|
“Kararı endişeyle ve yakından sey-re-di-yor-u-uzz”
Adalet duygusunun kültürden kültüre değiştiği konusunda sosyologlar arasında bir uzlaşma olmamakla birlikte, ilerlemeci görüş en ileri adalet anlayışının Batı medeniyetinde olduğu önermesini Batı dışı toplumlara her vesile ile dayatıyor.

Post modern dünyanın adalet ve demokrasi anlayışını aşikar kılmak için idam kararı onaylanan Mısır'ın devrik Cumhurbaşkanı Mursi örneği üzerinden gidelim.

Mısır halkının seçimini hiçe sayarak cuntanın darbesiyle indirilen Mursi'nin başına gelenler pek demokrat ülkeleri Mısır'a faşizm geliyor tedirginliğine sevk etmedi. Bazı diktatörleri severiz söylemi yürürlükten hiç düşmemişti. Sadece bazı zamanlar vitrinden alınıyordu fazla yıpranmaması için.

İslam coğrafyası için “benim faşistim iyidir” söylemine dört elle sarılmış Batılı ülkelerin tavrı bizi şaşırtmıyor. Şaşırtıcı olan bireylerin tutumu. Batılı bireyin demokratik bilinci sadece cinsel ve etnik kimlikler için hassas.

Mesela İran, Somali, Nijerya'da zina suçuyla yargılanan ve taş atılarak öldürülme, recm cezasına çarptırılan kadınlar için dünyanın seferberliğine tanığız. Kadın hakları böyle durumlarda bütün dünyayı ayağa kaldıracak çalışmalar yapıyor. Yapıyor da ne oluyor demeyiniz.

Tek bir masum için sonuç ne olursa olsun haykırmak önemlidir.

Nerede bir masum varsa bütün dünyanın değilse bile kalbi olanların kalbini oraya götürdüğünü bilmek şiddete teslim gezegenimiz için bir umut. İnsanlığımızın sınandığı yer tam da masumun, mağdurun yanında saf tuttuğumuz yerdir. Keşke “dünya” dediğimiz yer ve sesleri ile dünya böyle düşünüyor dedirtecek güce sahip kişiler her zaman masumun ve mağdurun yanında saf tutabilse.

Tutmuyor. Güçlü olan gücünü masumun lehine devreye sokabilseydi burası dünya olmaz cennet olurdu zaten.

Dünya şimdilik adaleti sadece “hayat tarzı“ üzerinden pay eder gibi gözükmek istiyor.

Adaletin hayat tarzı üzerinden dağıtılmasına itirazım var. Bu dağıtımı yapan Batı dünyasının adalet anlayışına itirazım var. Sömürgeci düzenin hayat tarzı pazarlaması üzerinden giden seyrine itirazım var.

Mursi Müslüman bir lider değil de mesela ateist bir lider olarak % 52 oy ile seçimleri kazanmış olsa idi Batı dünyası bu kadar sessiz kalır mıydı?

Diyeceksiniz ki kalmıyorlar zaten.

ABD, kararı endişe verici bulduğunu söyleyen bir cümle kurdu daha ne yapsın!

BM'nin Ban Ki-mun'u da tekrarladı endişesini. Endişesine yakından izlediklerini de ekledi. İzleme fiilini seyretmek fiili ile değiştirebiliriz.(Yakından seyretmek ne anlama geliyor yorumu size bırakıyorum.)

Batı demokrasileri kendi halkları ve hakları için demokrat, dünyanın geri kalanı için ilkel bir adalet anlayışından yana.

Nasıl mı?

David Miller “Sosyal Adalet” adlı kitabında ilkel toplumlarda adalet olmadığını şu cümleler eşliğinde analiz ediyor: “İlkel toplumlarda her şey yakın ilişki içinde bulunan küçük gruplarda kurulan somut toplumsal ilişkilere bağlıdır. En önemli ilişkiler, bire bir olanlardır ve aile üyelerinin önemi yabancılarınkinden kat kat fazladır. Duygusal yanı ağır basan bu ilişkiler, ekonomik bir değişimde taraflar arasında görmeyi bekleyeceğimiz duygusal tarafsızlığın yerine sözleşmelerden çok bire bir duyguları kapsar.”

Batı demokrasilerinin “duygusal” ilişkisinin sadece kendisine temenna eden diktatörler üzerinden yürüdüğünü bilmeyen mi var!

Burada duygusal kelimesine eşlik eden ekonomik çıkarları aklınızdan çıkarmayacağınıza eminim.

Fakat Mısır'ın Mursi'sine bakarken kendi resmimizi gözden kaçırmayalım.

İslam coğrafyasının dört bir tarafında yangın hem içerden hem dışardan harlanırken; Türkiye olarak verdiğimiz resme dikkat kesilelim.

Adalet hepimize lazım.

Nefret edenin nefreti muhatabından önce kendine zarar verir.

Kendimize varmak için bize en uzak olanın yolundan geçmemiz gerektiğini hiç unutmayalım.
#Adalet
#Mursi
#Mısır
9 yıl önce
“Kararı endişeyle ve yakından sey-re-di-yor-u-uzz”
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti