarını zayıflatacak bahislerin küçültülmesine sahne olur.

1915'in acılarını kanırmak için 100 yıl sonrası önemlidir.

Neden mi? Tarihin sahnesi uzaklaştıkça işlevselleşen bir sahnedir. Günlük hayatın aksayan politikaları için tarihin sahnesi her zaman kurtarıcıdır. 10, 50, 100.Rakamların önemi içinde bulunduğu zamanın şartlarına göre devam edecektir.

Almanya Cumhurbaşkanı için 2015 olaylarını soykırım olarak kabul etmek önemlidir.


Neden önemlidir?

I.Dünya Savaşı'nın sorumluluğunu, II.Dünya Savaşı'ndaki katliamla değiş tokuş edeceği için.

Almanya Cumhurbaşkanı 1.Dünya Savaşı'nda müttefiki olarak her türlü yükünü çeken Osmanlı'yı en anlayabilecek devletin başı iken neden en hızlı şekilde şeksiz ve şüphesiz Osmanlı'nın yaptığı soykırımdır demektedir. Çünkü 2.Dünya Savaşı'nda Almanların Yahudileri katletmesini, tarihin en yıkıcı soykırımını yapmış bir ülke oluşlarını, demokratik, özgürlükçü, hakkı teslim eden ülke imaj içinde unutturmaya çalıştıkları için.

Rusya Devlet Başkanı Putin, elbette Ermenistan'a koşacak “teselli eden ağabey” olarak saf tutacaktır. Sadece Ermeni asıllı vatandaşları, Ermeni asıllı Başbakanı için değil, Kafkasya'yı allak bullak eden politikalarını bir müddet unutturmayı başaracağı için. Bir tek Türkiye hatırlayacak Orta Asya'da, Kafkasya'da olan bitenleri...

Uluslararası siyaset al gülüm ver gülümdür. Bazı güller alınırken bazı acılar itina ile unutulur/unutturulur.

Muktedirler tarihi olayları kendileri için en uygun zamanda yeniden ortaya çıkarırlar. “Büyük acı” filan umurlarında değildir. Ne ölen Ermeniler ne ölen Türkler ile duygudaş olabilecekleri ortak bir mazileri de yoktur zaten.

Ölenler ve öldürülenler, sürgüne gidenler, sürgüne gidenlerin arkada bıraktıkları evlatlarına analık babalık edenler için yaşanmış ortak bir geçmiş vardır. Söylenmiş türkü, başına oturulmuş sofra, fırından çıkan taze ekmek kokusu vardır.

Ermenistan Devlet Başkanı Türk insanına sözümüz yok demeye getirmiş.

Meselenin düğüm noktası tam da burası değil midir? Ermenistan'ın Türkiye insanına sözü yoksa, Türkiye'nin Ermeni vatandaşlarına sözü yoksa “Yüzyıl”ın sahnesi kimin için ortaya kurulmaktadır. Kimin bakış açısı ile ve kimin zaferi için. Buradan Türkiye ve Ermenistan' a “ganimet” çıkmayacağı kesin.

Sorun şu ki, Ermenistan “büyük acısı”nı anlatabiliyor. Muktedirler dinliyor, Ermenilerin acılarını dinlemeye meraklı oldukları için değil, Türkiye'nin sorumlu tutulabileceği bir alan inşa edilebileceğine inandıkları için.

Soruyu kendimize soralım. Biz hikayemizi neden anlatamıyoruz? İçimize bakamıyoruz Dışımıza bakamıyoruz. İki cümle arka arkaya amasız, fakatsız gelemiyor.

Dündeki kendimiz ile bugündeki kendimizi mukayese edemiyoruz. Dün böyle diyorduk bu gün böyle diyoruz. Dün göremediğimiz hususlar varmış bu gün göremediğimiz hususlar nelerdir diye bir endişe duymuyoruz.

Horkheimer, Adorno ile yaptığı söyleşide şöyle diyordu: “Bizim lanetli görevimiz düşünceyi doğru pratik ile evlendirmek.”

Türkiye olarak bir kaç yüzyıldır asla başaramadığımız şey tam da bu! Düşünceyi doğru pratik ile asla evlendiremiyoruz.

En son patlak veren “sıfat krizi”, Kuzey Kıbrıs'ın kendisini birden “kardeş” olarak ortaya koyması bile bununla alakalı değil mi?

Kuzey Kıbrıs'ın çiçeği burnundaki Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı'nın itirazı üslup itirazı gibi görünmüyor.

Bu itiraz, tarih açısından, gündem açısından, siyasi açıdan lüzumsuz ve de kime güvenerek bu itirazı yapıyor şüphesinin rengine boyanmış olarak kayıtlara geçecektir.
#Ermenistan
#Kuzey Kıbrıs
#Horkheimer
#Adorno
9 yıl önce
Düşüncemizi doğru pratik ile evlendiremedik bir türlü!
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı