|
Müzeyyen Senar’ın ölümünden sahi ne anladınız?

Müzeyyen Senar ölmüş. Allah taksiratını affetsin diyelim. Ama diyemiyoruz. NEDEN?

Müzeyyen Senar’ın sıralı ölümünden sırasız haberler çıkarmak gayretine düşüyoruz çünkü.

Habere takla attırma peşinde olanlar, hayatlarının performansını çıkarmak için ön alıyor. Ön almak ne, ölenin ardından kızının mahrem alanını işgal etmek için pusuda bekliyor.

Ölenin ardından taziyede bulunulur, kısa bir haber yapılır. Hayat hikayesi belgesel tadında ortaya konur. Tamam. Bu kadar.

Hayatını kanırtmaya, 97 yaşından bir trajedi çıkarmaya gerek yok.

Kendimizi ,kültürümüzü ,medyamızın necip haber anlayışını en iyi göreceğimiz aynalardan biri ölüm haberleri.

Sıralı ölümleri, saygılı bir dil üzerinden, geride kalanları incitmeden; ölenin arkasından magazin frekansı yakalama gayretlerine düşmeden; hayatın ölümlü olduğunu, yaşayanlara ölümü hatırlatamaya vesile olacak şekilde haberleştirmeyi başaramayacak mıyız!

Doğarken ölümü yanımızda getiriyoruz beyler, hanımlar.

İlle biri tarafından öldürülmemiz, ölümümüze bir şeyin vesile olması gerekmiyor!

Ölüm dünya hayatının bitişi, ahiret hayatının başlangıcı olarak kabul edilmediği için ille biri tarafından, bir vesile ile “öldürüyor” haberlerin dili.

Normal olan hiç ölmemekmiş de, bir sapma olmuş da bir vesile ile ölünüyormuş gibi...Biri tarafından, bir şey tarafından öldürülmemiz gerekiyor. Hiç kimse ölümlü olduğu için “ölmüyor” .

Meşhurlardan biri öldüğünde, kaç yaşında ölürse ölsün, ister sıralı ister sırasız olsun, ölenin şahsında ölümü hiçleştirme operasyonu had safhaya çıkıyor.

Müzeyyen Senar’ın kızı Feraye Işıl’ın geçeceği yollara konuşlanmış haberciler... Kadıncağız telefon ile gelen taziyeleri kabul ediyor. En mahrem zamanıdır cenaze sahibinin taziyeleri kabul ettiği an, sokağa çıktı diye mahrem zamanını kamusallaştırmaya hakkımız var mı?

Elimizde cep telefonu ile konuşurken birden kamusal zamana mı düşmüş oluyoruz?

Hayır!

Kişi kendi mahrem zamanını yaşamaya devam ediyor. Ki ölüm haberi ile başa çıkma şeklimiz bizim en mahrem zamanımızdır.

Fakat “haberciler”, Müzeyyen Senar’ın 70 yaşındaki kızından annesinin ölümüne dair kameralarını doyuracak haber almaya çalışıyorlar. Aldılar sonunda. İsyan etti, Ne dememi bekliyorsunuz dedi. Hasta olsa hastalığının seyri hakkında bilgi verirdim. Ama bitti. BİTTİ, dedi.

Bitmiyor.

Müzeyyen Senar’ın bakımevinde öldüğüne dair satırlar tekrar tekrar servis ediliyor.

Yetmiyor sosyal medyada ahkam kesenler... Vay efendim şimdilerde kimse annesinin, babasının evinde ölmesini beklemiyor doğru hastaneye yetiştiriyor diyenler.

Dikkatinizi çekerim, kızı 70 yaşında.70 yaşındaki kızın 97 yaşındaki annesine yıllarca bakmış olmasından yola çıkarak uzayan ömürler üzerinden gündelik hayatı nasıl örgütlememiz gerektiğini konuşalım.

“Ölümün tıbbileşmesi” gerçeği ile yüzleşmek zorundayız. Herkes hastasının sonuna kadar yaşaması için hastaneye götürüyor. Hatta hasta beni hastaneye sürüklemeyin evimde öleceğim dediğinde bile evlatlar arasında ihtilaf çıkıyor. Bir kısmı tıbbi imkanları sonuna kadar kullanarak iyi evlat olacağını düşünürken; bir kısmı anne babasının evinde kalma isteğine saygı göstermek istiyor.

Bakınız bu hafta Darülaceze’nin kuruluşunun 120. yıldönümü kutlandı. II. Abdülhamit çağının çok üstünde bir anlayışla inşa etmişti Darülaceze'yi. O günden bu güne Darülacaze’yi aşacak bir kurum inşa edemedik. Ya ne yaptık? Meşhur ve zengin iken Darülacze’de ölenleri, yakınları tarafından hiç aranmayanları haber yaparak “düşkünler yurdu” imajını pekiştirdik.

Yaşlılar yurdu üzerinden “hayırsız evlat” imajı inşa etmek yerine, günün ihtiyaçlarını merkeze alarak, kültürümüze uygun yeni yapılar inşa edelim.

Seçildiği ilk dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın yaşlılarla ilgili çok önemli bir projesi vardı. Ne ki bu projenin hayata geçirilişine tanık olmadık bir türlü. Sayın Topbaş, yaşlıları mahallenin dokusu içine yerleştirmeyi düşünüyordu.

Heyhat kentsel dönüşüm ile ne mahalle kalacak ne sokak bu gidişle.

Sayın Topbaş yaşlıları her mahalleye yerleştirecek projesinden bahsederken ben de kendilerine şunu söylemiştim: 21.Yüzyıl'ın çocuk, genç ve yaşlıları için tek bir model düşünemeyiz. Ama her aşamada onlar için yeni alanlar inşa etmek zorundayız. Mesela kentlerin hızla siteleştiği bir dönemin içindeyiz. Umutsuz değilim, herkes kendi meşrebine göre bir müddet sonra site mantığını yeniden mahalle dokusuna çevirmeyi başaracaktır.

Sitelerin “mahalle dokusu”na kavuşması için sitelerin sadece çocuklar değil yaşlılar için de hizmet üretmesi gerekiyor.

Bu konuyu konuşmaya devam edelim. Sizlerden gelecek mektuplar ışığında sorunlarımızı daha iyi tespit edebileceğimizi düşünüyorum.

#Müzeyyen Senar
#Feraye Işıl
#medya
9 yıl önce
Müzeyyen Senar’ın ölümünden sahi ne anladınız?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı